İktidarın baskısının artması sıkıştığının göstergesi. Ülkeyi yönetememenin sonucu olarak getirdiği kanun değişiklikleri ile hem ekonomi gündemini değiştirmeye çalışıyor hem de ben hala buradayım mesajı veriyor!

Malum iktidar sıkışmış durumda ve ne yapacağını bilemez bir halde. Habire birtakım yasalar çıkararak, düşüşünü engellemeye çalışıyor. Güvenlik soruşturması yasası, barolar ile ilgili yasa yine bekçiler yasası ve sosyal medya yasaları. Kimisini görüştük, kimisini komisyonlar da görüştük. Kimisini genel kurulda görüştük. Kimisini görüşeceğiz ama bütün bunların hepsinin anlamı şu: İktidar ne yapacağını bilemez bir halde. Hukuktan uzaklaştıkça bir polis devleti olma hevesi içinde ve bunun için her şeyi daha fazla denetim altına almaya çalışıyor. Her tarafa baskılar getirmeye çalışıyor. Kendisine göre düzenlemeler getirmeye çalışıyor ama bunlar hep baskıcı faşizan anlayışlar oluyor maalesef. Evet geçtiğimiz haftalarda bekçi yasası konusunda biz önemli bir direniş sergilemiştik ancak bu yasayı geçirmişlerdi. Arşiv ve güvenlik soruşturması yasası komisyonda kabul edildi. Genel kurulda önümüzdeki günlerde görüşülmesi bekleniyor ama genel kurulda 20 Temmuz’da kapatılacak bugün aldığımız habere göre böyle bir durum var acaba yetişir mi? Biz tabi ki yetişmesin isteriz güvenlik soruşturması yasasının genel kurul görüşmeleri. iktidarın bu dönem içinde planladığı bir olay ama umarız ki en azından daha gecikmeli bir şekilde gelir.

Çoklu barolar oluşturarak kendisine yandaş barolar oluşturmaya çalışan bir anlayış var!

Yine baro yasa görüşmeleri komisyonda kabul edildi ve genel kurulda bugün görüşülmeye başlanacak. Baro yasası tamamen iktidarın kendisine her zaman hukuksuz uygulamaları dolayısıyla karşı çıktığı baroları ekarte etme, diskalifiye etme girişimlerinden birisi maalesef. Çoklu barolar oluşturarak kendisine yandaş barolar oluşturmaya çalışan bir anlayış var ve bunun çok üye sayısı olan büyükşehirlerde yapıyor, iktidar bu uygulamaya neden şimdi başladı? Bu kadar ülkede yağma sorunu varken neden başvurdu? Bunun nedeni: Kendisine muhalefet eden güçleri etkisizleştirme isteği, biz baro komisyon görüşmelerinde vardık, her gün oradaydık. Kocaeli Milletvekili olarak, bir Türkiye milletvekili olarak her gün orada halkımızı temsil etmeye çalıştık.

Ak Partili hukukçuların da içine sinmiyor ama emir Saray’dan gelince elden bir şey gelmiyor!

Maalesef millet meclisinde hazırlanmış yasalar olmuyor. Saray’da hazırlanıp daha sonra Saray’da ki AK Partili yetkililere sunulan ve bunu el kaldırıp indirme şeklinde onaylayarak geçireceksiniz denilen yasalar oluyor. Hiç kimsenin de içine sindiğine inanmıyorum. Ak Partili hukukçuların da içine sindiğine inanmıyorum ama onlar komisyona geldiler ve el kaldırıp indirerek bu yasa maddelerini kabul ettirdiler.

Baro yasası görüşmelerinde hukuksuzlukları ve bu hukuksuzlukların son kurbanı Prof. Haluk Savaş’ı anlattım!

Biz ne yaptık? 3 konuşma yaptım komisyonda ve baro yasa teklifi görüşülürken aslında yargının çok önemli sorunları ile uğraşılması gerektiğini söyledim. Yargı ile ilgili birçok örnek verdim. Sizin sesiniz olmaya çalıştım ve bunu iletişim kanalları ile de size duyurmaya çalıştık. Youtube, Scope, Twitter gibi kanallarla bunu size duyurmaya çalıştık. Etkili ve önemli konuşmalar yaptığıma inanıyorum, oldukça da yüksek sayıda izlendi. Bir taraftan mağdur insanların cezaevlerindeki hallerini, yargıdaki hallerini anlattım. Öbür taraftan Haluk Savaş’a yönelik zulümleri anlattım, milyonlarca kişiyi kendisiyle Haluk Savaş’ı anlattım ve aslında onun hikayesi milyonlarca kişinin hikayesiydi işin doğrusu, Türkiye’de görülmek istenmeyen büyük bir zulmün, büyük bir soykırımın kral çıplak dediğimiz suretiyle gösterilmesini sağlamaya çalıştık. İnsanlarımız çok mağdur durumda ve tüm bu mağduriyetleri, kim olursa olsun her kesimden insanın mağduriyetini orada gündem etmeye çalıştık. Kimi gün kadına yönelik şiddet ile ilgili yargı kararlarındaki inanılmaz garabetleri anlattık, kimi gün çocuğu engelli bir anneye uygulanan inanılmaz yargı acımasızlıklarını anlattık, kimi zaman Ak Parti’nin dini nasıl istismar aracı olarak kullandığını anlattık ve Ak Partili vekiller bu sözlerimize tek bir cevap bile veremedi değerli arkadaşlar. Biz sonuna kadar konuşmaya da devam edeceğiz.

İktidar bataklıkta batıyor batmamak için çırpınıyor çırpındıkça daha çok batıyor!

Değerli arkadaşlar bu çırpınışı bataklıkta çırpınan bir insana benziyor. Battıkça çırpınıyor, çırpındıkça batıyor ve onun derinlere doğru inişini kimse engelleyemiyor. Kendisi de engelleyemiyor. Türkiye’ye büyük bir zarar veriyor, bu bizim kabul edebileceğimiz bir durum değil.

Büyükada Davasında İnsan Hakları Aktivistlerine ceza verebilmek için İngiliz ve Alman istihbaratı, PKK, FETÖ, DHKP-C saçma sapan her iddiayı kattılar karıştırdılar!

İnanılmaz yargı kararları ile dolu bir hafta yaşadık yine. Neydi? Uzun yıllardır bildiğimiz bir garabet dava, Büyükada Davası düşünün bir insan hakları toplantısında oturuyoruz, otelde kapınız bile açık, havuzlu bir otel gayet rahatsınız aniden kapıdan içeri polisler geliyor, herkes ayağa kalsın eller yukarı gibi sözler neye uğradığınızı şaşırıyorsunuz ve gözaltına alınıp tutuklanıyorsunuz. Gazetelerde inanılmaz kurgu haberler, anaakım medyada iktidarın yönetimindeki medyada, bakıyorsunuz işte İngiliz İstihbaratının toplantısı diyor birisi, bir başka gazete hayır Alman İstihbaratı diyor, öbürü hayır bu burada PKK, FETÖ, ve DHKP-C toplantısı yapılıyormuş diyor, her türlü saçma sapan iddia ortaya atılıyor, mahkeme başlıyor bu tür iddialar ile yargılanıyor. Casusluk, işte PKK, FETÖ, DHKP-C üyeliği gibi saçma sapan bir şekilde dava yürüyor. Bu insanlar hem casusluk yaptığı hem de işte bir örgüte üye olduğu yönünde yargılanan var, inanılmaz iddialarla yargılanıyorlar ve sonunda FETÖ üyeliği gerekçe gösterilerek insanlara ceza veriliyor. Bunlar kabul edilecek şeyler değil, hiçbir vicdanın kabul edeceği şeyler değil. Somut olmayan, çürük delillerle alınmış bir karar bu arkadaşlarımızı biz yıllardır tanıyoruz, insan hakları alanında hep birlikte çalıştığımız arkadaşlarımız ve şuanda bir kumpasın mağduru, kurbanı oldular ve çok kişi onların mağduriyetini de görmek istemiyor ama büyük bir mağduriyet yaşıyorlar bu karar kabul edilecek bir karar değil umarım istinaf ve Yargıtay’dan döner, Büyükada davasının sanıkları insan hakları savunucularıdır bunu böyle bir takım siyasi kaygılarla farklı örgüt üyeliği gibi lanse etmeye çalışmak çocukça bir davranıştır.

Van’da yine masum göçmenlerin ölümüne şahit olduk. Ölü sayısı daha da artabilir. Dünya’da adil ve eşit politikaların uygulanması ve göçmen trajedisinin son bulması gerekiyor!

Değerli arkadaşlar biz bu baro yasası büyük ada davası ile görüşürken, uğraşırken maalesef ülkenin doğusundan bir haber geldi Van Gölü’nde bir mülteci teknesi batmıştı ve sayısı bile belli değil şu anda, bir sürü insan ölmüştü,7-8 ölü olduğu söyleniyor ama gölün dibine batan ve çıkarılamayan insanlar olma hasebiyle ölü sayısının çok daha fazla olduğundan korkuluyor. Maalesef büyük ülkelerin küçük ülkeleri sömürmesi bitmedikçe ve oralara demokrasi gelmedikçe bu göçmen trajedileri bitmeyecek çünkü 3. Dünya ülkelerinden batıya doğru bir adım var ve maalesef bu 3. Dünya ülkelerinde fakirlik, demokrasi yokluğu, hukukun üstünlüğünün tamamen ortadan kalkması gibi nedenlerle halk çok büyük bir tedirginlik yaşıyor ve ne yapacağını bilemez bir halde bundan dolayı batıya kaçmaya çalışıyorlar ve bu arada da maalesef işte ya denizlerde ölüyorlar ya dağlarda donarak ölüyorlar çok büyük insani trajediler yaşanıyor. Suyun kıyısına vuran cesetler, bebek cesetleri, kadın cesetleri, masum, mağdur insanların cesetleri gerçekten çok üzücü tablolar oluşturuyor biz bu konuda hem Türkiye’de hem Dünya’da adil ve eşit politikaların uygulanması ve göçmen trajedisinin bitmesi gerektiğini söylüyoruz.

Fatma Eraslan 13 yaşında öldürüldü onu öldürenler ceza almasın diye çocuk demeden terörist dendi! Ne yazık ki bu Kürt Coğrafyasında çocukların kaderi oluyor! Kabul edemeyiz!

Fatma Elarslan Şırnak İdil’de öldürülen bir çocuk, öldürüldüğünde 13 yaşında bir çocuktu. İdil’de ki olaylar sırasında ailesi onu bulamıyor arıyor en sonunda morgda cesedini buluyor ve bu çocuk kim tarafından öldürüldüğü bilinmeden hemen örgüt üyeliği suçuyla suçlanıyor ve neden öldüğü ile ilgili tespit edilemeyen bu çocuk örgüt üyesi olarak lanse ediliyor ve bu ölüm kapatılıyor. Kabul edilecek bir durum değil bu. Uğur Kaymaz biliyorsunuz 13 yaşında babasının yanında onlarca mermi ile vurulup paramparça edilen bir çocuktu, yine Fatma Elarslan’da maalesef böyle bir kaderin kurbanı oldu. Kürt coğrafyasında maalesef çocuklar bu acı kaderi hep yaşıyorlar, yaşamaya devam ediyorlar ve inanılmaz bir şekilde bunlar toplumun önemli bir kesimi tarafından görmezden geliniyor ve kabul edilecek bir şey değil. Bu çocuk masum bir çocuk besbelli ki olaylar esnasında ortada kalmış, hani boyundan büyük silahlar kullandığı iddia ediliyor bir kız çocuğu, küçücük bir çocuk ve maalesef bu çocuk kim vurduya gitmiş ve kimin vurduğu tespit edilmedikten sonra da terör örgütü üyesi lanse edilmiş durumda, kabul edilecek bir davranış değil bu tabi.

Mardin Kızıltepe, Derik’te DEDAŞ 21.yy da elektrikleri kesiyor bütün canlılar perişan durumda! Enerji Bakanlığı’nı da bu konuyu çözmeye davet ediyoruz!

Değerli arkadaşlar yine geçen gün basın toplantımda da gündem etmiştim; Mardin’de önemli sıkıntılar yaşanıyor. Mardin Kızıltepe, Derik’te önemli elektrik kesilmeleri, DEDAŞ tarafından ve bunun sonucunda su kesilmeleri oluyor, bu da vatandaşların büyük mağduriyetlerine neden oluyor. Bunu sürekli gündeme getirme durumundayız çünkü vatandaşlar çok büyük mağduriyet yaşıyor bize videolarını gönderiyorlar, haberlerini gönderiyorlar, çürümüş, yanmış bitkileri gösteriyorlar, sebzeleri gösteriyorlar, susuzluktan çatlamış hayvanları gönderiyorlar bu 21.Y.Y.’da kabul edilecek bir hadise değil zaten çok sıcak bir de bu tür sorunların yaşanması kabul edilecek bir durum değil, Enerji Bakanlığı’nı da bu konuyu çözmeye davet ediyoruz, bir çözümsüzlük içinde DEDAŞ konusu Enerji Bakanlığı’nın bu konuyu bir an evvel çözmesi gerekiyor biz de buradan kendilerine çağrı yapıyoruz.

Sayın Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak bizim kendisine sorduğumuz çok çok önemli sorulara cevap verme yerine link göndermiş! Maalesef iktidarın soykırım uygulamalarına imza attığını söyleyen bir cevap bu!

Değerli arkadaşlar bugün biz önemli bir cevap aldık: Sayın Berat Albayrak Maliye Bakanı. Sayın Albayrak bizim kendisine sorduğumuz çok çok önemli sorulara maalesef doğru dürüst bir cevap verme yerine link göndererek cevap vermiş. Gayet ciddiyetsiz bir cevap bu. Üstten bakan bir tavırlı bir cevap bunlar kabul edilecek şeyler değil çünkü biz kendilerine çok önemli bir soykırım muamelesi olan hallerle ilgili sorular sormuştuk. Ne sormuştuk? Bakın KHK’lıların bankalar ile ilgili mağduriyetlerini sormuştuk, çeşitli bankalarda hesap açmaları, Vakıfbank’da yaşandı, yasaklı bir takım şahısların olması, Mesela Murat Turan isimli bir kişinin Vakıflar Bankası’nın yasaklı kişilerde yer altında olduğunu ve kredi kartı verilmediği konusunu sormuştuk; başka bazı bankaların Garanti Bankası’nın ve diğer bazı bankaların KHK’lılara hesap açmamasını sormuştuk, paralarını bloke etmesini sormuştuk, Doğa Sigorta’nın KHK’lıların borcunun ödenmesi noktasında yaptığı muameleyi sormuştuk, bir çok bankada işte hesap açmamak, kredi kartı vermeme, kredi vermeme önündeki muameleleri sormuştuk belli ki bankalar bir yerlerden emir almışlar ve gayet rahat bir şekilde bazıları vatandaşlara ki bunlar hep KHK’lı vatandaşlar, böyle 3. Sınıf vatandaş muamelesi yapıyor yani tamamen soykırım belgesi verecek bir şekilde tüm vatandaşların alabildiği bir hizmeti bazı vatandaşlara vermeme yönünde bir şey sergiliyordu ve Berat Albayrak bunda bize cevap verdi ve dedi ki: “Mevzuata uygun bir şekilde yapılmaktadır.” Diye bir cevap verdi. Yani bu konuda işte yaptığımız doğrudur, falanca konuya mevzuat.gov.tr’de mevzuat hükümleri uyarınca işlem tesis edilmektedir diye bir cevap verdi. Biz bu mevzuatın Anayasa’ya aykırı olduğunu söylüyoruz, hukuka aykırı olduğunu söylüyoruz ama bu cevabın önemi nedir? Bu yapılan soykırım uygulamasının Bakan tarafından kabul etmesidir ve bu çok önemlidir. Biz bunu çok önemsiyoruz, bakın ben KHK’lılara da şunu söylüyorum, bir bankaya gidip oraya mağdur edildiğinizde bize başvuruyorsunuz ama biz bunları araştırıp, işin peşine düşüp, cevapları aldığımız zaman çok ilgilenmeyebiliyorsunuz. Bu neden böyle oluyor? Bu kabul edilecek bir durum değil. Ben bankayla işimi halledeyim ondan sonra bu konuyu unutayım diyemezsiniz. Yani veyahut da yurtdışından birisi bana para göndermiş ben KHK’lı olduğum için bu parayı çekemiyorum peki başka birisinin adına yollasın da bu sorun böyle hallolsun bende bu konuyu kapatayım diyemezsiniz bu kabul edilecek bir davranış değildir biz bunları hep Bakan’a sorduk ve bu soykırım uygulamalarını anlattılar bize ve bizde sizlere bunları yansıtıyoruz, kabul edilecek davranışlar olmadığını söylüyoruz çok önemli bir bilgi söylüyorum. 21. Y.Y.’da maalesef iktidarın soykırım uygulamalarına imza attığını söyleyen bir cevap bu ister ben mağdur olduğum zaman gelin yardımıma koşun demeyin arkadaşlar hepimizin mağduriyetini hepimiz birlikte değerlendirelim ve böyle bir koşturma içinde olalım. Yani sizin başınıza gelmese de bir bankada bir kişinin mağdur olması kabul edilecek bir davranış değil siz bu konuyu atlatsanız da kesinlikle unutmamalısınız ve bu uygulamaları tarihe kaydetmelisiniz ve mahkûm etmelisiniz.

337 gün oldu Yusuf Bilge Tunç hala kayıp. İnanılmaz bir şey. Yusuf Bilge Tunç nerede diyoruz? İnanılmaz bir pişkinlik ile Yusuf Bilge Tunç nerede sorularımız İçişleri Bakanlığı cevaplanmıyor.

Değerli arkadaşlar bugün de yine kayıplar konusunu anlatacağım size; 336 gün oldu Yusuf Bilge Tunç kayıp. İnanılmaz bir şey. 1 yılı doldurmak üzere 11 ayı doldurdu, Yusuf Bilge Tunç nerede diyoruz? İnanılmaz bir pişkinlik ile Yusuf Bilge Tunç nerede sorularımız cevaplanmıyor. Bu kişi öldü mü? Kaldı mı? Nerede bu kişi? Önceden kaçırılıp ortaya çıkan insanlardan sonra Yusuf Bilge Tunç niye ortaya çıkmıyor? Sorusunu tekrar soruyorum. Burada bir hukuk devleti varsa, burada bir devlet varsa, burada bir İçişleri Bakanlığı varsa Yusuf Bilge Tunç’un ortaya çıkması lazım. Böyle inanılmaz hadiseler olamaz. Toplumun çoğu bunu görmüyor da olabilir ama bizim için çok önemli bir konu çünkü bir insan 11 ay boyunca ortadan kaldırılmışsa, muhtemelen işkenceler ediliyorsa ve bir gün ortaya çıkacaksa bu bizim için çok çok önemli bir konudur. Ben bu konuda hem topluma hem siyasi partilere herkese de sitem ediyorum çünkü bu kadar önemsediğimiz bir konunun ben şahsen hem toplum hem de siyaset tarafından gerektiği kadar önemsenmediğini görüyorum ve sitem de ediyorum. Bu olacak bir şey değil. Defalarca mecliste anlatıyorum, komisyonlarda anlatıyorum bir insanın hayatı kadar değerli bir şey olabilir mi? Ama bakıyorsunuz herkes her şeyi biliyor ama görmezden duymazdan geliyor.

Gülistan Doku nerede?

Gülistan Doku. Munzur Üniversitesi öğrencisi ve Gülistan Doku halen bulunabilmiş değil. İşin doğrusu hala bulunabilmiş değil, aramalar durduruldu ama Gülistan Doku yok biz bir an evvel Gülistan Dokunun bulunması gerektiğini söylüyoruz bir devlet bir vatandaşının cenazesini bulmalı mutlak surette bir yerlerde belli ki ölmüş ama cenazesi yok ortada.

Mehmet Bal nerede?

Mehmet Bal Batman’lı bir kişi İstanbul’da kaçırıldı halen ortada yok.

Hürmüz Diril nerede?

Hürmüz Diril eşinin cesedi bulundu, Şimuni Diril’in ama Hürmüz Diril yok. Karı koca bu insanlar kayboldu, yakınları perişan, her yerde aranıyorlar, biz bunu uzun süredir takip ediyoruz ama Hürmüz Diril maalesef ortada yok değerli arkadaşlar kabul edilecek bir durum değil bu.

OHAL Komisyonu hak dağıtma komisyonu değil sadece bir oyalama komisyonudur!

Biz OHAL Komisyonu’nun kararlarını da geçtiğimiz basın toplantısında eleştirdik bizim için çok önemli bir konu. Büyük mağduriyetler yaşanıyor, insanlar boş yere bekletiliyor haklarında soruşturma açılan insanlarımız var ve bu soruşturma bir kovuşturmaya dönmüyor bekledikçe bekletiliyor, ne olduğu belli olmayan süreçler yaşanıyor, zaten mahkemelerde adil olmayan zalimce kararlar yoğun bir şekilde veriliyor insanlar bir tarafta bekletiliyor, beraat aldığı halde bekletilenler, takipsizlik aldığı halde bekletilenler büyük bir kaos yaşıyor KHK’lılar.

KHKlı öğretmenler için bir kampanya yapacağız!

Neler yaşadıklarını çok iyi biliyoruz, çok büyük mağduriyetler yaşıyorlar, madden manen çok büyük sıkıntılar yaşıyorlar, her zaman buna değiniyoruz yine 55.000 civarında KHK’lı ve özel okulda öğretmenlik yaptığı için öğretmenlik hakkı elinden alınan öğretmenler var biz bu konuda yakın zamanda bir kampanya da başlatacağız inşallah. Bu olacak bir durum değil,KHK’lı bir doktor özel hastanede çalışabiliyor ama KHK’lı öğretmenler özellerde çalışamıyor ve bu insanlar aç susuz çok zor durumda fabrikalarda, inşaatlarda veyahut da bazı dükkanlarda tezgahtarlık yaparak geçinmeye çalışıyorlar. Bunlar kabul edilecek şeyler değil bunlar Türkiye’nin kaybı,Türkiye’nin birikiminin mahvolması anlamına geliyor.

OHAL’in Toplumsal Maliyetleri 3. Yıl Raporumuzu 13 Temmuz Pazartesi Kadıköy Evlendirme Dairesi A Salonunda açıklıyoruz!

Değerli izleyenler programı burada bitiriyoruz ama bir duyurum var. 7-8 aydır üzerinde çalıştığımız OHAL’in Toplumsal Maliyetleri 3. Yıl Raporu’muz. Pazartesi günü Saat 11:00’da Kadıköy Evlendirme Dairesi, A Salonu saat 11.00’de 13 Temmuz Pazartesi günü yapılacak. Tüm İstanbulluları davet ediyoruz.  Çok önemli bir rapor açıklayacağız. Doç. Dr. Bayram Erzurumluoğlu hocamız çok değerli bir sosyolog. Çok değerli bir araştırma yaptı, biz başlamasına vesile olduk ve kendisi bu raporu değerlendirme anlamında çok çok nitelikli bir rapor çalışması ortaya koydu çok önemli sonuçlar ortaya çıktı, işte tüm bunları konuşacağız. Pazartesi günü saat 11.00’de Kadıköy Evlendirme Dairesi’nde buluşacağız inşallah. Biz de kendi sosyal medya hesaplarımızdan o günü naklen yayınlayacağız ve diğer yollarla da kamuoyuna duyuracağız. Şu anda da ana akım medyaya da duyurmuş olalım. Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Haftaya Salı günü ÖFG TV’de beraber olacağız ama öncesinde Pazartesi günü yine birlikteliğimiz olacak hepinize hayırlı günler diliyorum.