Kocaeli Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Milletvekillerinin Adalet Reformu Önerilerini Dinlediği Toplantıda Konuşma Yapmıştır.

 

Adalet Bakanlığına ilettiğim ihlaller dikkate alınsaydı; birçok insan büyük ihlallere uğramaz, ağır hastalığa yakalanmaz ve ölmezdi!

Sayın Bakan, biz daha öncesinde sizinle de görüşmüştük, hasta mahpusların durumunu, birçok ihlali gündeme getirmiştim ama ihlaller devam etti ve şu anda yargı reformu düşünüyorsunuz. Aslında, o zaman benim bahsettiğimiz ihlaller dikkate alınsaydı birçok insan ölmez, ağır hastalığa yakalanmaz, büyük ihlallere uğramazdı.

 

Uzun tutukluluk meselesi gerçekten çok büyük bir yara -erkekler, kadınlar- çok çok büyük sıkıntı devam ediyor.

Şimdi, ben size özetle hemen söyleyeceğim. Uzun tutukluluk meselesi gerçekten çok büyük bir yara -erkekler, kadınlar- çok çok büyük sıkıntı devam ediyor. Bu, son yargı reformuyla giderilemedi ve cezaevleri biliyorsunuz şu anda çok çok dolu ve çok kötü durumda.

 

Denetimli serbestlik ve Yargıtay’ın geç karar vermesi durumunda çok büyük sıkıntılar var.

Denetimli serbestlik ve Yargıtay’ın geç karar vermesi durumunda çok büyük sıkıntılar var. Covid ortamında insanlar denetimli serbestliğe ayrılmak durumundayken hemen cezaevi gözlem kurulu geliyor mevzuata aykırı bir şekilde denetimli serbestliğe çıkarmıyor veyahut da denetimli serbestliğe çıkacak, Yargıtay onama yapmamış insanlar içeride bekliyor. Bu, çok büyük bir yara, yüzlerce insan şu anda böyle bekliyor. Cezaevi gözlem kurulları büyük bir keyfilik içinde -bunu bütçe görüşmelerinde de söyledim- tamamen müdürler ve gözlem kurulunun kendi keyfine kalmış, çok ihlal dolu kararlar veriyorlar.

 

Hâkim güvencesi, coğrafi güvence meselesi yıllardır gündem ediliyor ama yargı reformuna hâlen giremedi.

 

Covid’den dolayı ölen çok mahpus var. Haziran ayından beri bir açıklama yapmıyorsunuz. Açıklamaları çoğunlukla ben yapıyorum kamuoyuna

Cezaevinde çok ölümler oldu. Mustafa Kabakçıoğlu Gümüşhane Cezaevinde, 29 Ağustos’ta skandal bir şekilde vefat etti, müfettiş görevlendirdiniz hâlen müfettiş raporu yok. Bütçe görüşmelerinde de size sormuştum. “Çıkacak.” demiştiniz, hâlen yok. Yine, birçok böyle ihlal dolu ölümler var. Covid’den dolayı ölen çok mahpus var. Haziran ayından beri bir açıklama yapmıyorsunuz. Açıklamaları çoğunlukla ben yapıyorum kamuoyuna ve Adalet Bakanlığı yine sessiz kalıyor. Niye bir açıklama yapmıyorsunuz? Bunu anlayamıyorum ben.

Hasta mahpuslar konusunda biz en azından bu dönemde suç grubuna göre ayırt edilmeksizin bir yıl infaz erteleme olması gerektiğini söylüyoruz.

Bakın, Hüseyin Özen, Bursa Cezaevinde Covid’den vefat etti. Çok büyük ihlaller var. Ahmet Kaplan İskenderun T Tipi Cezaevinde kanser hastalığı ve çok gecikmiş bir şekilde, hastane süreçleri ve infaz ertelemenin gecikmesi sonrasında cezaevinde vefat etti, kanser hastasıydı. Cengiz Karakurt Siirt E Tipi Cezaevinde; hepsinde ihlal dolu ölümler var. Ümit Gökhasan Afyon Cezaevindeydi ve çok gecikmiş teşhisler sonrasında hayatını kaybetti. Abdulalim Kaya Bursa H Tipi Cezaevinde, 85 yaşında, altına kaçıran bir mahpus ve hâlen içeride tutuluyor. Hasta mahpuslar konusunda biz en azından bu dönemde suç grubuna göre ayırt edilmeksizin bir yıl infaz erteleme olması gerektiğini söylüyoruz. Bu konuda bir yasa teklifi de hazırladım, size de takdim ederim. Ama şu anda zaten felaket durumda cezaevleri; hastalık, Covid her yerde var ve şu anda bu mahpusları içeride tutmak doğru değil.

 

0-6 yaş arası çocukların sayıları açıklanmıyor.

0-6 yaş arası çocukların sayıları açıklanmıyor. Kasım 2019’dan beri, on dört aydır niye bu çocukların sayıları açıklanmıyor? Onu anlamak mümkün değil.

 

Hülya Bayden Bakırköy Cezaevinde, on aydır 3 yaşındaki kızına sarılamamış.

Bakın, çok büyük ihlaller var inanın ki, anneler çok büyük sıkıntılar yaşıyor. Hülya Bayden Bakırköy Cezaevinde, on aydır 3 yaşındaki kızına sarılamamış. Covidden dolayı çocuk içeri alınamıyor, çocuk dışarıda, anne büyük bir stres yaşıyor. Böyle yüzlerce kadın var, çocukları içeri alınmıyor. Arzu Alkış Manisa Cezaevinde, aylardır çocuğunu içeri alamamış, büyük bir sıkıntı yaşanıyor.

 

Aysbergin görünmeyen kısmı, anne baba mahpus olduğu için evlerinde anneanne, babaanne yanında perişan durumda olan binlerce çocuk var.

Yine, bakın, anne baba mahpusluklar var. Bu konuda çok büyük sıkıntılar yaşanıyor gerçekten. Ben size bir fotoğraf göstereceğim Sayın Bakanım. Bakın, şu fotoğraf, anne baba mahpusluklarla ilgili çok ciddi aile dramlarının olduğunu gösteriyor. Boynu bükük binlerce çocuk var Türkiye'de şu anda. Cezaevlerinde 800’den aşağı değil çocuk sayısı. Ama asıl aysbergin görünmeyen kısmı, anne baba mahpus olduğu için evlerinde anneanne, babaanne yanında perişan durumda olan binlerce çocuk var. Bakın, bu çocukların boynu bükük, sersefil durumdalar. Bu çocuklar -suçlu veya suçsuz, neyse bilemem- bir şekilde hapishaneye girmiş insanların çocukları ama suçlu değil ve bu çocuklar çok büyük dramlar yaşıyor, bunu bilmemiz lazım.

 

Son yargı reformunda mahpusun hasta eşi veya çocuğuyla ilgili bir yıl infaz erteleme maddesi vardı. Bu sadece adli mahpuslarda vardı, siyasi mahpuslarda bu geçerli olmadı.

Bakın, yasa teklifi olarak son yargı reformunda mahpusun hasta eşi veya çocuğuyla ilgili bir yıl infaz erteleme maddesi vardı. Bu sadece adli mahpuslarda vardı, siyasi mahpuslarda bu geçerli olmadı. Yani siyasi mahpus olunca bir cezalandırma mı oluyor? Adli mahpus olunca mahpusun hasta eşi veya çocuğu olduğu zaman bir yıl infaz erteleme alabiliyor, siyaside alamıyor ve böyle binlerce sıkıntı oldu.

 

Sayın Bakanım, biz cezaevinde düzelme olmayacaksa o zaman niye gidiyoruz onlarca cezaevine, raporlar düzenliyoruz? Bunu sormak isterim size.

Kırıkkale F Tipi Cezaevinden bir örnek vereyim: Biz Kırıkkale F Tipi Cezaevine gitmiştik, orada bir rapor düzenledik. Çok basit gerekçelerle insanların, mesela, bıyık makası, cımbız alması engelleniyormuş. “Allah Allah, niye böyle?” dedik ve biz raporlarımıza geçirdik bunu. Veyahut da Diyarbakır’a gittik, Kadın Cezaevinde banyodan çıkan kadınları görecek şekilde kameralar dizayn edilmişti. Bunu da biz cezaevi raporumuza ekledik Komisyon olarak. Ama ben sonrasını takip ettim -işte, asıl sıkıntı burada- ne Kırıkkale F Tipi Cezaevinde bıyık makası, cımbız, ıvır zıvır gibi şeylerin içeri alınmasının engellenmesi durmuş ne de Diyarbakır Kadın Cezaevinde kadınların banyolarının önünü gören kameralar engellenmiş; olacak iş değil. Ya, Sayın Bakanım, biz o zaman niye gidiyoruz onlarca cezaevine, raporlar düzenliyoruz? Bunu sormak isterim size.

 

Cezaevlerini bu tür ihlaller için arıyoruz, müdürler telefonlara çıkmıyor; çok açık ihlaller var, müdür telefondan kaçıyor. Ya, bir milletvekilinin telefonundan nasıl kaçar!

Bir de bakın, bunu ben Yılmaz Bey’e de defalarca söyledim: Cezaevlerini bu tür ihlaller için arıyoruz, müdürler telefonlara çıkmıyor; çok açık ihlaller var, müdür telefondan kaçıyor. Ya, bir milletvekilinin telefonundan nasıl kaçar bir müdür, Allah aşkına? Ben bunu sormak isterim. Tamamen keyfiyet arz ediyor. Defalarca yalan atıyorlar, bunu çok iyi de biliyoruz; yalan atıp telefondan kaçıyorlar.

 

Mahpus: “Koğuşta 25 tane fare öldürdük.” diyor.

Balıkesir Kepsut Cezaevinden size örnek vereyim. Balıkesir Kepsut Cezaevinde koğuştan bana mektup yazan birisi -bakın, bir sürü mektup geliyor- “Koğuşta 25 tane fare öldürdük.” diyor. Şakran Cezaevinde de yine aynı şekilde. Kepsut Cezaevinde fare kaynıyor yani resmen.

 

Mahmut Konuk, Adana Cezaevinde; Sincan Cezaevinden Adana Cezaevine nakledilen KHK’li bir mahpus ve defalarca darp edilmiş, ihlaller görmüş.

Mahmut Konuk, Adana Cezaevinde; Sincan Cezaevinden Adana Cezaevine nakledilen KHK’li bir mahpus ve defalarca darp edilmiş, ihlaller görmüş. Bununla ilgili biz soru önergeleri veriyoruz, bakın, bu konularda hiçbir gelişme olmuyor.

 

Adalet Bakanlığına 1.867 soru önergesi verdim, İnsan Hakları Komisyonuna 3 bine yakın dilekçe verdim ve ne ilginçtir ki bir tane bile ihlal kararı çıkmadı.

Sayın Bakan, ben size, Adalet Bakanlığına en çok soru önergesi veren Milletvekiliyim; 1.867 soru önergesi verdim, İnsan Hakları Komisyonuna 3 bine yakın dilekçe verdim ve ne ilginçtir ki bir tane bile ihlal kararı çıkmadı. “Şurada hata yapmışız.” şeklinde bir karar çıkmadı. Bu nasıl bir şey anlayamıyorum. Bu kadar mı bize gelen ihlaller karşısında bir hatasızlık durumu var. ben şahsen burada çok büyük idari sıkıntılar olduğunu düşünüyorum.

 

Cezaevinden hastaneye gidecek mahpuslara çıplak arama yapılıyor

Mesela, çıplak arama yapılıyor, cezaevinden hastaneye gidecek, çıplak arama yapılıyor, Covid hastası Aslı Gençay mesela. Yine Lütfi Koç, Menemen Cezaevinde aylardır çok hasta olan bir kişi ve hastalığıyla ilgili bir gelişme olmuyor. Lemar Osman, Antalya Cezaevindeki iki aylık döneminde üç kez dilekçe verdi ve bu konuda bir gelişme olmadı. Konuşmalarımı toparlarken tekliflerimi söyleyeyim ben özetle.

 

Binlerce çocuk evlerinde perişan durumda. En azından bir ceza ertelemesi olabilir, anne çıkar baba girer gibi bir şey olması gerekir çünkü neslimizi mahvedecek bir olay yaşanıyor

Sayın Bakanım, anne-baba mahpusluklarla ilgili yasal bir düzenleme yapılabilir. Binlerce çocuk evlerinde perişan durumda. En azından bir ceza ertelemesi olabilir, anne çıkar baba girer gibi bir şey olması gerekir çünkü neslimizi mahvedecek bir olay yaşanıyor şu anda. Şu an insanlar görmüyor ama çok büyük bir sorun yaşanıyor. Böyle bir şeyi ben teklif ediyorum, olması gerekir. İkincisi, on sekiz aylığa kadar mahkûmiyetlerde bebekler cezaevine girmiyor, evet ama tutuklamalarda girebiliyor. Hâkimin insafına kalmış durumda. Şimdi, bunun ilerletilmesi gerekiyor, en azından şöyle bir yasa teklifim var: On sekiz-yetmiş iki ay arasındaki çocuklar için apart tarzında yapılacak ceza infaz kurumlarında infaz yapılabilir, bu denenebilir. Bu teklifi ben size de takdim edeceğim. Bunların çok önemli olduğunu düşünüyorum.

 

Linç suçlarıyla ilgili ceza verilmesi lazım.

Linç suçlarıyla ilgili on yıldan az olmamak üzere ceza verilmesi lazım. Türk Ceza Kanunu’nda şu anda bu konuda bir ceza yok açıkçası.

 

Fatma Cömert gibi engelli mahpuslar çok miktarda var, çok çok zor durumdalar, engelliler gününde de bunu hatırlatmayı önemli bir vazife biliyoruz.

Bugün engelliler günü. Bakın, Fatma Cömert, yüzde 92 bedensel engelli, Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesi hakkında altı yıl üç ay ceza verdi. Evden dışarı çıkamayan, yardım olmadan kendi ihtiyacını karşılayamayan 20 yaşında bir genç kız bu. Hatta öncesinde hâkim diyor ki: “Sen duruşmalara gelme, çok kötü durumdasın.” Sonra ne oluyor, unutuyor mu ne bilemiyorum ama altı yıl üç ay ceza alıyor. Yüzde 92 engelli bir genç kız bu. Şimdi, engelli mahpuslar çok miktarda var, çok çok zor durumdalar, engelliler gününde de bunu hatırlatmayı önemli bir vazife biliyoruz.