Geçtiğimiz hafta hepimizi üzen elim bir afet yaşadık. Öncelikle depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize baş sağlığı ve sabırlar diliyorum. Yaralı kardeşlerimize de acil şifa temenni ediyorum. Başta Elazığlı ve Malatyalı vatandaşlarımız, Doğanyol ve Pütürgeli hemşerilerim olmak üzere tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Depremden etkilenen tüm vatandaşlarımızın acısını yüreğimde hissediyorum.

Depremin hemen ardından vatandaşlarımıza yardımcı olmak için tüm ülke seferber oldu. Başta sahada canla başla çalışan arama kurtarma ekiplerimiz olmak üzere STK’lara, Belediyelere, Yerel ve Merkezi idarecilere ve herkese çok teşekkür ediyorum.

Öncelikle Elazığ ve Malatya bazı bilgiler verip sonrasında düşüncelerimi ifade etmek istiyorum.

  • 1999 depreminin ardından Başbakanlığını Rahmetli Sn. Ecevit’in yaptığı koalisyon hükümeti deprem vergileri yasasını çıkardı. AK Parti iktidarı ise bunu 2004 kalıcı hale getirdi. Şu ana kadar vatandaşlarımızın ödediği vergi tutarının 65 Milyar TL olduğu iddia edilmektedir. 2011 yılında gerçekleşen Van Depremi sonucunda dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in kameralar karşısında milletle adeta dalga geçen bir üslupla toplanan deprem vergilerinin yola ve asfalta gittiğini ifade ettiğini de hepimiz biliyoruz.
  • 2003 Yılında Erdoğan’ın Bingöl depremi nedeniyle “Kırılan fay değildir.

Kırılan ar damarıdır. Binaların yıkılmasının asıl sebebi, ahlak hırsızlığıdır.” Dediğini de biliyoruz.

  • Prof. Dr. Naci Görür, Doğu Anadolu Fay (DAF) hattındaki tehlikeyi üç ay önce haber vermişti. Üstelik “Daha önce Doğu Anadolu Fay Hattı (DAF) için TÜBİTAK’a, Kuzey Anadolu Fay (KAF) hattı için Devlet Planlama Teşkilatı’na başvurduğunu ve reddedildiği, Elazığ’da da bir zamanlar Elazığ’ın depremselliği ile ilgili konferanslar da verip uyarılar yaptığını, ‘Elazığ ve köylerini depreme hazırlayın’ dediğini, bu konuda kitaplar basıldığını ama maalesef hiç bir şey yapılmadığını da Elazığ depremi sonucunda öğrenmiş olduk.
  • Bununla birlik Prof. Naci Görür hoca olası depremlerle alakalı ve Kanal İstanbul’la alakalı düşüncelerini açıklamaya devam etmektedir.
  • Enerji Bakanını, “Her şeyi devletten beklememeliyiz” dedi.
  • İçişleri Bakanını, “Türkiye'nin deprem konusundaki yeterliliğini tartışmaya açmak, bu saatte yapılabilecek insanlık dışı bir davranıştır” dedi.
  • AK Parti Genel Başkanı “20 yıldır bu hükümet depreme yönelik ne yapmış?” sorusunu soran vatandaşlarımızı ahlaksızlıkla suçladı.
  • Çevre ve Şehircilik Bakanının İçişleri Bakanına “Doğru dürüst bir toplantı yapalım” dediğini hep beraber gördük.
  • Elazığ valisinin bakanlara “Kamuoyundaki algı iyi” dediğini de hepimiz biliyoruz.
  • CHP eski milletvekili Sn. Ali Özcan, 2016 yılında Elazığ’ın deprem bölgesinde olduğunu belirterek vermiş olduğu araştırma önergesi Ak Parti oylarıyla reddedilmişti.
  • Geçtiğimiz Ekim ayında ve dün mecliste HDP’nin Türkiye’nin deprem araştırma önergeleri AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi. Dün mecliste bu reddedilirken konuşulan konu Ahlat’daki Cumhurbaşkanlığı Saray inşaatıydı.
  • Depremi konuşmayacaksak, depremi araştırmayacaksak, depreme hazırlık yapmayacaksak biz ne yapacağız? Sizler bu çatıya Milletvekili maaşlarını artırmayı, milletvekili araçlarına çakar takılmasını mı konuşmak için mi geldiniz?
  • İktidar milletvekilleri millete hizmet etmek için mi burada yoksa muhalefeti çalıştırmamak için mi?

Bununla birlikte bazı karşılaştırmalı bilgiler sunmak istiyorum.

Hollanda 41.543 kilometrekare yüzölçümüyle 41.001 kilometrekare yüz ölçümüne sahip Konya ilimiz kadar bir ülkedir.

Hollanda’nın nüfusu yaklaşık 17.200.000 kişidir.

Konya’nın nüfusu 2.205.609 kişidir.

Hollanda Konya ile aynı yüzölçümüne sahipken nüfusu Konya nüfusunun yaklaşık 8 katıdır.

Buna rağmen Hollanda’da nüfus belirli merkezlerde toplanmamış, ülkenin her tarafına yayılmıştır.

Yani küçük yüzölçümüne ve kalabalık nüfusa rağmen insanların istiflendiği bir Hollanda yoktur.

Tüm Türkiye’de 23 milyon hane halkı vardır. Her hane halkına 1 dönüm toprak verilse 23.000 kilometrekare yapar. Türkiye’deki her bir hane halkı 100 metrekaresi, katlarla birlikte 300-400 metrekareye çıkabilen konut,  900 metrekaresi yeşil alan olan bir toprağa sahip olabilir.

Tüm Türkiye’yi Konya’da toplasak km2’ye 1971 kişi düşer.

Hollanda’da km2’ye düşen insan sayısı 415 kişi.

İstanbul’da  km2’ye düşen insan sayısı 2892 kişidir.

İstanbul’da km2’ye 2892 kişi düşerken,

Konya’da km2’ye 57 kişi

Tunceli’de 11 kişi

Kocaeli’de 521 kişi

Tekirdağ’da 159 kişi

Ardahan’da 19 kişi

Artvin’de 23 kişi

Kars’ta 29 kişi

Erzurum’da 30 kişi

Sivas’ta ise km2’ye 22 kişi düşmektedir.

Dünya Şehirlerinde Kişi Başına Yeşil Alan

Auckland      357 m2

Bratislava     333 m2

Viyana                   60 m2

Amsterdam   45 m2

Londra         27 m2

Pekin           88 m2

İstanbul'da kişi başına düşen yeşil alan miktarı yasal sınır olan 15 metrekarenin çok uzağında; 7.57 m2 (Dünya çapında 50 popüler şehirde yapılan bir araştırmada İstanbul’da bu miktar 4.9 metrekare olarak gösterilmiş ve İstanbul sondan ikinci sırada yer almıştır.)

İlçe bazında ise durum daha da vahim. Yasal sınırın altında kalan 30 ilçenin 6'sı 1, 21'i ise 8 m2’nin altında yeşil alana sahip bulunuyor.

 

Esenler         1 m2

Üsküdar       8,2 m2

Sarıyer         10 m2

Beşiktaş       10 m2

Sultangazi    5  m2

Beyoğlu        3.2 m2

Şişli             3.9 m2

Kadıköy        2.8 m2

Yüksek dağların zirvesi gibi ekstrem bölgeler hariç bu ülkenin topraklarının her m2’sinin yaşanılabilir olması mümkünken insanların sürekli olarak kırsaldan kent merkezlerine ve doğudan batıya göç etmesi izlenen yanlış ekonomi-politiğin sonucudur.

Ak Parti Genel Başkanı “Depremi durdurma şansımız var mı?” diyor. Yine en iyi bildiği işi yapıyor. Milletin algısına oynuyor. Elbette depremleri önleyemeyiz. Zaten kimse size “depremleri neden önlemiyorsunuz? diye sormuyor.

Bu millet size “Depremlerin etkisini azaltmak için neden önlemler almıyorsunuz?” Diye soruyor.

Bu millet size “Büyük şiddetli depremler geçiren ama etkilenmeyen Japonya gibi neden olamıyoruz” diye soruyor.

Bu millet 21 yıldır deprem vergisi ödüyoruz bu paraları ne yaptınız? Nereye harcadınız? Diye soruyor

Bu millet 18 yılda olası depremler hususunda ne yaptınız? Diye soruyor.

Elazığ ve Malatya'da deprem tahribatını önlemek için ne yaptınız? Diye soruyor.

20 Milyona yakın kişinin yaşadığı İstanbul’a olası deprem için hangi hazırlıkları yaptınız? Diye soruyor.

Elazığ’da ki 6,8 şiddetindeki deprem Allah muhafaza İstanbul’da gerçekleşmiş olsaydı İstanbul’un mevcut haliyle nasıl bir tabloyla karşı karşıya kalırdık? Diye soruyor.

“Elazığ’a ve çevresine dikkat edin. Orada tehlikeli gelişmeler var.” diye uyaran üstelik kurumlara da bilgi veren bilim adamlarını neden dinlemiyorsunuz? Diye soruyor.

Yıkılan binalar sizlerin yönettiği bakanlıkları, sizlerin yönettiği belediyelerin izin verdiği ve denetlediği binalar. İşinizi neden doğru yapmıyorsunuz? Diye soruyor.

Bir TV Programcısının düzenlediği yardım kampanyasına yapılan bağış, AFAD’a yapılan bağıştan daha fazla, vatandaşın güvenini neden kaybettiniz? Diye soruyor.

Şehirlerimizi ekoloji ile ne zaman ve nasıl uyumlu hale getireceksiniz? Diye soruyor.

Politikalarınız neticesinde Anadolu boşaltılıyor, nüfus büyük şehirlerde toplanıyor. Binalarda insan istifliyorsunuz bütün bu tehlikeleri görmüyor musunuz? Diye soruyor.

Deprem sonrası toplanma alanlarımız neden yok? Diye soruyor.

Dikey mimaride neden ısrar ediyorsunuz? Diye soruyor.

Yatay mimariye geçmek neden çok zor? Diye soruyor.

Vatandaş yetki ve sorumluluk verdiğimiz iktidara soru sormak ne zamandan beri suç oldu? Diye soruyor.

Kızmadan, tehdit etmeden, suçlamadan, savcılarınız üzerinden soruşturma açmadan devlet adamlığına yakışır bir biçimde üzerinde yüklenmiş olduğunuz sorumluluğu unutmadan neler yaptıklarınızı açıklamak zorundasınız. Millette, vekili de gazeteci de soru sorar ve siz bunları cevaplamak zorundasınız.

Basın toplantısını bitirirken sizler aracılığıyla bir kez daha ifade ediyorum ki;

Şehirler rant odaklı değil, insan odaklı olarak dizayn edilmelidir.

Unutulmamalıdır ki deprem değil, rant odaklı politikalar öldürür.

Hepinize teşekkür ediyorum.