Mühendislik harikası 1915 Çanakkale Köprüsü
Karar yazarı Uğur Emek'in Kaleme aldığı ''Mühendislik harikası 1915 Çanakkale Köprüsü'' başlıklı yazıda şunları gündeme taşıdı,

1915 Çanakkale Köprüsü’nün “eser siyaseti” adına sembollerle donatıldığını 24 Nisan 2022’de bu köşede yazdım.

Köprünün işletmecilerinden birisi projenin 1960’lı yıllardan beri hayali olduğunu ve Çanakkale’nin en sert rüzgârlarına karşı dayanıklı olarak hazırladıkları projenin orta uzun açıklığının 1.510 metre olduğunu ifade etmişti. Oysa Köprünün orta boy uzunluğu 2.023 metre olarak inşa edildi. Çünkü dünyanın en uzun köprüsü yapılmak isteniyordu.

Değerli okur makine galiba şu şekilde işliyor.

Siyasetçi: Çanakkale Boğazına Köprü yapalım.

Partili memur: Tabii ki efendim. Nasıl olsun?

Siyasetçi: Dünyanın en büyüğü olsun.

Partili memur: Mevcut durumda dünyanın en uzun köprüsü 1.991 metreyle Japonya’daki Akashi Kaikyō Köprüsü.

Siyasetçi: O zaman bu köprüden daha uzun olsun.

Partili memur: Ne kadar uzun olsun? 2023 Cumhuriyetin yüzüncü yılı. Köprünün orta açıklık uzunluğunu 2.023 metre yaparsak hem cumhuriyetin yüzüncü yılını temsil ediyor, hem de dünyanın en uzunu diye pazarlarız. Ayrıca Köprünün yüksekliğini 318 metre yaparsak, üçüncü ayın on sekizine imada bulunarak 18 Mart Çanakkale Zaferi sosunu da kullanmış oluruz. Temel atma ve açılış günlerini de 18 Mart’a denk getirirsek yeteri kadar sembolümüz olur. Böylece Cumhuriyet tarihinde kimsenin yapamadığını yaptık diye de “eser siyaseti” yaparız.

Değerli okur “bu köprünün ihtiyaç analizi, fizibilitesi, maliyeti, ücreti/ ödenebilirliği ve kamuya yükü ne durumdadır? Köprüyü yapmak için başka önceliklerimize yönelemez miydik?” diye sormamızı istemiyorlar. Sorsak da başka bir cevap veriyorlar.

Neymiş? Köprü bir mühendislik harikasıymış.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Köprü için şunları söyledi: “Simgelerin köprüsü, mühendislik harikası. 900 mühendis arkadaşımız ve 30 bin çalışma arkadaşımız bu köprüde görev aldı.”

Hatırlarsanız Bakan başka bir konuşmasında da “bugün teknoloji açısından, mühendis ihraç eden ülke haline geldik. Bu yaptığımız işlerde kazandığımız bilgi, beceri ve tecrübe sayesinde oldu” demişti.
Bakanın “bu yaptığımız işler” sözüyle kastettiği mega projeler.

Değerli okur gerçekten böyle mi oldu. Mega projelerde uzmanlaşan tecrübeli mühendisler ve kullanılan ileri teknoloji sayesinde mi “mühendis ihraç eden ülke haline geldik?”

İsterseniz konuya gelin bir de beraber bakalım?

Nasıl mı?

Gelin başlayalım.

KAPATIN GİTSİN

Hükümetin yaptığı mega projeler ihtiyaçtan yapılmıyor. Sadece zaman içerisinde kimselerin yapamadığını yapan iktidar olarak anılmak istiyorlar. Bu nedenle de ne ihtiyaç analizinin ne yatırım maliyetinin ne de talep tahmininin önemi kalıyor.

Bakıyorlar yapılan tesis kullanılmıyor. Mevcutlar yerle yeksan ediyorlar.

Şehir hastanelerinin müşterisi artsın diye, var olan devlet hastanelerini kapatıyorlar, hatta bir kısmını yıkıyorlar.

İstanbul Havalimanı kullanılsın diye dünyanın üçüncü en iyisi olan Atatürk Havalimanı’nın pistlerine dozerlerle dalındı.

Siz nankörler alay-ı valayla açılan mühendislik harikası 1915 Çanakkale Köprüsünü de kullanmıyorsunuz.

Ne yani siz kullanmıyorsunuz diye yetkililerin eli kolu bağlı mı kalacak.

Önce Avrupa ile Asya arasındaki ulaşımı sağlayan gemilerin ücretlerine zam yaptılar.

Olmadı!

Çanakkale Boğazı ile adalar hattındaki deniz ulaşımını sağlayan Gestaş AŞ’den yapılan açılamaya göre, Çardak Feribot İskelesi’nin kullanım izni sona erdi. İskele, Çanakkale Liman Başkanlığı tarafından kullanıma kapatıldı.

Gestaş AŞ valinin başkanı olduğu il özel idaresine ait. Çanakkale liman Başkanlığı da Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına bağlı.

Bakanlık yıkmadan yapamıyor anlaşılan.

Neyse onlar yıka dursun.

İzin verirseniz mühendislik harikasına daha yakından bakalım.

ALMANLAR BİZİ KISKANIYOR

Değerli okur yol yapıyoruz köprü yapıyoruz Almanlar kıskanıyor. Havalimanı yapıyoruz Almanlar yine kıskanıyor. Köprü yapıyoruz Almanlar daha daha kıskanıyor.

Masamda Çanakkale Köprüsüne ait ÇED raporunun aslı var.

Raporun yazarları Türk değil. Alman Raimund Vogelsberger ve Romen Dana Bratu.

Bu mühendisler bu ÇED raporunu 2018 Mart’ında ERM GmbH isimli şirket adına hazırlamışlar.

ERM, Environmental Research Management’in (Çevre Araştırma Yönetimi) açılımıdır.

ERM şirketinin nereli olduğunu biliyor musunuz?

ERM 1989 yılında Almanya’nın Frankfurt şehrinde kuruldu. Şimdilerde MünihBerlin ve bizim Kölünde 230’un üzerinde mühendis istihdam ediyor.

ERM’i görevlendiren şirket kim mi?

Bildiniz.

Köprünün işletmecisi Çanakkale Otoyol ve Köprüsü İnşaat Yatırım ve İşletme A.Ş. (ÇOK A.Ş.)
Diyeceksiniz ki bu kadar Türk mühendisi varken, neden ÇED Raporu Alman bir şirket tarafından hazırlanıyor?

Değerli okur su uyur düşman uyumaz.

Nitekim Raporun yazarları düşmanlıklarını yine yapmışlar ve şunları yazmışlar:
“2016 yılının Kasım ayında 324,4 km uzunluktaki otoyolun tamamı için Türk ÇED yönetmeliği gereksinimleri uyarınca bir Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Çalışması tamamlanmıştır. “Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Savaştepe 1. ve 2. Kesit Otoyolu ÇED (2016 Türk ÇED)” başlıklı ÇED, 23 Kasım 2016 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanmıştır (Karar no. 4388). Ancak bu Türk ÇED’inin kapsamı ve detayı uluslararası kreditörlerin gereksinimlerini karşılamak için yeterli olmadığından Proje için daha detaylı ve kapsamlı bir ÇSED gerekmiştir.” (s. 15)

Sizin anlayacağınız ihracata konu Türk mühendislerinin hazırladığı ÇED Raporu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Türk mühendisleri tarafından onaylamış.

Ancak, “2016 Türk ÇED Raporu” uluslararası kredi kuruluşları tarafından muteber bulunmamış. Bizimkiler de rotayı Almanya’ya kırmışlar.

(Değerli okur bir otoyol ve köprü projesinin ÇED Raporunu kotaramayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onayladığı Kanal İstanbul ÇED Raporuna hangi uluslararası finans kuruluşu inanır da kredi verir Allah Aşkına!)

Durun bir yere gitmeyin. Dahası var.

YÜKSEK TEKNOLOJİ

Değerli okur mühendislik harikası olarak nitelendirilen 1915 Çanakkale Köprüsünün inşaatında ileri teknoloji ürünü iş makineleri kullanılmış.

Münafık Almanlar hazırladıkları ÇED Raporunda bu makinelerin listesini de yayımlamışlar.
Yahu bunlara bir Allah'ın kulu bu topraklarda bu kadar şeffaflığın iyi bir şey olmadığını söylememişler mi?

Alın işte. Uğur hoca bu listeyi okudu ve değerli okuruyla paylaşıyor.

Toprak işleri, taş ocağı, asfalt işleri ve beton işlerinde kullanılan iş makineleri şu şirketlerden temin edilmiş (s. 71-72, Tablo 2-15).

Almanya merkezli MERCEDES (194 adet), VOGELE AG (5 adet), BENNINGHOVEN ECO (2 adet) ve HAMM AG (9 adet).

Tövbe tövbe. Projede kullanılan 295 adet iş makinesinin 210’u Alman (% 71).

Neyse ki ÇOK AŞ sırtını sadece Almanya’ya dayamamış.

ABD merkezli CATERPILLAR (68 adet), İsveç merkezli ATLAS COPCO (5 adet) ve İtalya merkezli IVECO’dan da (2 adet) iş makinesi temin etmiş.

Durun hemen karamsarlığa kapılmayın.

Projede Türk iş makineleri de kullanılmış.

SEMIX TURKMOBIL’den 4 adet beton santrali ve GELEN MAKİNE’den de 4 adet mekanik tesis temin edilmiş.

Sonra da Türk mühendisleri destan yazmışmış.

Oldu nur yüzlüm.

Çanakkale’den selamlar.

İyi pazarlar.