KAZANIM KUŞAĞINDAKİ İNSAN

İnsan hergün farklı bir çerçeve içine sıkıştırır günlerini . Günün rengini kokusunu, tadını kişinin düşünce yapısı belirler.
Zihninde oluşturan düşünce örüntüsünün düzgün olması yada karmaşık olması kişinin o günkü kaderini belirler.

Yaşamış olduğu hergün kişinin yaşam kitabının sayfasını oluşturur. Her gün insan aslında kendi kitabını yazıyor sayfa sayfa...

Yani diyebilirmiyiz yaşamda herşey kader ? Hayır sadece ana hatlar kaderdir.  Annen, baban, cinsiyetin,  ırkın, saç rengin, göz rengin vs...

Şems hazretlerinin kaderin tarifini şu şekilde vermiştir;

Kader;yolun tamamını değil,sadece yol ayrımlarını verir.

Güzergah bellidir.

Ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir.

Öyleyse,

ne hayatın hakimisin,

ne de hayat karşısında çaresiz !

(Hz. Şemş-i Tebrizi )



Allah bizlere cüzi bir irade vermiş. Bizler bu iradenin hakkını veremediğimiz ölçüde hayat başarısızlıkla sonuçlanır. İyi bir yaşam kitabını yazmak için derin acılardan geçmek gerekir.  Bir ağaç kalem olmak için çok dönüşümlerden ve törpülerden geçer. 

Yaşamın yokuşunda yorulmadan manzara seyretmek hayaldir.
Karşı karşıya geldiğimiz sıkıntılar bizlerin aslında sıçrama kulvarlarıdır.

Dilediğimizde biz o sıkıntıları aşma gücü ve kudreti de Allah bizim özümüze saklamıştır. Bizler hakiki teslimiyet ile  acıları alabiliriz.

Yaşanan zorlanmalar aslında ego kabuğunun bizlerden kopması ve içimizdeki has güzelliklere birer davetçi niteliğindedir.

Olumlu bir ruha sahip olmak için pozitif ilimlerden istifade etmek gerekir. İnsan yaratılış gereği bilinçli bir yapıya sahiptir.  Bu bilincin yükselmesi için bilgileri zihin kendine yükselemesi gerekir.

Yoksa okumadığı sürece hayvani boyuttan sıyrılması mümkün değildir. Yaşam kalitesini, sosyal çevresini ve ruhsal derecesini kişi ilim yoluyla elde eder.
Kısacası müminin yitiğidir ilim....


Gelişmiş toplumlar yüksek bilinçli bireylerin biraya gelmesiyle oluşur.  Yani bir birey toplumun hücresidir. Hücre bozuk olduğunda toplumda bozuk oluyor.
Bireylerin eğitim yönünde kendilerine kattığı kazanımlar aslında toplumunda kazanımı oluyor. 


Düşünelim bir çürük elma diğer elmaları da çürütüyor. İşte düşük bilinçli bir insan toplumun yarasıdır. Girdiği bir ortamda kendi bilincine göre hareket eder.  Ben merkezli bir egoya sahip olduğu içinde kolaylıkla kırabilir incitebilir.
Bu yüzden bireysel olarak kişiler kendini ne kadar donanımladırırsa toplumun hücre yapısı düzelir toplumda daha bilinçli olur.

İki günü birbirine eşit geçirmek bizlere ziyan olarak yeter. Günlük muhasebe yapmak bizlerin zamanı daha kaliteli ve hassas kullanmaya sevk eder.  Zaman bizlere verilmiş altın akçeler gibidir.  Zamanın kıymetini paradan daha çok bilmeliyiz para geliyor geri oysa giden zaman asla geri gelmiyor.
Zamanın kıymetini bildiğimiz sürece zamanda bize kıymet kazandırır.

İnsani duyguların bizde inkişafı ancak zamanı  kaliteli bir şekilde değerlendirmek ile olur.  Zaman bize boşuna verilmedi kendimizi arayıp bulalım ve insan olduğumu hatırlamıyalım diye verildi.

Hayırlı haftalar sevgili okuyucular....

Aslı Soylu