Hükümete yakın Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni ve Yeni Şafak yazarı Hasan Öztürk, “Elbette Amerikan mandacılarının beka sorunu olmaz”başlıklı bir yazı kaleme almıştı. Öztürk yazısında, eşiyle arasında geçen diyalogu aktarmışt.

Eşinin kendisine “Ne Ak Partililerin keyfi için ne de bir başka şey için oy kullanacağım.” dediğini aktaran Öztürk şöyle devam ettirmişti yazısını;

“‘Hayırdır’ demeye kalmadan, ‘Bir Cumhurbaşkanının hatırı var bir de memleketimin’ dedi. Konuyu anlamıştım. Biraz nasırına basayım diye üsteledim. ‘İyi de’ dedim ‘Senin de tanıdığın bir arkadaş, bir günlük gazeteye manşet olmuş yaptığı tespitlerle. Diyor ki ‘Beka meselesine halk inanmıyor’ ama sen memleketim için oy vereceğim diyorsun!’

Yüzüme baktı, biraz öfkeyle, ‘O bahsettiğin isim 7 Haziran seçimlerinden sonra da ‘Seçime ne gerek var, partiler aynı oranda oy alacak. Vakit kaybediliyor. Koalisyon kurun’ demiyor muydu’ diye çıkıştı.”

Öztürk’ün yazıda ismini söylemediği kişi ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu’ydu.

"BİR EKSİĞİ BİLEREK YAPMIŞTIM"

Hasan Öztürk, bugünkü “‘Beka meselesine halk inanmıyor’ diyen ‘zevat’tan mesaj var” başlıklı yazısında İbrahim Uslu’nun kendisine gönderdiği mesaja şu şekilde yer verdi;

“Bir günlük gazete yine manşet atmış, ‘Beka tutmadı, tehdide sarıldı’ diye. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun sözlerine yer verilen haberin spotundaysa ‘beka’ ile ilgili ne bir cümle var ne bir ima. Anlaşılan geçtiğimiz hafta başlattıkları ‘Beka meselesine halk inanmıyor’ tezviratına yeni bir ‘ayak’ bulmuşlar.

O da ‘beka’ ile, ‘tehdit’i aynı cümle içinde kullanarak hazırlanmış yeni bir form!

Hatırlayalım, 7 Mart 2019 tarihli aynı gazete, ‘Beka söylemine seçmen inanmadı’ başlığıyla çıkmıştı. O başlık üzerinden hem o gazeteye mülakat veren ismi hem de ‘beka meselesi’ni perdeleyenleri eleştirmiştim; eşimin, bir kahvaltı sofrasında söylediği ‘Ne Ak Partililerin keyfi için ne de bir başka şey için oy kullanacağım. Bir Cumhurbaşkanı’nın hatırı var bir de memleketimin’ cümleler üzerinden.

O eleştiri yazısında bir eksiği bilerek yapmıştım. O gün gazetenin ismini ima etmiştim ama gazeteye manşet olan ‘zevat’ın ismini yazmamıştım.”

“BU ARGÜMAN ARTIK İŞE YARAMIYOR VE AK PARTİ DÜZENLİ OY KAYBEDİYOR”

Öztürk yazısının devamında İbrahim Uslu’nun attığı mesajı şöyle aktardı:

“O isim bana bir mesaj attı. Ve şunları söyledi:

‘Ben ‘zevat’ değilim, benim bir ismim var... Açıkça yazmanda bir mahzur da yok...

Ben inandığım şeyleri söylüyorum...

Beka argümanı eğer zannettiğiniz kadar seçmeni ikna ediyor olsaydı 24 Haziran’da yedi buçuk puan oy kaybedilmezdi... Medya Fedaileri nedense o 7.5 puan oy kaybını yok var saydı ve üzerine sünger çekti...

Aynı şekilde son genel seçimden bu tarafa ilave 6 puan daha oy kaybı yaşanmasını da Beka argümanı engellemedi... Şurası açık bir gerçek ki bu argüman artık işe yaramıyor ve AK Parti düzenli oy kaybediyor...

Seçim akşamı sonuçları değerlendirirken bu yaklaşımınızın AK Parti’ye bir faydası olmadığını umarım ailecek düşünmek zorunda kalmazsınız...’ (İBRAHİM USLU)

ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu ile çok eskiye dayanan bir hukukumuz var. Hukukumuzu özenle korumaya çalışmakla birlikte, 2015 7 Haziran seçimleri öncesi başlayan ve bugüne kadar devam eden derin görüş ayrılıkları yaşıyoruz.”

“İŞİNE GELMEDİĞİ İÇİN BUNU SÖYLEME İHTİYACI HİSSETMİYOR”

Hasan Öztürk, İbrahim Uslu’yla yaşadıkları görüş ayrılıklarına da değinerek yazısında şunları kaydetti:

“Zaten o günden bu yana hem Ak Parti içerisindeki süreçlerle ilgili hem ‘sistem tartışmaları’ hem de seçim ve seçim sonuçları üzerindeki düşüncelerimizin farklılığı ortada. Beka meselesinin seçmen nezdinde hiçbir karşılığının olmadığını söylüyor İbrahim Uslu ve 24 Haziran seçimlerinde Ak Parti’nin 7.5 puanlık bir kaybının olduğunu belirtiyor.

Puan kaybının nereye gittiği konusundaysa hiçbir sözü yok. Tam da perdeleme burada zaten!

Ak Parti’den giden oyların çoğunluğunun MHP’ye yöneldiğini görmezden geliyor.

Peki, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ‘beka’ meselesi konusundaki keskin ve net duruşunun seçmen nezdinde nasıl karşılık bulduğunu İbrahim Uslu görememiş olabilir mi?

İşine gelmediği için bunu söyleme ihtiyacı hissetmiyor, sanırım.

Çünkü zaten baştan bu yana ‘Cumhur İttifakı’na da karşı bir kampın mensubu olarak meselelere yaklaşıyor.

24 Haziran’ın özelliği “ittifaklar” üzerinden yeni sistemin test edilmesiydi öyle değil mi? Peki Ak Parti ile MHP’nin toplam oyu ve dahası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oyu bize ne söylüyor?

Erdoğan’ın aldığı oy yüzde 52.6

Cumhur İttifakı’nın aldığı oy yüzde 53.7

Ak Parti’nin aldığı oy 42.6

MHP’nin aldığı oy 11.1

Şimdi soru şu: 24 Haziran’da “beka” meselesi seçmeni etkilemiş mi etkilememiş mi?

Tabloyu benden daha iyi analiz edebilecek olan İbrahim Uslu’nun cevabını merak ediyorum doğrusu.

Aynı seçimde, CHP’nin 22.6, HDP’nin yüzde 11.7 oy almasını da isterse yorumlayabilir.

Bu arada Afrin Zeytin Dalı Harekatı’nın seçmen demeyeyim bu milletin yüzde kaçında destek bulduğunu da yorumlasın Sayın Uslu ne dersiniz?”