Sedat Peker, 8. videosunu yarın yayınlayacağını sosyal medya hesaplarından günler önce duyurmuştu. 7 video yayınlayan Peker'in söyledikleri Türkiye gündemine oturmuştu. Peker'in İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile ilgili iddialarına 7. videonun ardından MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin Soylu'ya destek vermesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'da destek çıkmıştı.

Peker'in yarın sabah YouTube üzerinden paylaşacağı yeni videosunda yeni neler söyleyeceği merak edilirken gazeteci-yazar Fehmi Koru kendi blogunda "Videoda gözleri faltaşı gibi açmaya yarayacak yeni bilgiler bulunması umuduyla" diyerek dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

Daha önce yayına konulmuş yedi video böyle bir beklentiyi doğurduğu gibi, ifşaat sahibi bu defa kollar ve bacakları kıracağından söz ederek beklentinin dozunu artırdığını belirten Koru, "Kimsenin hevesini kırmak istemem, ama bu ülkede yeterince yaşamış, olayları yakından gözleme imkanı yanında biraz da tarih bilgisi bulunan herkes şimdiye kadar anlatılanlarda olduğu gibi bundan sonra anlatılacaklarda da ‘ilk kez söylenen’ bir şey bulunmadığını/bulunmayacağını biliyor." ifadelerini kullandı.

"Bu ülkede hiçbir şey tek bir kere olmuyor; defalarca aynı şeylerin tekrarlandığı bir ülke burası..." diye yazan Koru şöyle devam etti:

"Gök kubbe altında söylenmemiş söz yoktur" cümlesi en çok bizim ülkemize yakışıyor.

" Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey suikastından başlayarak (1923) günümüze kadar işlenmiş siyasi cinayetlerin, bir kısmı ‘faili meçhul’ kalmış görünse bile, neden işlendikleri bilinir." açıklamasında bulunan Fehmi Koru, "Neden?' sorusuna verilecek cevap ise meçhul kaldığı sanılan 'fail' hakkında yeterli bilgiyi sağlar." dedi.

"Misal, “Uğur Mumcu’yu kim öldürdü?” sorusuna bugüne kadar yetkili ağızlar en az sekiz kez “İşte bunlar öldürdü” diye farklı kişi ve grupları işaret etmişlerdir. Kesin bilgim yok, ancak suçlanan kişilerden bazılarının halen cezaevinde bulunduğunu öğrensem asla şaşırmam." açıklamasında bulunan Koru, şöyle devam etti:

"Herhalde bir cinayeti birbirinden habersiz sekiz ayrı grubun işlediği dünya suç tarihinde pek görülmüş bir olay değildir.

Oysa bizde siyasi cinayetlerin çoğu ile ilgili dosyalarda bu garabet görülür.

Uğur Mumcu’nun uğursuz bir cinayete kurban gimesi ardından meydana gelen siyasetteki kaymalara yakından bakıldığında caninin suretinin belirdiğini fark edebiliriz.

Nitekim, Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu 2012 yılında yayımlanan ‘İçimden Geçen Zaman’ adlı anı kitabında, kendilerine “İşte caniler bunlar” diye sunulan senaryolara inanmadığını belli ediyor."

Güldal Mumcu kitabında bahsettiği asıl adının Mahmut Yıldırım olduğunu söylediği -kod adı 'Yeşil'- ile ilgili kişi hakkında Koru, şöyle yazdı:

"‘Susurluk olayı’ olarak bilinen kaza sonrasında uzun uzadıya tartışılan ülkemizin üzeri örtülü tutulmak istenen faili meçhul siyasi cinayetler döneminin ismi en fazla telaffuz edilen tetikçisi…

Faili meçhul bilinen sayısız cinayetin faili.

Tek değil bu alanda, onun gibi pek çok ‘fail’ var, ancak en ünlüsü o…

Adı Kıbrıs’ta işlenen Kutlu Adalı cinayetinde de geçiyor.

O cinayetin faili Yeşil olmasa da, Adalı cinayetinde kullanılan silahla işlenmiş başka siyasi cinayetlerin faili o.

Kaç cinayetin?

Hangi cinayeti, bombalama olayını Yeşil yaptı?

Aslında bu soruların cevabını devlette bilmesi gereken herkes 1995 yılından beri biliyor.

Geçmişte değişik vesilelerle birkaç kez yazdığım bir olayı yeniden hatırlatayım.

1995 yılı Ramazan ayında Ankara’da birbiri ardına patlayan bombalar Emniyet’i Yeşil’e ulaştırır. Bir gece kulübünde derdest edilip Emniyet’te misafir edilir Yeşil ve orada onu ayrıntılı ifade vermeye mecbur ederler.

Polisler kendisini sabaha karşı MİT’in Yenimahalle’deki merkezinin kapısına bırakır ve ifadesinde irtibatlı olduğunu anlattığı MİT mensubuna bulunduğu yer bildirilir.

O gün bir de MİT’te ifadesi alınır. Daha sonra Diyarbakır savcılığına gönderilen MİT ifadesinde, Yeşil’in “Bana sahip çıktığı an devlet yanar” gibi cümleler sarf ettiği yazılıdır. MİT’e, “Esas Emniyet’teki sorgumu araştırın” da dediği bilinir.

Emniyet’te alınan o ifade hiç ortaya çıkmadı.

Yeşil ne oldu?

Ona ne olduğu da bilinmiyor."

"Sedat Peker, onu videolarla meydan okumaya sevk eden ne?" sorusuna Koru, "Sedat Peker’i konuşturan saik onca karanlık işten sonra Yeşil’in başına gelene uğramaktan kaçınma arzusu olabilir mi?" cevap verdi.