Ramazan ayını fırsat bilerek kendimizle yüzleşmeyi denemekte büyük bir fayda olduğundan kuşku yoktur. Kur’an-ı Kerim’in inmeye başladığı “Kur’an, insanoğluna bir rehber, bu rehberliğin apaçık bir delili ve doğruyu yanlıştan ayırt edici bir ölçü olarak (ilk defa) bu Ramazan Ayında indirilmiştir.” (Bakara/2:185) için bu aya Kur’an ayı da denilmektedir. Bu nedenle, yüzleşmeyi Kur’an ışığında yapmak, sorumluluk bilinci taşıyanlar için bir zorunluluktur.

İslam’ın doğru anlaşılması ve doğru yaşanması için de Kur’an’ın doğru anlaşılması gerekir. Çünkü İslam’ın ana kaynağı Kur’an’dır. Kur'an'la şekillenen İslam, Allah'ın insanlık için seçtiği Din'dir. “Allah katında din, İslam’dır.” (Ali İmran/3:19) Kur'an’ın aydınlatmadığı hiçbir düşüncede ve hiçbir yolda İslam yoktur. Olsa olsa İslamsız MÜSLÜMANLIK vardır..!

Yüzleşmek için öncelikle kendimize şu soruları sormak gerekir, diye düşünüyorum: Kur’an, yolumuzu aydınlatan bir ışık görevi yapıyor mu? Kur’an ve İslam, düşünce dünyamızın neresinde? Resulü Ekrem’in, Kur’an pratiği ve İslami hayat modeli olan Sünneti, bizim için pratik bir hayat modeli olabilmiş midir?

Bireysel olarak bazıları için cevaplar “evet” olsa da, toplum olarak cevabımızın “hayır” olacağı kesin. Bu durumda, Müslümanlar olarak İslam ve Kur’an’la ciddi bir sorunumuz var demektir. Öyle ise sorunla yüzleşmek için Ramazan ayından daha büyük bir imkân ve zemin yoktur. Peki, kaçta kaçımız bu yüzleşmeyi gerçekleştirebiliyoruz? Herhalde yüzleşmekten kastımın, bu ayda Kur’an okumak, dinlemek, oruç tutmak olmadığı açıktır.

Kuşkusuz İslam, sadece Müslümanların dini değildir. Allah’ın muhteşem kudretine teslimiyet gösteren insanlığın ve bütün varlıkların ortak bir dini, kâinat nizamıdır. Her doğruyu, bütün hakikatleri, marufu yani ortak iyiyi ve bütün zamanların yararlı olanların tümünü ihtiva eder. Tarih içinde gelişen ve gelişecek olan bütün doğrular, iyilikler İslam olarak tanımlanır..! “erdemi ve ilahi sorumluluk bilincini geliştirmede birbirinizle yardımlaşın, kötülüğü ve düşmanlığı artırmada değil; Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun: Ve unutmayın ki Allah’ın intikamı çetindir!” (Maide/5:2)

İslam evrensel bir din/sistem/kâinat nizamı olduğu için ilkeleri de evrenseldir, yerelleştirilemez, millileştirilemez, devletleştirilmez. Bu bağlamda İslam’ın; siyasi, ticari, hukuki, ahlaki vb ilkelerinin tamamı evrenseldir. Bu nedenle de İslam’ı, sadece Müslümanlar arasında değil insanlıkta ve ortak insanlık değerlerinde aramalıyız. Hak-hukuk-adalet-ahlak-merhamet-akıl-bilgi- hikmet gibi evrensel değerlerin geliştiği her yerde ve her toplum da İslam da doğal olarak vardır ve var olmaya da devam edecektir..!

Esas sorun biz Müslümanlarda yaşanmaktadır. Resul-ü Ekrem ve Müslüman ashabının üstün gayretleri, fedakârlık ve samimiyetleri sonucu yeryüzünü yeniden aydınlatan İslam, Peygamberden (s) hemen sonra karşı karşıya kaldığı müdahalelerin tahripkâr etkisiyle zaman içerisinde Müslümanlar açısından evrenselliğini yitirmiş oldu. Daha çok yerel, bölgesel, coğrafi ve milli sentezlerin oluşumuyla evrensel olmaktan çıkıp sadece geleneksel, kültürel bir nitelik kazandı. Egemenlerin, din adamlarının, örgütlü kesimlerin, ideolojik ve siyasi çevrelerin kattığı farklı fikir ve anlayışlar sonucu özünden tamamıyla çıkarılıp yaşanır olmaktan çıkarıldı. Böylece kâinat nizamı olan İslam, biz Müslümanlar eliyle kabile, iktidar, siyaset, cemaat, devlet ve diyanet dinine dönüştürülmüş oldu. Doğal olarak sadeliği, saflığı, rahmeti, ahlakı, adaleti, evrenselliği ortadan kalktı. Anlayacağınız, İslamlaşmak yerine İslam’ı müslümanlaştırmış olduk. Artık sadece bize ait ve yalnız bizim olan bir dinimiz oldu.!

Oysa İslam’ın coğrafyası/vatanı bütün kanattır/evrendir.

Mensupları insanlıktır, bütün varlıklardır…

Devleti/gücü/iktidarı/hâkimiyeti adalettir…

Amacı hikmettir, irfandır, taaruftur…

Ziyneti Ahlaktır, ihsandır, infaktır, ikramdır…

Tezahürü şefkattir, edeptir, merhamettir…

Elbisesi Takva’dır/sorumluluktur, duyarlılıktır...

Savaşı cehalettir, yoksulluktur, yoksunluktur…

Cihadı çalışmaktır, gayrettir, ilimdir, hakkı, adaleti tesis etmektir, fitneyi, fesadı, bozgunculuğu, ayırımcılığı ortadan kaldırmaktır…

Peki, bizim için İslam nedir? Yüzleşelim mi?

Abdulbaki Erdoğmuş