Milli Gazete Genel Yönetmeni Mustafa Kurdaş, TV5'te 'Buyurun Başlıyoruz' programından gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Dünyada sinema ve televizyon üzerinden insanlığa yönelik yürütülen kötü amaçlı faaliyetlere değinen Kurdaş, "Sinema televizyondan önce bulundu. Beyaz perde keşfedildiğinden beri yaklaşık 1900'lü yıllardan itibaren çekim, kamera hayatımıza girdiğinden itibaren sinema sadece bir eğlence aracı değil ideolojinin daniskasının yapıldığı ve yürütüldüğü empoze dildiği bir alandır... Ekranlar yoluyla zihinsel manipülasyonlar yapılıyor" dedi.

"TÜRK LİRASININ DEĞERSİZLEŞMESİ ONLAR İÇİN BİR ANLAM İFADE ETMİYOR"

Türkiye'de AKP hükümetinin neden olduğu derin ekonomik kriz konusuna değinen Kurdaş, "Kurdaki dalgalanmalara inanmıyorlar, Türk lirasının değersizleşmesi onlar için hiç önemli değil. Markette ayçiçek yağı bulmakta zorlanan bir vatandaşın ne çektiği onlar için bir anlam ifade etmiyor. Muhalefetin yayın organlarına baktığınızda da onların yayınları da halktan kopuk bir görüntü veriyor ve konuyu daha çok polemik konusu yaparak meseleyi ele alıyorlar... O yüzden bizler Milli Gazete'de başta ekonomi gibi meseleleri Erbakan Hocamızın da ifade ettiği şekliyle 'kör dövüş' mantığıyla değil, 'horoz dövüşü' mantığıyla değil vatandaşa aslında kendi halini gösterebilmeyi amaç edindik. O yüzden bizim ekonomi manşetlerimiz çok kıymetlidir ve büyük etki yapıyor" dedi.

"MİLLİ GAZETE'DEN ANLAMLI MANŞET"

Milli Gazete'nin Türkiye'de baş gösteren ekonomik krizi öngördüğüne vurgu yaparak ayçiçek yağ konusundaki soruna 1 yıl önceden projeksiyon tutulduğunu kaydeden Kurdaş, şöyle devam etti:

"Ayçiçeği ile ilgili süreçte Milli Gazete'nin en az 6-7 tane manşeti vardı. Ayçiçek sorununa 'Yağ Bey'den başlamış 'Yağ Paşa' gibi manşetlerle 1 yıl öncesinden ekonomik krizi yazmaya başlamışız. Ekonomik sorunları sadece dolarla yazmak gerekmiyor. Ayçiçeğini de takip etseniz görebileceğiniz gösterebileceğiniz hakikatler var. Siz sadece doları kullanırsanız öbür tarafta haksız bir şekilde farklı bir argüman geliştiriyor. Kendi hatalarını 'dış güçler' söylemiyle örtmeye çalışıyorlar." 

"KARABORSACILIK YOK İNSANLARIN ALIM GÜCÜ DÜŞTÜ"

Kriz sürecinde gıda şirketlerinin stoçuluk yaptığına yönelik iddialar hakkında da değerlendirmelerde bulunan Kurdaş, sözlerine şöyle devam etti:

"Öyle bir hava estiriliyor ki sanki karaborsacılık yapılıyor. Ama insanlar fiyatlara, rakamlara yetişemiyor. Türkiye 1970'lerde karaborsacılığı gördü. raflar bomboştu, bugün raflar boş değil. Bugün iktidar ise karaborsacılık var gibi lojistik depolamayı suç gibi göstermeye çalışıyor. Temel sorun insanların yüksek enflasyondan ötürü alımı düştü ve insanlar fiyatlara yetişemiyor. Aslında lojistik depolama ucuzluğun gereğidir ama bugün iktidar lojistik depolamayı karaborsacılık gibi yorumluyor. Bu bakımdan kimse karaborsacılık yapmıyor. Siz iktidar olarak ithalata dayalı bir ekonomi yürütürseniz bu fiyatları arttırırsınız." 

"2022 BÜTÇESİ GERİ ÇEKİLMELİDİR"

Türk lirasının dolar karşısında büyük bir değer kaybı yaşamasının ardından meydana gelen büyük zamlar nedeniyle 2022 yılı mali yılında uygulanacak bütçenin şu an itibarıyla kadük olduğuna işaret eden Kurdaş, 2022 yılı bütçesinin geri çekilmesi gerektiğini söyleyerek şu şekilde konuştu:

"Aslında hükümet bu bütçeyi geri çekmelidir. Tutarlı hiçbir tarafı kalmamıştır. Zaten bütçe bir iflas bütçesiydi. Çünkü bütçedeki büyük harcamaların başında ise faiz geliyor. Bu bakımdan yatırıma ayıracak bir bütçeniz de kalmıyor. Ayrıca bütçenizi daha çok vergiler üzerinden oluşturuyorsunuz. Bu da gösteriyor ki Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomisini ve yönetimini bütün vatandaşlardan aldığınız vergilerle idare ediyorsunuz demektir. Bütçenin neredeyse 4'te 3'ü vergilerden ibaret oluyor. Ortaya çıkan bu gelişmeler bu hükümetin rantiye çalıştığını gösteriyor."

"ERBAKAN HOCA BÜYÜK BİR BAŞARIYA İMZA ATTI"

54. Hükümetin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca'nın üretim-istihdam-ihracat merkezli milli bir ekonomiyi referans aldığını söyleyerek denk bütçe yaptığını kaydeden Kurdaş, şu şekilde konuştu:

"Üretim kokuyor, çözüm kokuyor. Polemik kokmuyor. Bakın Erbakan Hocamız 'şu kadar üretim, ihracat yapacağız' demiyor bir seferberlikten bahsediyor. Ama ihracatı konuşurken üretimi de konuşuyor. Erbakan Hocamız, o dönem ayrı ayrı üç tane ekonomik paket açıkladı. Her biri de 10'ar milyar dolarlık... Asla iç ve dış borçlanmaya gitmemiş ve 10 milyar dolarlık özkaynak oluşturmuş. Siz özkaynak oluşturuyorsunuz. Siz borçlandığınız zaman adam size hayrına vermiyor, borçla veriyor, faizle veriyor. Hem borç veriyor, hem faizle veriyor hem de emir veriyor. Nihayetinde borç alan emir de alır. O bakımdan Erbakan Hoca iç ve dış borca gitmemiş üç tane 10'ar milyar dolarlık paketi de üretime, çalışana ve dar gelirliye aktarmıştır. Nihayetinde bir ekonomik canlılığı ortaya koymuştur.  

"ERBAKAN HOCA'NIN EKİBİ SERVET BİRİKTİRMEDİ"

Kurdaş, şöyle devam etti:

" Temel Karamollaoğlu Bey, Saadet Partisi Genel Başkanı olduğunda Milli Gazete için kendisiyle bir röportaj yapmıştım. Ve Temel Bey'e mal varlığını sormuştum. Demişti ki 'Siyasete girerken 2 buçuk dairemiz vardı şimdi 1 dairemiz kaldı' dedi. Geçen aylarda Oğuzhan abi (Asiltürk) vefat etti ve taziye için gittiğimizde oğlu Murat Asiltürk dedi ki 'Babam 51 yıl önce aldığı dairede oturuyorken vefat etti'. Bakınız ekonomiyi konuşuyoruz. Erbakan Hocamız, Recai Bey, Şevket Kazan Bey, Ahmet Tekdal Bey, Fehim Adak Bey, MilliGörüş hareketinin o önde gelen şahsiyetlerine baktığınız zaman hâlâ ilk oturdukları evde kaldıklarını bilirsiniz ve sıradan bir iş adamından bile çok daha düşük bir seviyede kaldığını da bilirsiniz. Yani siyaseti mal biriktirmek, kendine ve çevresine, partisine ve partililerine menfaat oluşturmak için yapmamışlar. Bu bakımda siz denk bütçe yapacaksanız önce menfaatten, israftan, çevrenizi korumaktan, bir başka muhafazakar rantiyeci halka oluşturmaktan vazgeçiyor olmanız lazım. Hakkaniyetli ve hak ile yaklaşmanız lazım. Ekonomiye hakkaniyetle yaklaşmazsanız çürüme ve çöküntü başlar. Ve toplum sizi iktidardan uzaklaştırır."

"VATANDAŞIN SESİNİ KISMA OPERASYONU"

Medyaya yönelik baskı ve engellemelere de tepki gösteren Kurdaş, şu ifadeleri kullandı:

"Çıkıyorsunuz üç sokak röportajcısının gözaltına alıyorsunuz. Bakıyorsunuz geriye dönük hakaretleri yok. Vatandaşa mikrofon uzattıklarını görüyorsunuz... Türkiye'de medyayı baskılarsanız bu sonuçlarla da karşı karşıya kalırsınız. O gözaltına aldığını insanların bir kabahati veya suçu da yok. Hukuk kademeleriyle ilgili söylüyorum eğer Youtuberlar ile ilgili bir operasyon yapacaksanız o zaman onlarca hesap size gösterebilirim. Hakaret eden, Türkiye'yi kin ve nefrete sürükleyen bir sürü hesap gösterebilirim. Onlara bir şey yapılmayıp da hükümetin rahatsız olacağı bazı sokak röportajcılarını ve Youtuberları gözaltına alırsanız bunun anlamı başka bir şeydir. Susturmaktır, sansürdür, baskıdır ne derseniz deyin. Ama en hafif tabiriyle bu vatandaşların sesini kısma operasyonudur."