Covid 19 aşısı hakkında son günlerde o kadar çok tartışma oldu ki, insanların kafası karıştı.

Bir yanda aşının insanın DNA'sını bozacağı, kısırlık yapacağı vb. iddialar var diğer yanda aşı hakkında tereddüdü olan insanlara yönelik hakaretler ve bazı profesörler tarafından aşı karşıtlarına yönelik yaptırımların yapılması üzerine akla ziyan açıklamalar var. 

Birkaç gün önce ünlü psikiyatrist Prof. Dr. Arif Verimli aşı yaptırmak istemeyenler için sosyal medya hesabından şöyle bir paylaşım yaptı:"Aşı olmayacakların noter işleri, tapu işleri yapılmasın. Vergi yapılandırmasından yararlanmasın, herhangi bir derneğe üye olamasınlar, pasaportları askıya alınsın, vize verilmesin, aşı olduğunu kanıtlamayan nikah yaptıramasın"  

Yine Ünlü kalp cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez: “Aşı yaptırmayanlar birer vatan hainidir. Onlara kız bile vermeyeceğiz. Resmi daireye bile giremeyecekler” derken Akdeniz Üniversitesi'nden Murat Yılmaz ise,"Corona virüsü ile mücadelede kurallara uymayan, vatan haini olarak adlandırdığım bir grup var. Biz cephede 24 saat savaşırken onlar villalarda parti veriyor. Siz istediğiniz kadar cephede savaşın, arkada vatan hainleri bu tutumlarına devam ederse bizim bu işin üstesinden gelmemiz çok zor" dedi.

Görüldüğü gibi profesörlerin akla, mantığı, vicdana uymayan açıklamaları, halkı ne kadar hakir gördükleri, millete tepeden baktıklarının açık seçik yansımasıdır. Mamafih Bingür Sönmez'' Kız bile vermeyeceğiz'' derken buradaki ''bile'' kelimesiyle kadınlara verdiği kıymeti, bakış açısını ortaya koymuş. ''Resmi daireye bile giremeyecek'' derken kendileri kalp damar profesörüyken onun bir kalbinin olduğundan şüpheye düşüyorsunuz. Sayın Sönmez kalp sadece bir organ değildir ve içinde gönül diye bir hazine barındırır. Eğer gönül aynası kirleşmişse hakikati göremezsiniz. Tekrar ediyoruz kendisi yalnızca kalp damar uzmanıdır devletin sahibi devletin kendisi değildir. Bin yıldır bu devletin gerçek sahipleri halkımız olmuştur ve en az  bir bin yıl daha bu toprakları muhafaza edip, insanlara hizmet etmeye devam edecektir inşaallah. Arif Verimli bir psikiyatrist olmasına rağmen yapığı açıklama insanların duygularına ne kadar değer verdiğini, ruhundan ne anladığını gösterdi zaten. Murat Yılmaz belki halkın tepkisini çekmemek için ''....lüks villalarda parti veriyorlar.'' demişti. İyide lüks villalarında parti verenler turistler kadar bile halkın içinde değiller ki, onlar ''özel vatandaş'' olarak her şeyden izole(ayrı) değiller mi zaten? 

Halka tepeden bakan, zorla kendi ideolojilerini dayatan bu kişiler halka hain damgası vuruyor, fakat hiçbir kısıtlama uygulanmayan turistlere gelince tek kelime etmiyorlar.

Bizlere, özel arabamızda tek başımıza olduğumuz halde, sakin sokaklarda tek başınıza yürürken maske zorunluğu getirilip maske takmayana para cezası uygulanırken, turistlerin maskesiz her yerde rahatça dolaşması sadece bizi mi rahatsız ediyor? 

Turistler ile Covid 19 virüsü anlaşma mı imzalamış? Virüs başka ülkelerde bulaşmayacak sadece kendi ülkesinde bulaşacak. Ya da diğer ülkelere virüs girmeyecek yalnızca kendi ülkesindeki insanlara bulaştıracak... Sayın bu beyefendilerin bu konudaki kıymetli! fikirlerini merak ettik doğrusu. 

Elin vatandaşı benim ülkemde elini kolunu sallaya sallaya maskesiz, mesafesiz tatil yapacak,  bizim halkımız hain muamelesi görecek!..

Turistleri görmezden gelirken oğlunu, kardeşini vatan için şehid veren, gerekirse kendi canını seve seve verecek olan gerçek vatan evlatlarını vatan haini ilan edip toplumdan tecrit etmeye kadar götürdüler işi. Kraldan daha kralcılar. 

Aşı olmak istemeyenleri ''hain'' ilan ederek, işlerinden olacakları tehdi yaparak, kiminle evlenip evlenmeyeceklerine kadar karışarak, evlenme haklarını ellerinden alarak, devlet hizmeti vermeyerek, hastanelere almayarak ölümle tehdit etmeye hiçbir hükûmet cesaret edemez böyle bir sorumluluk yüklenmez herhalde. 

Oysa bunca iddia ortalıkta dolaşırken aşı konusunda insanların tereddüt etmesi gayet normal değil mi? 

Hemen hain ilan etmek mi gerekir?

Kaldı ki, aşı denekleri arasında alerjik reaksiyon gösterenler oldu. Felç olanlar hatta ölenler var.

Dünya Sağlık Örgütü, ''Aşının virüsü önlediğine dair henüz bir kanıt yok.'' diye bir açıklama yaptı. DSÖ dahi böyle bir açıklama yaparken bu Sayın PROF'lar hangi hakla aşı olmaktan çekinen insanları hainlikle suçluyor?

Her birey özel ve şahsi nedenlerle aşı olmayı reddedebilir. Birçok insan aşıların içindeki glikol (PEG) maddesine alerjik reaksiyon verebilmektedir. İnsanlar bunu bile bile risk almak istemeyebilir bunun neresi vatan hainliğidir? Halbuki Anayasa'da can güvenliği maddesi varken insanların canından endişe ederek aşı vurulmak istememesi anayasal bir hak değil midir?

Yine insanlarda psikolojik kaygılar, fobi gibi durumlar olabilir bu kişilere zorla ve tehditle aşı yapmak zulümdür. Ayrıca aşı bir defaya mahsus değildir. Üç ayda en az bir defa tekrar edileceğini düşününce yılda 4 kez aşı olmak demek. Birde üç yıl yapılacağını düşününce kaç doz yapılacak kim bilir...

Dini yönden nedir ne değildir, ilahiyatçı olmadığımız için bir şey diyemiyoruz, lakin dinen şüpheli yaklaşanlar var. ''Aşının içinde domuz jelatini olduğu neredeyse kesin'' diyen iddia sahipleri var. Bunca söylentinin arasında insanların tereddüt yaşaması gayet doğal. Bunun yanı sıra ciddi bir iddia daha söz konusu. Bill Gates'in korona virüs ortaya çıkmadan önce 4-5 tane firmaya yatırım yaptığı söyleniyor. Bunlardan biri BioNTech firması. Birlikte çalıştığı Pfizer, üçüncü faz klinik denemelerinde  hastalığın bulaş oranını yüzde 90 engellendiğini duyurmuştu. Gates Vakfı  2019 yılında BioNTech’e 55 milyon dolarlık bir yatırım gerçekleştirmiş. Gene Gates çiftinin sahip olduğu vakıf, 2015 yılında CureVac'a 52 milyon dolar yatırım yapmış. 2017 de Vir Biotechnology'e de yatırım yapılmış. Öyle ki aşıyı bulan Çinli ve ABD'li firmaya da Bill Gates'in ortak olduğu söylentileri hiç eksik olmuyor. İddiaların ne kadarı doğru bilinmez, ancak Bill Gates'in hem DSÖ hem Dünya Sağlık Örgütü(WHO) hem de Dünya Ticaret Örgütü  (WTO) ile ilişkili olması insanların aklında ciddi soru işaretleri oluşturduğu gerçek.

Sözün özü aşı olmak istemeyen insanları bilimsel nedenleri ortaya koyarak, izah yoluyla ikna etmek yerine, temel insan haklarına aykırı olarak tehdit ederek, vatan hainliğiyle suçlayarak, aşağılayarak yapılmasının hoş görülür bir tarafı yoktur. Bu tam aksine insanları daha çok aşıdan uzaklaştırmaktır. Aşı hakkında herkes kendi görüşünü medeni ve ahlaki bir şekilde dayanışma ve birlik içinde açıklar. İsteyen, ikna olan aşısını yaptırır, istemeyen de yaptırmaz. Lafa gelince demokrasiye dem vuranlar, bu konuda samimi olduklarını gösterirler sanırım. 

Velhasıl bu sayın profesörler gelen tepkiler üzerine daha sonra özür mahiyetinde bir şeyler söylediler. Gel gelelim halkımız bu kadar tepki göstermeseydi yine özür diyecekler miydi?

Buna ek olarak onların maaşı aşağıladıkları, tehdit ettikleri, hain ilan ettikleri bu gariban halkın vergileriyle ödenmekte.  

Selam ve dua ile...