"Ekonomik kriz ile birlikte suç oranlarının yükselmesi de ülke gündemine girecek. Yağma, çete, kapkaç, gasp, hırsızlık, tefe, hileli iflas, kundaklama, fuhuş, gibi suçlarda önemli artışlar olacak". Güvenlik uzmanı emekli Emniyet Müdürü Feramuz Erdin, Türkiye'yi bekleyen tehdidi analiz etti.

Son yıllarda artan kolluk sayısına ve artan teknik imkanlara rağmen Türkiye’de genel asayişin iyiye gittiğini söylemek zaten pek mümkün değil. Aile içi şiddet yanında toplumsal şiddet de bu süreçte adeta tavan yaptı. Aile içi cinayetler, sokak ortasında sebepsiz yere işlenen cinayetler, sokakta silahla çatışan çeteler, şiddetin her türlüsü artık haber bültenlerinin çoğunluğunu oluşturmaya başladı.

Bunda en büyük etken hükümetin politikaları ve belki de politikasızlığıydı?

EKONOMİK KRİZ ORTAMINDA SUÇLAR NASIL DEĞİŞECEK

Neredeyse son 20 yıldır ekonomik anlamda nispeten iyi yaşayan kuşaklar, Amerikalı Rahip Brunson’un tutuklanmasına ABD’nin vermiş olduğu tepki sonrasında dolarda yaşanan ani yükselişle ilk kez ekonomik bir krizle karşılaştı denebilir.

İkinci olarak, Covid-19 krizinin patlamasıyla tüm dünyada yaşanan ekonomik daralma Türkiye’yi de etkiledi ve ailelerin gelirleri de buna bağlı olarak düştü.

Bu yılın sonuna doğru Türk Lirasının hızla değer kaybetmesi ise her şeyin üzerine tuz biber oldu. Artık herkesi bir gelecek endişesi sardı. Tabii ki bu krizi yönetmek ve hayatını idame ettirmek için herkes farklı farklı yöntemlere başvuracaktır.

Peki bu ekonomik kriz ortamında suçlar nasıl evirilecek, sayıları ne kadar artacak ve kim, ne kadar etkilenecek? Şimdi isterseniz bu sorunun cevabını bulmaya çalışalım.

EKONOMİK KRİZİN SUÇLARI PATLATMASI RİSKİ MEVCUT

Suç bilimi (Kriminoloji) bu ilişkili durumu Suçun Ekonomik Teorisi başlığı altında inceliyor. Yani, genel ekonominin kötüye gitmesi ile kamu düzeninin bozulması ve belli suçların artması arasında doğrudan bir ilişki olup olmadığı inceleniyor.

Aslında suç patlamasını krizin derinliği belirliyor. Yani kriz ne kadar çabuk gelmiş ve şok yaşatmış ise insanların tepkisi bunla orantılı olarak artıyor. Yaşı müsait olanlar hatırlayacaktır; 2000’li yıllarda Arjantin’de başlayan ekonomik kriz sonrasında halk sokaklara dökülmüş ve mağazaları yağmalamıştı. Arada yağmacıların başkalarınca yağmaya uğradığı haberleri de çıkmıştı. Yağmaladığı malı yeni yağmacıya teslim etmeyenler öldürülmüştü.

Hafızalardaki bir diğer dramatik krizi de Sovyetler Birliği’nin çöküşü ile birlikte şahit olunmuştu. Devletin bir anda ortadan kalkmasıyla çaresizliğe düşen halk karnını doyurabilmek için büyük trajediler yaşamıştı. Bugün oligark denilen organize suç çeteleri türemiş, aralarında tanklar ve savaş gemilerinin de bulunduğu Sovyet ordusunun silahları, madenler ve diğer ekonomik rezervler uluslararası piyasada satılmıştı. O dönemde bazı ülkelerde eski Sovyet ülkeleri kaynaklı birçok kara para aklama davası açılmıştı.

Yukarıda verilen dramatik örnekler tabii ki bugün Türkiye’de karşı karşıya olduğumuz durumu ifade etmiyor. Ama bu, Türkiye’de yaşanabilecek olayların şimdiden değerlendirmesinin yapılarak gerekli tedbirlerin alınması gerçeğini de değiştirmiyor. Çünkü bugün artık ekonomik krizin suçları patlatması riski mevcut.

İsterseniz ekonomik krizde artması muhtemel suçları ve vatandaşın karşı karşıya kalacağı riskleri şimdi tek tek ele alalım. Esas olan kolluğun bu riskleri önceden değerlendirmek suretiyle “önleyici kolluk” görevi çerçevesinde suç daha oluşmadan gerekli tedbirleri almasıdır.

Ama biz yine de vatandaşın mağdur olmamak için dikkat etmesi gereken noktalar ile alması gereken tedbirleri bir kez daha hatırlatmış olalım.

EKONOMİK KRİZDE HANGİ SUÇLARDA ARTIŞ YAŞANACAK

Organize suçlar: Özellikle kriz nedeniyle ödeme güçlüğüne düşen iş insanlarından alacak tahsil etmek amacıyla faaliyetlerini daha da artırmaları beklenmelidir. İş dünyasına yönelik olarak insan kaçırma, öldürme, yaralama, yağma, şiddet gibi suçlarda artış yaşanması mümkündür. Hatta yerli çeteler yanında tamamen yabacı veya sığınmacılardan kurulu çetelerin ortaya çıkması beklenmelidir.

Diğer yandan, organize suç örgütlerinin muhtaç durumdaki ailelerin küçük yaşta çocuklarını kapkaç, gasp, yankesicilik, bağımlılık yapıcı madde ticareti gibi suçlarda kullanma ihtimalinin artacağı da değerlendirilmelidir.

Organize suç örgütleri ile mücadele etmek kolluğun görevidir. Vatandaşın mağduriyet yaşadığı bir durumda tereddüt etmeden kolluğa müracaat etmesi gerekir.

Ekonomik suçlar: Başta dolandırıcılık olmak üzere, hırsızlık, kapkaç, yağma gibi mülkiyete karşı suçlarda artış beklenmelidir.

Tedbir olarak konut ve işyerlerindeki kilit, kasa, CCTV ve alarm sistemleri mutlaka bakımlı ve çalışır durumda olmalıdır. Tazminat sigortaları gözden geçirilmeli, tarihi geçenler yenilenmelidir. “Bedava peynir sadece fare kapanında olur” mantığını her zaman akılda tutarak yüksek kar vaadiyle küçük yatırım yapılması tekliflerine her zaman şüpheyle yaklaşılmalıdır. Dolandırıcıların suiistimal ettiği iki duygu çaresizlik ve yüksek kar hırsıdır.

Dolandırıcı ve hırsızların siber (internet) imkanlarını sıkça kullandıkları unutulmamalıdır. Şüpheli, akla yatmayan, hayatın genel akışına uymayan her işlemi tamamlamadan önce iki kere düşünmek gerekir.

Ürün orijinalinin kur nedeniyle pahalı olması sahtecilik ve kaçakçılık olaylarının artmasına neden olacaktır.

Bunlarla mücadele esasen kolluk personelinin görevidir ama vatandaşın da sağlığa zararlı olabilecek taklit, hileli ve sahte ürünlerden uzak durması gereklidir. Kaçakçılık suçlarında satan kadar satın alanın da cezai sorumluluğu olduğu unutulmamalıdır.

İş dünyasına yönelik suçlar: İşyerlerinde yukarıdakilere ilave olarak şirket içi suiistimal, tefecilik ve yolsuzluk olayları da artması beklenmelidir.

Şirket içi denetim ve sayımlar sıklaştırılmalıdır. Kredi, borç, vergi, SGK, fatura ve banka ödemelerinin ilgilileri tarafından eksiksiz olarak yapılıp yapılmadığı kontrol edilmelidir. Kritik yerlerde çalışan personelin özgeçmiş araştırması yapılmalıdır.

Ekonomik krizlerde hileli iflas ve kundaklama gibi suçlarda artış beklenmelidir. Sigortadan tazminat alabilmek için işyeri ve depoların bizzat sahipleri tarafından yakılması en sık görülen suiistimal biçimidir.

Sigorta eksperleri bu gibi olayları kolaylıkla tesbit edebildiğinden sigorta şirketi ödeme yapmadığı gibi sorumlular hakkında ceza ve tazminat davaları açılabilmektedir. Yani zarar katlanabilmektedir.

Yüz kızartıcı suçlar: Ekonomik zorluklarla başa çıkabilmek ve hatta kısa zamanda zengin olabilmek için insanların kumar ve fuhşa yönelmelerine çok sık rastlanır. Bir ekonomik krizde karaborsacılık ve bağımlılık yapıcı madde ticareti suçlarında da artış beklenmelidir.

Ailelerin özellikle yaşı küçük çocuklarını bu konuda takip etmeleri gereklidir. Hesapsız ve çok para harcamak, dikkat çekici arkadaşlıklar, açıklanamayan gelir artışı aileleri her zaman şüpheye sevk etmelidir.

Cinayet, yaralama, şiddet, kavga, intihar: Ekonomik zorlukların insanda doğal bir strese yol açması zaten benlenir. Bunun yanında bağımlılık yapıcı maddelerin kullanımının artması, teskin edici ilaç suiistimali veya yanlış kullanımı şiddet, cinayet ve yaralama olaylarında artışa neden olma riskini barındırmaktadır.

Polis Akademisi Başkanlığınca yayınlanan bir çalışmada aile içi cinayetin gelmekte olduğunun en önemli işaretinin tekrarlanan şiddet olduğu tesbit edilmiştir. Eğer maruz kaldığınız şiddet artarak devam ediyorsa, bu sizin için büyük bir tehlikenin işaretidir. Bu durumda ilgili makamlara derhal müracaat etmeniz gerekir.

Toplumsal şiddet işareti olan eğlence amaçlı silahla havaya ateş etmek, yol kesmek, suçlu sanılan birisini topluca linç etmek gibi olaylarda zaten bir artış yaşanmaktadır.

Bu gibi durumda bir başkasının arama ihtimalini düşünmeden derhal acil yardım hattı 112 aranarak polisten yardım istenmelidir. “Nasılsa bir başkası aramıştır” düşüncesinin insanları çok yanılttığı ve olayların büyümesine yol açtığı bilimsel olarak tesbit edilmiştir.

Özellikle yabancılar ile girilen ikili münakaşalarda onların farklı bir kültüre sahip olduğu, arada bir dil bariyeri olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Bugüne kadar yaşanan birçok tartışmanın ölümle sonuçlanmasının sebebi, kendini tehlikede hisseden yabancının bilinçaltında doğrudan karşısındakini öldürmek kastını barındırmasıdır.

Aynı şekilde toksik etki altındaki insanlar da bilinçli düşünme yeteneğini kaybettiğinden, bunlarla girilecek bir münakaşanın da sonuç getirmeyeceği ve kötü sonuçlanabileceği daima hatırda tutulmalıdır. Unutmayın ki “sarhoşun mektubu okunmaz.

Kaynak: Odatv- Feramuz Erdin / Güvenlik uzmanı emekli Emniyet Müdürü