HDEF ÜLKE NEDEN TÜRKİYE?







Tehlikenin boyutları...- Ülke: Türkiye'nin güneydoğusu, üzerinde yaşayan halkımızla birlikte, "ABD" ve tarafından kurulması için gayret gösterilen bir ülkenin -Kürdistan'ın - sınırları içinde görülüyor, gösteriliyor!.. Doğusu, Ermenistan'a bırakılsın diye zemin oluşturuluyor!.. Türk topraklarının, karasularının ve hava sahasının sınırları tartışılıyor!..

- Ulus: Türk ulusu, vatan topraklarında boy gösteren, ABD ve AB tarafından desteklenen bölücü/ayrılıkçı nitelikli ırksal bir milliyetçiliğin (Kürt milliyetçiliğinin) yarattığı tehditlerle karşı karşıya!.. Halk, ırksal ve dinsel yaklaşımlarla karşıt gruplara ayrılarak bir çatışma ortamı yaratılmak isteniyor!.. Irksal milliyetçilik (Kürt milliyetçiliği) ulusa kan kaybettiriyor!..

 

Geleceğe bakış

Görünen o ki "ABD" ve "AB"; Batı dünyasının doğu sınırlarını "İsrail-Kürdistan-Ermenistan-Gürcistan" hattına dayandırmak ve Ortadoğu'yu yeniden şekillendirmek istiyor!.. Üzerinde yaşayan yurttaşlarımızla birlikte Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bu girişimlerin hedefinde yer alıyor!.. "Irak" ve "Yugoslavya" örnekleri iştahları kabartıyor, hayalleri süslüyor!.. ABD, AB ve onların yerli işbirlikçileri düşler görüyorlar!.. Ama Türkiye'deki yurtseverler düşlerin gerçekleşmesine engel oluyor!..

Düşsel adımlar

- "Kuzey Irak" ta oluşturulmakta  olan yapay devletin, belli bir zaman sürecine bağlı olarak, dış yardım ve destekle gelişmesini tamamlaması; daha sonra bu ülke topraklarının,"Türkiye", "Suriye" ve "İran" da yaşayan gruplar için "anavatan" konumuna getirilmesi!..

- ABD ve bazı AB üyeleri başta olmak üzere, bir kısım ülkeler tarafından, Türkiye'deki bazı grupların "anavatan" la bütünleşme yolunda eyleme kalkışması için teşvik edilmesi!..

- Bu girişimler sürerken, Türkiye'nin belli bir boylam doğusunda kalan "hava sahası" nın kullanımına engel olunması!..

- Türk Güvenlik Kuvvetleri tarafından icra edilecek bir "iç güvenlik harekâtı" na,"uluslararası" nitelikli bir askeri güçle karşı konulması!..

- Sonuçta, 1991 sonrasında Kuzey Irak'ta yaratıldığı gibi, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'da bir "askeri denetim boşluğu" nun yaratılması!..

- Bu süreç sonrasında, Türkiye Cumhuriyeti'nin yırtıp attığı "Sevr Antlaşması" nda öngörülen sınırların yeniden gündeme getirilmesi; İsrail-Kürdistan-Ermenistan-Gürcistan arasında fiziki temasın tesis edilmesi ve "Ortadoğu" nun yeniden şekillendirilmesi!..

- Bu harekâtla eşgüdümlü olarak, aynı veya ayrı zamanda "Suriye" ve "İran" topraklarının bir kısmının bu bütünleşmeye dahil edilmesi!..

ABD ve beklentileri

ABD günü geldiğinde, yandaşlarıyla birlikte, Türkiye'yi hedef alan böyle bir girişimin altyapısını oluşturabileceğini; böyle bir harekâta örtülü ya da açık destek verebileceğini ya da bizzat bu harekâtın içinde yer alabileceğini ihtimal dışı görmüyor olacak ki; Kuzey Irak gündeme geldiğinde, eylem ve söylemleriyle her defasında Türkiye'nin karşısına dikiliyor. Bu arada Türk Silahlı Kuvvetleri, Kuzey Irak'ta konuşlanan bölücü/ayrılıkçı terör örgütü unsurlarına karşı her zaman ve her koşulda askeri harekât icra etme yeteneğine sahipken uygun iç ve dış siyasal ortamın mevcut olmaması nedeniyle -hem Türkiye'deki karışıklıklar ve hem de ABD, TSK'nin Kuzey Irak'ta operasyon icrasına karşı çıktığından- bu yapılamıyor. Böylece bölücü ve ayrılıkçı terör tehdidi giderek güç kazanıyor!.. Koşullar ne kadar olumsuz olursa olsun, ABD ve yandaşlarının gördükleri düşlerin gerçekleşmesi imkan dışıdır!.. Bunlar hep düş olarak kalacaktır!.. Çünkü Türkiye ne Irak'tır ne de Yugoslavya'dır!.. Türk ulusunun yapısı ve nitelikleri diğer uluslardan çok farklıdır!..

ABD ve tercihleri

ABD bugün Türkiye'yi bir müttefik olarak yanında tutarken 2003 sonrasında Kuzey Irak'ta ortaya çıkan "siyasal oluşum" u da, gelecekte bir müttefiki olarak görmekte ve şimdiden yanında tutmak istemektedir. Bu, ABD'nin ulusal çıkarları açısından uygun bir yaklaşımdır. Ancak ABD, gelecekte Türkiye ile Kürdistan arasında bir tercih yapmaya zorlandığında Kürdistan'a daha yakın duracağının işaretlerini vermektedir.

"Büyük Kürdistan" oluşturulduğu takdirde; ABD'nin bir müttefik olarak Türkiye'ye duyduğu gereksinim büyük oranda azalacaktır. oluşan yeni müttefik, Türkiye'yi yakın müttefik olmaktan çıkaracak; ABD himayesinde kurulan ve ABD desteğiyle geliştirilen yeni devlet, Türkiye'ye göre ABD isteklerine daha kolaylıkla "evet" diyebilecek bir konumda olacaktır.

ABD'nin bugün için Türkiye ile olan ittifakı, ağırlıklı olarak Ortadoğu'ya yönelik "Büyük Ortadoğu" ve "Ilımlı İslam" projeleri için destek arama ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Bu ihtiyacın karşılanması için yeni imkanlar sunan bir ülkenin ortaya çıkması halinde ABD; ilişkilerinde güçlükler yaşadığı bir müttefik yerine, kendisine bağlı ve de bağımlı hale getirilmiş bir başka müttefiki tercih edecektir!.. İçinde yaşadığımız dönemde ABD'nin güvenlik ve gönenç kaynaklı ulusal çıkarları, Ortadoğu'yla yakından ilgilidir. Ortadoğu bugün için ABD açısından önceliklere sahiptir. Her ne kadar Türkiye'nin bölgesel bir güç olarak Ortadoğu'daki etkinliği bir avantaj gibi görülse de ABD tarafından desteklenen"Büyük Kürdistan" , zamanla ABD'ye bugün Türkiye'nin sunduğu olanakları -asgari yeterlilikte de olsa- sunabilecek bir konuma gelecektir.

ABD aslında bu tercihi yaptığını; Irak'ın parçalanmasıyla, gelecekte ortaya çıkacak Kürdistan'ın ardında duracağını, diplomatik söylem ve eylemlerle belli etmektedir. Bugün Kuzey Iraklı siyasal yöneticilerin Türkiye'ye karşı takındıkları tecavüzkâr tavrın ve bu yolda sarf edilen tahrik edici ifadelerin altında bu destek yatmaktadır. Bu çıkışlar, Kuzey Irak'ta ABD tarafından oluşturulmuş olan şımartıcı himaye ortamının doğurduğu sonuçlardır.

Türkiye'nin geleceği


Türkiye bugün bir karanlıktadır!.. Aydınlığa en muhtaç olduğu bir zamandadır!.. Türkiye'nin yarınları, tarih şuuru ve bilincini benimsemiş bir siyasal anlayışla aydınlığa kavuşacaktır!.. Türkiye bunu mutlaka başaracak; Türk ulusunun azim ve iradesi, onu içine itildiği bu karanlıktan kurtaracaktır!..