Ali Babacan’ın ekibinde olduğu konuşulan eski AYM Başkanı Haşim Kılıç, Türkiye'de yargının siyasi öfkenin silahı olarak kullanıldığını belirtti.

Kurucusu olduğu AKP’den istifa ettikten sonra yeni bir parti kurma hazırlığında olan eski bakanlardan Ali Babacan’ın ekibinde olduğu konuşulan eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Türkiye’de yargının Cumhuriyet’in kurulmasından bu yana siyasi öfkenin bir silahı olarak kullanıldığını ve bunun da devam ettiğini söyledi. Kılıç, YSK tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık seçimlerine ilişkin verilen "iptal" kararına ilişkin de "Durumdan vazife çıkaranları halktan gerekli cevabı aldı" dedi.

"HUKUK TARİHİMİZDE İNSAN AKLIYLA ALAY EDEN KARAR"

Sivil Siyaset Hareketi, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’la yapılan röportajın ikinci bölümünü yayınladı. Kılıç, 2007 yılında Cumhurbaşkanlığına aday olan AKP’li Abdullah Gül’le ilgili Meclis’ten çıkan "376 oy gerekir" kararına yönelik "Hukuk tarihimizde insan aklıyla alay edilen en talihsiz karar olarak da niteleyebilirsiniz" ifadelerini kullandı.

Bu kararın saygıyı hak etmediğini söyleyen Kılıç, AYM’nin 1 Mayıs 2007 günü verilen kararına karşı ise muhalefet şerhi kullandığını hatırlattı ve ekledi:

"İnanıyorum ki kararda imzası olan bir kısım üyelerimizin karar öncesi yaşadıklarını hukuk tarihine açıklamak gibi vicdani bir yükümlülüğü kendileri yerine getireceklerdir."

Hukuk tarihinin hak ekseninden çıkılarak verilmiş kararların halkı iradesiyle düzeltildiği olaylarla dolu olduğunu belirten Kılıç, şunları söyledi:

"AYM’nin TBMM’nin Cumhurbaşkanı seçebilmesi için toplantı nisabının 367 oy olması gerektiği kararı kamu vicdanını ikna edemediği için yapılan erken seçimde halkın iradesi, vesayet odaklarını hizaya sokmuştur. Tıpkı 2019 yılında yapılan mahalli seçimlerde YSK’nın İstanbul bölgesiyle ilgili verdiği karara karşı yenilenen seçimde durumdan vazife çıkaranların halktan gerekli cevabı aldığı gibi. Kuşkusuz bu kararın ağırlığı AYM’nin kararı kadar büyük olmasa bile, hak ihlalinde ortaya çıkan sonuca halkın iradesi aynı cezayı kesmekte gecikmiyor.”

"Cumhuriyet kurulduğundan beri yargı, siyasi öfkenin silahı olarak kullanılmış ve halen de kullanılmaya devam edilmektedir"diyen Kılıç, "Dün bir siyasetçinin şiir okuduğu gerekçesiyle siyasi hayatının bitirilmesine karar veren anlayışla, bugün de terörü övme ya da hakaret suçunun içine gizleyerek ifade özgürlüğünü yok eden anlayış sahipleri arasında fark yoktur. Siyasi söylemleri ve eleştirileri kolayca suça dönüştürebilen yargı organlarının kararları sorun olmaya halen devam etmektedir" dedi.

"FETÖ İLE RENGİ FARKLI YENİ BİR VESAYET ODAĞI OLUŞMUŞTU"

2010 yılında gerçekleşen 26 maddelik anayasa değişikliğiyle tarafsız ve bağımsız bir yargı hayalinin gerçekleşemediğine dikkat çeken Kılıç, şöyle devam etti:

"FETÖ’nün yargıyı işgal hareketi, yeşeren umutları yeniden kuruttu. Sonuçta rengi farklı yeni bir vesayet odağı oluşmuştu bile. Denilebilir ki korkunun en acımasızca yaşandığı yargı kurumlarından adalet dağıtması beklenemez.Kurul halinde çalışan bütün kurumların yapısında ‘çoğulculuğu sağlayacak’ bir seçim düzeninin oluşturulması, bağımsız bir yargının da olmazsa olmaz koşuludur. Geçmişte yapılan tercihlerde ‘bizim mahalleden’ anlayışının ülkemizi nasıl felaketlere sürüklediği her kesimden vatandaşın tanık olduğu acı gerçeklerdir. Kurullarda yer alacak farklı düşüncelerin oluşturduğu çoğulcu yapı, dengeleyici ve denetleyici niteliğiyle tarafsızlığın sağlanmasında olumlu katkılar da sunacaktır."