Milli Gazete, 'Arşiv Unutmaz' başlığı adı altında 54. Hükümet Başbakanı ve Milli Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca'nın geçmiş yıllarda yaptığı önemli tespitlerini hatırlatmaya devam ediyor. Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca, 1992 yılında ekonomik sorunlara ilişkin vermiş olduğu bir röportajda günümüze de adeta ışık tuttu.

Erbakan Hoca, "İşleri güçleri faizle oynamak. Faizi arttırayım mı? Yoksa azaltayım mı? Kalkınma derler, müstemleke tipi efendileri gelir yol yapar. Kendileri de kurdele kesip halkı aldatır. Bunlar üretimci değil. Bunlar gerçek kalkınmanın insanı değil. Bunlar oyalamacı, lafçı, palavracı." diyerek, taklitçiliği bırakıp Milli Görüş'e, Adil Düzene, şahsiyetli dış politika dönülmesi gerektiğini beliriyor.

Erbakan Hoca, röportajda şu ifadeleri kullanıyor:

"Bunların ekonomiyi düzeltmek için yaptığı şey bu. Faizi arttırayım mı? Yoksa azaltayım mı? Yeniden yastık altındaki altınları toplayıp, dışarıya borç mahsuben vereyim mi? Bunlar kalkınma der, müstemleke tipi efendileri gelir; "Şuraya otoyol yapalım" Niye? Kendi şirketi kâr elde edecek. Kendi makineleri dururken çürümeyecek. Yeri onlar seçiyor, krediyi onlar getiriyor, yolu onlar yapıyor. Bunlar ne yapıyor? Yolun oraya müsaade ediyor. Ve kurdele kesip bir şey yapıyormuş gibi halkı aldatıyor. Bunlar üretimci değil. Bunlar gerçek kalkınmanın insanı değil. Bunlar oyalamacı, lafçı, palavracı. Onun için 50 sene sonra borcun içine düştük. Ve borçlar artıyor. Bir kere Türkiye'nin meseleleri nedir? Nereden ileri geliyor? Nasıl çözeceğiz? Ehil uzman insanlarla bir kere ciddi istişare yapıp bu meselelere fikir bile yormamışlar. Sadece heyetler, el sıkışmalar, kirvelikler, düğünler... Orada hay huy! Japonya'ya gideyim 500 milyon dolarlık yeni borcu nasıl alayım? Singapur'dan nasıl borç isterim? Bunların tecrübesi bu. Bu tecrübelerden dolayı bu sıkıntıları çekiyoruz. 60 milyar  dolar borcumuz varken, Milli politikayı nasıl güderiz diyen bir insan, iş başına geldiği zaman, önce bu borcu azaltmaya çalışması lazım gelmez mi? İşleri güçleri, bir nevi kumar oynar gibi, faizle oturdukları odadan işleri düzeltmeye çalışmak. 

Türkiye dünyanın en zengin ülkesi. 60 milyon nüfusumuz var. Kahvehanelerde çürütülen 9 milyon genç çalışkan bir nesil var. Bundan kıymetli bir sermaye mi olur? Biz dünyanın madenler bakımından, ormanlar bakımından, hayvancılık, tarım, sanayi bakımından en zengin ülkesiyiz. Türkiye'den zengin bir ülke yok aslında. Bütün nimetler dururken, 9 milyon insan çürürken taklitçilik peşindeler. Bütün bu dertlerden kurtulmak için taklitçiliği bırakıp, Milli Görüş'e dönmek mecburiyetindeyiz. Türkiye'deki çorba düzeni, yüksek faizci kapitalist düzeni bırakıp, "Adil Düzene" dönmek mecburiyetindeyiz.  ABD'yi memnun etmek için  Somali'ye kadar asker gönderen, Ermeni'ye buğday vermeye kalkışan zihniyeti bırakıp şahsiyetli dış politikaya dönmek mecburiyetindeyiz."

Kaynak: Milli gazete