Erdoğan’ın konumlandığı Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki inanılmaz hırsızlık olayı geçtiğimiz günlerde ortaya çıkmıştı. Erdoğan’ın yurt içi gezilerinde hediye olarka dağıtılan oyuncaklar, bazı Saray çalışanları tarafından 5 yıl boyunca resmi araçlara yüklenerek çalındığı tespit edildi. Çalınan oyuncakların ise dışarıda piyasanın değeri altında, rakamlara satılarak paraya çevrildiği öğrenildi. Tespit edilen 8 zanlıdan 5’i adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Ankara gazetecisi Orhan Uğuroğlu ise Beştepe’deki hırsızlara ilişkin dikkat çeken sorular yöneltti.

Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu bugünkü köşe yazısında, Cumhurbaşkanı Sarayı’nda Erdoğan’ın dağıtacağı oyuncakların çalınmasına ilişkin 14 soru yöneltti. Akılalmaz hırsızlık olayına tepki gösteren Orhan Uğuroğlu, “Recep Tayyip'in çocuklara her fırsatta dağıttığı oyuncakların satın alınması için ihale yapıldı mı? 5 yılda toplam kaç liralık oyuncak cumhurbaşkanlığı tarafından hangi yöntemlerle kimlerden satın alındı? Oyuncaklarda "Satılamaz" ibareleri neden yok?” diye sordu.

Orhan Uğuroğlu’nun “Dört bir yanımızı saran hırsızlar” başlıklı yazısı şöyle:

“Şeytanın aklına bile gelmez denir ya tam da öyle oldu, sarayın hırsızları ortaya çıktı.

Güvenliğin maksimum olduğu sarayı hırsızlar mekan edinebilir mi?

- Vallahi de oldu billahi de oldu…

Hem de çete halinde sarayda örgütlendiler.

Milletin hakkı olan ve milletin parası ile alınanları hiç utanmadan çaldılar.

Yetmedi çaldıklarını da nakde yani paraya da çevirdiler.

Çaldılar, milletten utanmadan, Allah'tan korkmadan.

Hem de yasaları hiçe sayarak göz göre göre çaldılar.

Hırsızlığın İslam dininde en büyük günah olduğunu umursamadan çaldılar.

İslamiyet söz konusu olunca Diyanet'in Mâide Suresi - 38. ayet tefsirinden alıntı yapalım:

- "Hırsızlık eden erkek ve hırsızlık eden kadının yaptıklarına karşılık bir ceza, Allah'tan bir ibret olarak ellerini kesin. Allah güçlüdür, hikmet sahibidir…"

Bu hüküm laik devlet anlayışında uygulanmıyor ve yargı hırsızları ön kapıdan alıp arka kapıdan salıveriyor.

Bu nedenle sarayın hırsızları yasaları umursamıyorlar.

Sarayın hırsızları haramdan da korkmuyorlar da Diyanetin şu tefsirine mi güveniyorlar?

- Malın, muhafaza edildiği yerden gizlice alınmış olması. Malın zorla alınması veya emanet malın geri verilmemesi -haksız fiil olmakla birlikte- gizlice alma sayılmadığından hırsızlık değildir.

- Hz. Peygamber emanete hıyaneti hırsızlık saymamış ve bu suçu işleyenin elinin kesilmesini uygun bulmamıştır (Nesai, "Sarik", 5)

Şimdi gelelim sarayın hırsızlarını ifşa etmeye.

Sarayın hırsızları ilk tespitlere göre şimdilik sadece 8 kişi.

T24'ten Asuman Aranca'nın sarayın hırsızları haberi şöyle:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yurt içi gezilerinde çocuklara dağıttığı oyuncakların bulunduğu Millet Camii altındaki depodan kolilerce kumandalı araba ve oyuncak bebeği resmî araçlara yükleyip çalarak, düşük fiyattan oyuncakçılara sattılar.

- Hırsızlığının yaklaşık 5 yıldır devam ettiği anlaşıldı.

İncelenen kamera kayıtlarında da 2 külliye çalışanının depodan kolileri alarak resmî araçlardan birine yükledikleri, sonrasında saraydan dışarıya çıkarttıkları, düşük fiyattan piyasaya sattıkları belirlendi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuldu.

Suç duyurusu üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, "kamu kurum ve kuruluşlarındaki eşya hakkında hırsızlık" suçundan soruşturma başlattı.

Son bir ay içerisinde yaklaşık 920 bin liralık oyuncak çalındığı tespit edildi.

Çalınma olayının 5 yıldır da sürdüğü açıklandı.

3 kişi tutuklandı, 5 kişi adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.

Şimdi gelelim sarayın hırsızları rezaletinin sorularına.

Birincisi:

- Recep Tayyip'in çocuklara her fırsatta dağıttığı oyuncakların satın alınması için ihale yapıldı mı?

İkincisi:

- 5 yılda toplam kaç liralık oyuncak cumhurbaşkanlığı tarafından hangi yöntemlerle kimlerden satın alındı?

Üçüncüsü:

- Recep Tayyip "defolu" oyuncaklar dağıtarak çocukları kandırıyor mu?

Dördüncüsü:

- Millet Camii altında oyuncak depolamak utanç verici değil mi?

Beşincisi:

- Saraydaki hırsızlar kimlerin torpili ile işe alındılar?

Altıncısı:

- Saray çalışanları işe hangi güvenlik soruşturmaları ile alınıyor?

Yedincisi:

- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığında işe "terörist" alındığı iddiasında bulunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sarayın hırsızlarını işe alanlar hakkında müfettiş görevlendirdi mi?

Sekizincisi:

- Recep Tayyip oyuncakları kendi şahsi parasından mı, örtülü ödenekten mi yoksa devlet bütçesinden mi satın alıyor?

Dokuzuncusu:

- Sarayın hırsızlarını engelleyemeyen zihniyet, devlet bütçesinden yapılan hırsızlıkları ve yolsuzlukları engelleyebilir mi?

Onuncusu:

- Sarayın hırsızlarını 5 yıldır engelleyemeyen sarayın güvenliğinden sorumlu hiç kimse neden soruşturmaya dahil edilmedi?

On birincisi:

- Oyuncaklarda "Cumhurbaşkanlığı amblemi" neden yok?

On ikincisi:

- Oyuncaklarda "Satılamaz" ibareleri neden yok?

On üçüncüsü:

- 5 yıldır cumhurbaşkanlığına alınan "defolu-defosuz" oyuncaklarının faturalarını açıklar mısınız?

On dördüncüsü:

- 5 yılda sarayın hırsızları toplamda kaç milyon liralık hırsızlık yaptılar?

Sarayın hırsızları gerçekten çok önemli ki unuttum sanılmasın.

Sarayın hırsızlarını milletin de yasaların da affetmeyeceği düşüncesi ile Mübarek Ramazan Bayramınızı kutluyorum…”