AKP iktidarının Suriye macerası tarihe büyük bir ihtimalle Türkiye’nin “İdlib savaşı” olarak geçecek. Muhtemelen yıllar geçse de nedenleri tam olarak anlaşılamayacak. Türkiye tarihinde amaç ve siyasal hedefleri bu kadar bulanık, ileri sürülen gerekçeleri bu kadar ikna edicilikten uzak, sonucunda ne elde edileceği belirsiz askeri müdahalesi, çatışması olmamıştı. Bir göç krizi, bir terör, bir insani kriz, bir “İdlib’i alamazsak Hatay’ı veririz” gibi akla ziyan bir korku siyasetinden medet umulan gerekçelerle yürütülen bir savaş İdlib. AKP iktidarının, “alan kontrolü” olarak tanımladığı ve İslamcı olmaktan çok milliyetçi saiklerle yürüttüğü ve büyük ihtimalle Suriye ordusunun önünü İdlib’te kesmeyi amaçladığı ama bunu açıkça söylemekten çekindiği, götürdüğü getirdiğinden çok daha fazla olan bir İdlib sorunumuz var.

Normalde Suriye’de rejim ordusunun, IŞİD’in yenilmesinden sonra, radikal İslamcıların kontrolündeki İdlib’e yönelmesi bekleniyordu. İdlib ve civarı önemliydi çünkü rejim, ülke üzerindeki kontrol açısından batıya sıkışmış durumdaydı. Ülkenin kuzeyinde Türkiye, Fırat’ın doğusunda geniş bir alanda ABD desteğindeki PYD hakim. O yüzden Esad yönetiminin öncelikle nüfusun da yoğun olduğu ülkenin batısındaki hakimiyetini kurması gerekiyor. Kabaca Halep’ten Şam’a güneyde Dereaa’ya kadar uzanan bu hat rejim için çok önemli.

TÜRKİYE DEVREDE

Suriye için beklenen senaryo şuydu: İdlib’in belki radikal İslamcıların sert bir direniş göstermesine rağmen sonuçta rejimin ele geçmesi ve bundan sonra, bir yandan anayasa görüşmeleri, öte yandan Türkiye’nin ve PYD’nin kontrol ettiği alanlarla ilgili görüşmelerin başlaması gerekiyordu. Gidişat bu yöndeydi ve süreç böyle işleseydi, bundan sonrası diplomasi ve müzakere alanında cereyan edecek uzun çekişmelerle geçecekti. Çatışmalar bitecek, taraflar artık sahadaki pozisyonlarına göre diplomatik alanda mücadele edecekler, ülke biraz olsun savaş ortamından çıkacak, belki kendisini toparlamaya başlayacaktı. Ama öyle olmadı. Çünkü devreye Türkiye girdi. O tarihe kadar çeşitli aşamalardan geçmiş Suriye’deki durum başka bir evreye taşındı. AKP yönetiminin İdlib ısrarı, komşu bir ülkenin kasabalarının adlarını, karayollarının numaralarını dış politika ve güvenlik gündeminin merkezine oturttu.

Öncelikle belirtmek gerekir ki Türkiye’nin doğrudan rejim ordusunu hedef almaya başlaması Suriye’deki savaşı vekalet savaşı olmaktan çıkardı. Türkiye, Suriye krizini vekalet savaşından devletler arası savaşa çevirdi. Bunu yürütmenin hem daha maliyetli, hem daha riskli olduğu, Rusya’ya rağmen askeri kazanım elde etmenin ne kadar zor olduğu çok çabuk görüldü. Çünkü geleneksel, ordudan orduya çatışmada hem her eylemin sahibi doğrudan Türkiye oluyor, hem de her eylemin karşılığı, vekalet savaşının dinamiklerinden farklı olarak, doğrudan Türk askerine ödetiliyor.Gazete Duvar