Ankara ile Tel Aviv arasındaki olası “normalleşme”ye dair önem arz eden sorularımızı cevaplandıran Duran ve Sezer, “normalleşme”nin Türkiye’nin yararına olmadığını vurguladı. Bu bağlamda Celaleddin Duran, “Ülkemizin İsrail gibi bir terör ve meşruiyet sorunlu bir yapıyla normalleşmeye ihtiyacı yoktur” derken, Dr. Selim Sezer de, “İsrail’in dünyaya satmak istediği gaz, aslında Filistinlilerin ve Lübnanlıların gazıdır. Bu yönüyle, ortaklıktan sağlanacak “maddi kazanç”, çok ciddi bir etik sorunla üst üste binmektedir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yapmış olduğu açıklamada, İsrail rejimi Cumhurbaşkanı Yitzak Herzog’un Mart ayının ortalarında Türkiye’ye geleceğini duyurdu. Daha önce yapmış olduğu bir açıklamada Türkiye ile İsrail rejimi arasında “normalleşme” olacağını vurgulayan Erdoğan, ilişkilerde kazan kazan anlayışında olduklarını dile getirmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, işgalci İsrail rejimine ilişkin sözleri gündeme bomba gibi düşerken konuyla ilgili olarak akıllarda çok sayıda soru bulunuyor. Uluslararası İlişkiler Uzmanı Celaleddin Duran ve Ortadoğu Araştırmacısı Dr. Selim Sezer, Millî Gazete’ye çok önemli açıklamalarda bulunurken, akıllarda bulunan birçok soru da cevaplandırılmış oldu.

“TÜRKİYE NEDEN İSRAİL İLE İŞ BİRLİĞİNİ ARTIRMA İHTİYACI HİSSEDİYOR?”

Türk dış politikasının birtakım maslahatlar, ülke çıkarları ve temel politik ilkelere dayalı olduğunu söyleyen Celaleddin Duran, Türkiye’nin tüm bölge ülkeleriyle yürüttüğü değişim sürecini İsrail ile de gerçekleştirmek istediğini kaydetti. Duran, “Türkiye, bölgede uzun yıllardır sürdürdüğü politikayı köklü bir değişime tabi tutup, sorunlu tüm ilişkilerini yeniden kurmak için böyle bir normalleşmeye ihtiyaç duyuyor. Fakat yakın zamanda hep beraber göreceğiz ki İsrail güvensiz, istikrarsız ve artık bölgede güçlü bir aktör değildir. Son Kudüs kılıcı savaşı ile İsrail patronluğu bölgede son bulmuştur” ifadelerini kullandı.

“EKONOMİK İŞ BİRLİĞİ ZEMİNİNİN GELİŞTİRİLMESİ PLANLANIYOR”

“Türkiye neden İsrail ile işbirliğini artırma ihtiyacı hissediyor?” şeklindeki sorumuzu cevaplandıran Ortadoğu Araştırmacısı Dr. Selim Sezer, Türkiye’nin uluslararası sistem içinde durduğu pozisyon itibarıyla İsrail’le ilanihaye sürecek bir krizin mümkün olamayacak olmasının yaklaşan normalleşme ve işbirliğinin ana zeminini oluşturduğunu belirtti. İki somut sebebin daha Türkiye’yi İsrail rejimi ile “normalleşme”ye sevk ettiğini düşündüğünü kaydeden Sezer, birincisi, Türk dış politikasının bir süredir en önemli meselelerinden biri olan ve uzun süre daha önemini sürdürecek olan Doğu Akdeniz ve doğalgaz meselesidir. Mısır’la başlayan normalleşme sürecinin başlıca sebebi de buydu. Ankara, doğalgaz projelerinde devre dışı bırakılmak istemiyor ve bu yüzden hem Mısır’la hem de İsrail’le arasını iyi tutmak istiyor. İkinci bir sebep olarak ağırlığını giderek daha fazla artıran ekonomik kriz koşullarında bölgesel partnerlerin artırılmak istendiğini de söyleyebiliriz. Yakın zamanda Birleşik Arap Emirlikleri’yle olan ilişkilerde neredeyse yüz seksen derecelik bir dönüşün gerçekleşmesinin de sebebi buydu. İsrail’le de muhtemelen doğalgaz projelerinin ötesine geçecek bir ekonomik işbirliği zemininin geliştirilmesi planlanıyor” dedi.

“HERZOG’UN ZİYARETİ ile İSRAİL HANGİ HAMLELERİ yürütecek?”

Millî Gazete’ye konuşan Celaleddin Duran, işgalci İsrail rejiminin ‘Kudüs’ün Kılıcı Savaşı’ ile birlikte bölgesel karizmasını kaybedip güvenliğini yitirdiğini, ayrıca iç politikasındaki tüm istikrarsızlıklarını, kargaşa ve guruplar arası çatışmalarını açık ettiğini dile getirdi. Duran, konuya ilişkin olarak, “İsrail, Batı için maliyeti artmış ve taşıması zor bir yük haline gelmiştir. Bu kötü imajını düzeltecek, yeniden dostluklarını inşa edecek bir ziyaret olarak planlamaktadır. Unutmayalım ki artık muhtaç bir İsrail var. Bu ziyarette muhtemelen, Doğu Akdeniz, Suriye, Mısır ve HAMAS dosyaları masada olacaktır. Fakat hiç birinde Türkiye’nin İsrail ile anlaşması mümkün değildir. İsrail güvensiz ve güçsüz bir ülkedir” diye konuştu.

“TÜRKİYE, İSRAİL-KÖRFEZ EKSENİNİN BİR PARÇASI OLABİLİR”

İsrail’in bölgedeki siyasetinin iki zemin üzerinde ilerlediğini kaydeden Dr. Selim Sezer, bu iki zemini, “Bir yanda İran ve müttefiklerini çevreleme, diğer yanda antagonistik bir karşıtlık içinde olmadığı ülkelerle aralarındaki pürüzleri giderme” şeklinde açıkladı. Merkezinde İsrail ve Körfez ülkelerinin olduğu yeni bir eksenin gelişmekte olduğunun dahi söylenmesinin mümkün olduğunu ifade eden Sezer, “Herzog’un Ankara ziyareti sonrasında Türkiye’nin İran karşıtı bir çizgiye çekilmek istenip istenmeyeceğine dair bir şey söylemek için henüz erken. Ancak Türkiye’nin hem Körfez ülkeleri hem de İsrail’le ilişkilerini normalleştirmesi, bu eksenin bir parçası olabileceği ya da en azından bu eksenle uyum içinde çalışabileceği anlamına geliyor” dedi.

NORMALLEŞME SONRASI İSRAİL’İN OLASI KAZANIMLARI NELER OLACAK?

Celaleddin Duran, Türkiye ile işgalci İsrail rejimi arasında gerçekleşecek olası bir “normalleşme” sonrasında oluşabilecek tabloya dair de dikkat çeken ifadeler kullandı. Duran, “İsrail bölgede uzun zamandır çok dar bir alan dış politika yapmaktadır. Mısır, Akdeniz, BAE eksenli bir daralma yaşamaktadır. Türkiye ile yeniden bölgesel bir aktör olmayı birçok alanda etkinliğini oluşturmayı hedeflemektedir. Şunu ifade etmeliyim ki bir ziyaret ile bütün bunların mümkün olması çok güç. İsrail-Türkiye yakınlaşması çok kolay bir süreç değil. Türkiye’nin Doğu Akdeniz, Filistin, Afrika politikaları çok kapsamlı bir dönüşüm ya da gerileme yaşamadığı takdirde Türkiye-İsrail yakınlaşması çok da mümkün olmayacaktır. Bu adımlar kısa süreli gerginlik azaltmadan başka bir faydası olmayacaktır” sözlerini sarf etti.

“İSRAİL, FİLİSTİNLİ SİYASİ GRUPLARIN TÜRKİYE’DEKİ HAREKET ALANININ KISITLANMASINI İSTİYOR”

Selim Sezer, olası bir “normalleşme” süreci ile birlikte İsrail’in siyasi ve iktisadi ortaklıklarını güçlendirebileceğini ve bölgedeki ağırlığını artırabileceğini söyledi. Sezer, her “normalleşme” sürecinin Filistin üzerindeki işgali ve bunun getirdiği bütün ihlalleri daha fazla sürdürülebilir hale getirmekte olduğunu da aktardı. Öte yandan Sezer, konuya ilişkin olarak, “Zaman zaman basına sızan bazı haberlerden öğrendiğimiz kadarıyla İsrail, normalleşme sürecinin bir parçası olarak Filistinli siyasi grupların Türkiye’deki hareket alanının da kısıtlanmasını istiyor. Buna Ankara’nın ne şekilde karşılık vereceğini önümüzdeki süreçte göreceğiz” ifadelerini kullandı.

İSRAİL İLE OLASI BİR NORMALLEŞME TÜRKİYE’NİN LEHİNE Mİ?

Ülkemizin maslahatları, milletimizin arzusu ve maslahatı ve nihayetinde ümmetin menfaatlerinin Türkiye-İsrail ilişkisinden bir fayda görmediğini kaydeden Duran, İsrail’in bitmek üzere olan bir yapı olduğunu söyledi. Celaleddin Duran, konuya dair, “İsrail, Siyonizm sayesinde varlığını korumuş, miladı dolmuş, yaşama imkanını yitirmiş bir projedir. Bizler Siyonizm’le mücadele ufkumuzu ve şuurumuzu korumalıyız. Ülkemiz büyük bir ülkedir. Ülkemizin İsrail gibi bir terör ve meşruiyet sorunlu bir yapıyla normalleşmeye ihtiyacı yoktur” dedi.

“TÜRKİYE’YE NE GİBİ BİR FAYDA SAĞLANABİLECEĞİ NET DEĞİL”

“İsrail ile olası bir normalleşme Türkiye’nin lehine mi?” şeklindeki sorumuzu cevaplandıran Selim Sezer, “Bilindiği üzere Türkiye’nin sağlamak istediği esas kazanç noktası Akdeniz gazı ve boru hatlarıyla alakalı olacaktır. Ancak bunun dışında Türkiye’ye ne gibi bir fayda sağlanabileceği net değildir” diye konuştu. Sezer, konuya dair, “İsrail’in dünyaya satmak istediği gaz, aslında Filistinlilerin ve Lübnanlıların gazıdır. Bu yönüyle, ortaklıktan sağlanacak “maddi kazanç”, çok ciddi bir etik sorunla üst üste binmektedir” sözlerini sarf etti.

Kaynak: Milli Gazete /  Bekir Şirin