Son yıllarda AK Parti’ye yönelik muhalif tavrıyla dikkat çeken gazeteci yazar Fehmi Koru bugünkü köşe yazısında, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yarın açıklayacağı “Türkiye Yüzyılı” adını taşıyan programa bazı muhalif gazetecilerin de davet edilmesini yorumladı.

Fehmi Koru yazısında, ““Gazeteci çağrıldığı her yere gider”, benim mesleğe ilk adım attığım günden başlayarak uyguladığım bir kural. Ayaklarımı sürüye sürüye de olsa çağrıldığım hemen her yere gitmişimdir. Hatta bazen çağrılmasam bile, gitmem gerektiğini düşündüğüm her yere… AK Parti yarın düzenleyeceği ve muhtemelen ‘seçim startı’ anlamı da taşıyacak ‘Türkiye Yüzyılı’ adını taşıyan toplantısına, daha önceki etkinliklerinde uzakta tuttuğu bir ‘kısım medyayı’ da davet etmiş. Davet edilenlerden bazıları katılmayacaklarını açıklarken, bazıları “Gazeteci her davete katılır” gerekçesini hatırlatıyor. Giden gidecek. Konu meslek çevrelerinde ve yakın kamuoyunda tartışılıyor. Ben davetlilerden değilim, böyle bir çağrı da beklemiyordum, fakat davet gelseydi bile katılacağımı sanmıyorum. Evet, biliyorum, son cümlem yazının girişinde duyurduğum en eski ilkelerimden biriyle çelişiyor. Hem “Gazeteci her çağrıldığı yere gider” diyorum, hem de ‘Türkiye Yüzyılı’ toplantısı için “Çağırsaydım bile gitmezdim” görüşümü paylaşıyorum.” dedi.

Nedenini açıklayan Fehmi Koru yazısına şöyle devam etti:

“Türkiye yakın tarihinin en muhataralı döneminden geçiyor. Devleti yönetenler eliyle devletin temel değerleri sınanıyor. Önümüzde kritik bir dönemeç, sonuçları ülkenin ve ülke insanının geleceğini belirleyecek bir seçim var. Sandığa yansıyacak sonuç ülkenin ‘demokratik olma’ iddiasını ya pekiştirecek ya da gündemden bütünüyle kaldıracak.
Gazeteciler demokrasinin olmadığı yerde görevlerini ifa edemezler.
Türkiye için böyle bir tehlike vârit.
İktidar cephesi kendisine atılan ‘pas’ olarak gördüğü, muhalefetin özgürlük alanıyla ilgili pekiştirici bir yasal düzenleme teklifini, temel hak ve özgürlükleri referandumla oylatma projesine dönüştürmenin peşinde.
Bir özgürlük referandum konusu yapılırsa arkasından diğerleri de sökün edebilir.
Demokrasilerin temel kurallarından biri, temel hak ve özgürlüklerin oylanamayacak birer veri olarak kabul edilmesidir.
Hak ve özgürlüklerin sınırları, tarihin dağdağalı dönemlerinden sınanarak geçmiş ve uluslararası belgeler haline dönüşmüş evrensel değerlerden daha dar bir kapsama sıkıştırılamaz.
Reklam
O değerlerin büyük bölümü bizim anayasamızın da teminatı altında.
İktidar cephesi, kamuoyunda ‘sansür yasası’ adı verilen ve en azından bir maddesi -29. madde- anayasanın basın özgürlüğüne dair temel hükümlerine de aykırı bir yasa çıkarttı.
O yasa çıkmasın diye yazıları ve dilleriyle çaba gösterenler arasında yarınki toplantıya davet edilenler de vardı.
Eleştirilere kulak asıldı mı?
Hayır.
Tam tersine, basını tehdit altına düşürme amaçlı düzenlemeyi parmak kaldırarak yasa haline getiren iktidar milletvekilleri, o eylemlerinin ardından, zaferlerini kutlamak için bir toplu fotoğrafla poz da verdiler.
Zaferlerini kutlamak için…
Şimdi o toplu fotoğrafa birkaç gazetecinin de katılması isteniyor.
Gidenler gidebilir, ancak öyle bir toplantıya davet edilmiş ve en başta duyurduğum ilkem yüzünden gitmeye kalkmış olsam bile, ayaklarımın bu isteğe isyan edeceklerini biliyorum.
Orada geçireceğim vakitte bir şeyler okumayı veya göz açıcı bir film/dizi izlemeyi tercih ederim.”