Her diktatörlük kendi ülkesinde yerli ve millici bir dil kullanır. Buradaki ironi, dış düşmanların hep var olduğuna ve emperyalizme karşı hep beraber bir mücadele yürütmeyi salık verir. Düşman ortaktır, yerli ve milli ülküdekiler beraber hareket ederler.

Doğu Perinçek için dün attığım twitte; “İktidar gündemi, sertlikle örtmeye çalışıyor. Cari açığı sertlikle kapatamazsınız. #Baroları ve #SavunmayıSusturamazsınız
#DoğuPerinçek’in #Diktatörlük tavsiyesi ruh sağlıklarını ifşa ediyor. #Perinçek’e maske değil, solunum cihazı lazım. Aklıyla dili arasındaki bağ kopmuş.” diye yazdım.

Perinçek’in çok sevdiği Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki uygulamaları kısaca hatırlatmak isterim. Ülke, Çin Komünist Partisi tarafından yönetiliyor. Totaliter bir rejim söz konusudur. Devlet, vatandaşını yatak odasına kadar dinleyebilmektedir. İnsan olarak değil, mal olarak görülür vatandaş ve puanlamaya tabi tutulur. Perinçek’in dilinin altındaki mantıkta budur, bu düzen vatandaşı köle ve mimli bir şekle bürümekten başka bir şey değildir.

Sadece bu talep için bile; Perinçek Çin’e yollanmalı, oranın vatandaşı edilmeli, o ahval ve şeraitte orada yaşaması temin ve tesis edilmelidir. 65 yaş yasağı vardı virüsten dolayı, oysa Perinçek 80 oldu olacak. Siyaset yasağı getirilmeli. Eskiden asır 100 yıldan ibaretti. Şimdi 10 yılda bir asır değişir oldu. Dolayısıyla Perinçek ile günümüz gençleri arasında neredeyse 4-5 asırlık kuşak farkı oluşmuştur. 

Bu arada Anayasamızın 68. maddesinin 4. fıkrasında şöyle yazılıdır; "sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz"
Buradan hareketle; Perinçek kullandığı bu ifadeyle anayasaya aykırı bir beyanda bulunmuştur. 

Erdoğan, Bahçeli ve Perinçek iktidarının hedefleri 2023 ve bu herkesin malumu. Malum olmayan şey ise, ekonominin bu kadar dip yaptığı bir evrede 2023’e kadar bu iktidarla varılıp varılamayacağı. Ve her ne hikmetse, sadece iktidarın bu üçlüsü “vatana ihanet etmeyenler” güruhuna dahiller. Geriye kalan herkes, vatana ihanet etme potansiyelindedir. Mezura da, kantar da iktidardadır. Kaç gram vatanseveriz, kaç metre yurtseveriz hep iktidarın insiyatifindeki hesaplamalara dayalıdır. 

Sn. Erdoğan’a, Sn. Bahçeli’ye ve Sn. Perinçek’e günbegün halktan koptuklarını hatırlatmak isterim.

Yeni fikirler, yeni jenerasyonlar geliyor.
Perinçek’in ömür boyu savunup, vazgeçmediği bir olgu yoktur. Bir gün Solcu, bir gün boş bir olgu, bir gün militarist ve en nihayetinde otokratik. 

Perinçek’in akıl almaz talepleri, ülkeyi bitirme talepleridir. Binde bir bile oy alamayan bir partinin liderinin,ülkeyi diktatörlükle yönetme hayali hezeyandır, akıl tutulmasıdır, bunaklıktır fakat bir o kadar da amaçlanan hedefin dışavurumu ifşası dile gelme halidir.

Ülkenin son hali;
Neredeyse 35 yandaş kanal var, fakat izleyen yok.
Bir o kadar yazılı gazete var, okuyan yok.
Bakan var, sekreter kadar hükmü yok.
Meclis var, kıymeti yok.
Vekil var, etkinliği yok.
Yürüyüş yapmak yasak,
Eylem yasak,
Barolara ve avukatlara Ankara’ya giriş yasak,
Demokrasi var fakat yetmiyor...
Perinçek, diktatörlük istiyor.

4.7.2020 Veysi Dündar