Veysi Şekercileroğlu

Evet şehir ruhu oluşturmak neden bu kadar önemli, her şehir kendine özgü bir şehir ruhu oluşturulabilir mi? Bunun örnekleri var mı? Bu belediyenin veya valiliğin görevimi, yoksa görev sadece taş beton yoldan mı ibaret?

Peki Elazığ ne konumda, bunu biraz sahaya çıkıp inceledim. Elazığ’ın bir şehir ruhu var mı? Mesela bu konuda İstanbul, Adana, Eskişehir, İzmir gibi şehirler Elazığ ve gibi birçok şehre yanında neden bu kadar ilerledi ve çağ atladı, oradaki insanlar neden daha mutlu?

Mesela Adana son 4 yıldır başlattığı ve her yıl düzenlenen portakal çiçeği festivaline tam 2 milyon yerli ve yabancı turist katıldı. Festival boyunca insanlardaki mutluluğu coşkuyu, neşeyi, kortejler eşliğinde heyecanlarını yerinde gördüm. Aynı şekil İzmir-Urla festivali, Eskişehir'deki genç ruhu ve bunun birkaç benzerlerini söyleyebiliriz. Peki bu şehirler, bu şehir ruhunu oluşturmayı nasıl başardı, insanlar bu şehirlerde neden mutlu? Hiç sorguladık mı?

Evet maalesef Elazığ'ımızın kendine özgü bir şehir ruhu yoktur. Evet haksızlık yapmayalım bir orcik festivalimiz var oda ruhsuz ve katılımsız, birde İstanbul-Elazığ günleri var orda teyzeler amcalar geçerken uğruyor. Peki bu şehrin gençleri için ne yapılıyor?

Bu vebali kim üstlenecek?

İnsanlar bu şehirde mutsuz, umutsuz, İzzetpaşa Camii altı ve arka sokaklarında ki çay ocaklarında, mahalle kahvelerinde, Gazi Caddesinde gezinen insanların yüzüne hiç baktınız mı? Hepsi mutsuz ve umutsuz. Ve gençler bu şehirden umudunu kesip başka şehirlere göç ediyorlar. Böyle bir örnek verelim, sağlık olmadıktan sonra zenginliği ne yapacaksın? Yani ne kadar taş betona para harcar ve ne kadar modern bir şehir kurarsan kur, o şehirde sağlık ve ruh olmadıktan sonra o taş beton binaların o şehre, o şehir insanlarına bir faydası olmaz. Belediye ve valiliğin görevi sadece taş beton olmamalı, mesela belediyenin herhangi bir eğlence bütçesi var mı? Bu konuda profesyönel bir ekip birimi var mı? Gençliğe yönelik projeler var mı?

Evet burada görev hepimize ve yetkililerimize düşüyor, bu şehri canlandıralım, elimizi taşın altına koyalım, iş adamlarımızı toplayıp görüşelim ve alın size para kazanma fikri diyelim neden Elazığ’a disneyland tarzı büyük bir park yapılmasın? Elazığ'daki genç nüfus azımsanmayacak çoğunlukta. Para mı kazanmak istiyorlar yapsınlar en büyüğünü kazansınlar. Turist mi getirmek istiyorsunuz Harput gibi bir değere sahibiz ama kullanamıyoruz. Yap Harput’a, İstanbul Çamlıca tepesindeki gibi devasa büyük bir camii ve benzeri mabetler al sana din turizmi, tarih ve din bir arada, yap üzerine türküler yakılmış eski ismiyle Hüseynik yeni ismiyle Ulukent Mahallesinden Harput’a doğru bir teleferik, hem şehir canlansın hem para kazan.

Ve Allah aşkına şu gazi caddesini trafiğe kapatmak çok mu zor? Her şehrin kendine özgü bir trafiğe kapalı caddesi var. Neden Elazığ’ın yok? Kapatın bir gazi caddesini trafige, orda banklar oluşturulsun ve insanlar rahatça zevkçe

alışveriş yapsın sonra otursun dinlesin ama tek ama çoluk çocuğuyla bir güzel dondurmasını yesin. Ve açık bir konser alanı yapılıp burada gençlere özel faaliyetler ve konserler alanı oluşturarak arzu edilen bir şehir ruhu oluşturulsun.

Peki bir aile babası işinde çalışıyor, hafta sonu tatilinde alır çocuklarını önce bir disneyland tarzı parka, oradan bir turisti bol Harput turu, sonra pazar günü yeni stadımızda ailecek maçımızı izleriz, sonra trafiksiz gazi caddesinde ailece alışveriş ve sonra evimize mutlu bir şekilde gideriz. Yılın belli zamanlarında gençlerimiz için festivaller ve konserler.

Alın size şehir ruhu. Alın size mutlu aileler, mutlu gençler… Uzun lafın kısası, herkes kendi çıkar ve menfaatleri, herkes kendi siyasetine, herkes kendi ticaretiyle uğraşırken maalesef Elazığ gençliği unutulmuştur. Ben bir Elazığ sevdalısı olarak, vatandaşlık görevimi yapıp bunları Elazığ Günışığı Gazetesinde yıllardır yayınlanan Gönül Tahtından adlı kültür sahifesinde dile getirme fırsatını bulup dile getirdim. Umarım etkili ve yetkili şahıslar bu duyarlılığımıza ilgi duyar ve hep birlikte Elazığ'ımıza özgü bir şehir ruhu oluşturabiliriz ve herkes gururla ben Elazığlıyım diyebilecek ve bu şehirden göç etmeyecek. Umarım herkes elini değil gövdesini taşın altına koyar ve mutlu bir şehir oluştururuz.

Elazığ ve insanı bunu hak ediyor diye düşünüyorum. Saygılarımla.