Türkiye, etkisiz yönetişimi, sosyal gerginliği ve bölgesel çatışmaların getirdiği mükemmel bir fırtına ile karşı karşıya; yatırımcılar dikkatli olmalı.

İnsan hakları, demokrasi ve iyi komşuluk ilişkileri iş yapmak için elverişli bir ortam yaratır. Türkiye söz konusu olduğunda, kömür madenindeki kanarya neredeyse öldü. Yatırımcılar dikkatli olmalı.

Volkswagen geçtiğimiz günlerde Türkiye’deki bir montaj fabrikasına 1,4 milyar dolar yatırım yapma planlarını erteledi. VW’nin MAN iştiraki için ticari araçlar ürettiği mevcut tesisler de topun ucunda olabilir.

VW, montaj tesisini askıya alma kararını gerekçelendirmek için kurumsal sosyal sorumluluklarını öne sürdü. VW, Türkiye’nin İslam Devletine karşı küresel koalisyonun müttefikleri olan Suriye Demokratik Kuvvetlerine (SDF) yönelik provoke edilmemiş sınır ötesi saldırısına tepki gösteriyordu. 9 Ekim’de Kuzey Suriye’yi işgal etmesinden bu yana, Türk kuvvetleri ve İslamcı paralı askerleri yedi yüz SDF üyesini öldürdüler ve üç yüz bin kişiyi yerinden ettiler.

Almanya Başbakanı Angela Merkel, insani meseleleri ve IŞİD’in yeniden dirilişini vurgulayarak Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirmekte. Fransa, Norveç, Finlandiya ve Hollanda, Türkiye’ye askeri teçhizat satışlarını askıya almak için Almanya’ya katıldı.

Türk ve Alman ekonomileri yakından bağlantılıdır ve Almanya, Türk malları için önemli bir pazardır. VW’nin eyleminin devirme etkisi varsa, Türkiye ekonomisi için ciddi sonuçlar doğuracak ve diğer işletmeleri yatırım yapmaya teşvik etmeyecektir.

VW kararı Türkiye ekonomisi için belirsiz bir zamanda geliyor. Makroekonomik istikrar yerinde değil ve Türk bankaları yüksek dış borçluluk seviyelerine sahip. Erdoğan’ın, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) 2003 yılında iktidara gelmesiyle Türk Lirası 1,5 dolardan işlem görüyordu. Bugünün döviz kuru dolar karşısında 5,5 lira. Daha zayıf bir lira ihracatı artırırken, üretim için gerekli olan malların maliyeti üzerinde dramatik bir etkiye sahip. Türkiye’nin imalat sektörü, artık çok daha pahalı olan ithal girdilere büyük ölçüde bağımlı.

Lira, Ağustos 2018’de tekrar değer kaybederek enflasyonu yüzde 25’ten fazla artırdı ve bu da borç servisini daha pahalı hale getirdi. Düşen faiz oranlarına rağmen, banka kredileri 2019’un ilk üç çeyreğinde zayıf kaldı. Yükselen enflasyon ve lira belirsizliği, tüketicilerin satın alma gücünü kısıtlıyor ve Eylül 2018’den Ağustos 2019’a kadar önemli ölçüde daralan perakende faaliyetlerine zarar veriyor. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, maliye politikasını dizginlemeye çalıştı, ancak faiz oranlarını düşürmek sadece endemik yapısal sorunları maskeleyen kısa vadeli bir düzeltme.

New York’un Güney Bölgesi, devlete ait Halkbank’ı ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını atlatma planında para aklama suçundan mahkum ettiğinde bankacılık sektörü hakkındaki endişeler daha da kötüleşti. ABD savcısı, geçen ay ceza davasında görünmediğinde Halkbank’ı “kaçak” olarak nitelendirdi. Yaptırımlar, diğer bankaların Halkbank ile iş yapmasını engelleyecek ve lira üzerinde baskı oluşturabilecek. Doğrudan Yabancı Yatırımlar (DYY) finansal kanamayı destekleme potansiyeline sahip olsa da, yatırımcının güvenini gerektirir. Erdoğan ise, Türkiye’nin para ve kredi krizinden “Yahudi” bankacıları sorumlu tutuyor.

Türkiye’nin hukukun üstünlüğünü küçümsemesi sadece DYY’yi caydırmakla kalmıyor. Ayrıca toplumdaki çatışma ve adaletsizliğe de katkıda bulunuyor.

Türkiye’deki demokrasinin kasvetli hali, şaibeli seçimler ve muhaliflerin keyfi olarak tutuklanması ile dikkat çekiyor. Kürt siyasi liderler sahte “terörizm” suçlamaları nedeniyle yargılanıyorlar. “Türklüğü” aşağılama suçu haline getiren ceza kanununun 140. maddesi muhalifleri etkinsizleştirmek ve eleştirenleri bastırmak için kullanılmakta. Kürt çoğunluğu bölgelerinde yapılan son yerel seçimlerin sonuçları askıya alındı ​​ve yerel belediye başkanlarının yerini hükümet tarafından atanan “kayyımlar” aldı.

Erdoğan 2016 yılında sözde darbeden sonra Türkiye’yi dev bir “gulag” (Stalin Rusya’sında çalışma kampı) haline getirdi. Yaklaşık elli bin kişi siyasi olarak motive edilmiş suçlamalarla karşı karşıya kaldı ve yüz binden fazla memur görevden alındı. Türkiye, diğer ülkelerden daha fazla gazeteciyi hapsetti.

Türkiye, sıkıntılarını gidermek için Uluslararası Finansal Kurumlara yöneliyor. Ancak Türkiye’nin kuzey Suriye’deki işgali ve vahşeti uluslararası toplumu yabancılaştırdı.

Türkiye’nin Suriye’deki suçlarına ABD Temsilciler Meclisi ezici bir şekilde (403-16) yaptırım tasarısı geçirdi. Türkiye, Rusya’dan 3 milyar dolara satın aldığı S-400 füzelerini etkinleştirdikten sonra CAATSA başlığı altında daha fazla yaptırıma maruz kalabilir.

Türkiye, etkisiz yönetişimi, sosyal gerginlikleri ve bölgesel çatışmaların getirdiği mükemmel bir fırtına ile karşı karşıya. Yatırımcılar dikkatli olmalı. Politik risk çok yüksek ve getiriler çok mütevazı. Mevcut eğilimler devam ederse, bankalar ve işletmeler ülkeden çıkmak için uğraşacaklar. VW’nin geri çekilmesi, Türkiye’de iş yapma riski konusunda bir uyarı niteliğinde.

David L. Phillips – The National Interest