İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda gündeme dair önemli açıklamalarda bulunuyor.

Gündem konuşmasına şehit askerlerimize baş sağlığı mesajıyla başlayan Akşener, daha sonra Taksim Meydanı'nda açılan camide yaşananlara değindi.

Meral Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle:

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuşuyor.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Maalesef Türkiye cami açılışında bile milleti bölmeyi başaran bir zihniyetle yönetiliyor. Bu kirli zihniyet ne zaman sıkışsa milletimizi bölmeye çalışıyor. Toplumsal ayrışmadan gerilimden besleniyorlar. Bunun son örneğini Taksim Camii açılışında yaşadık. "

"Bu çirkin anlayışın milletimize verecek bir şeyi olamaz. Buradan zerre utanmadan Allah'ın huzurunda nefret kusanlara camiye gıybet sokanlara gündem değiştirmek için ecdadına lanet okuyacak kadar  küçülenlere inat istiklal ordularının baş kumandanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü bir kez daha rahmetle anıyorum."

Akşener'den TÜİK

"Bir insanın şahsi menfaatleri Allah korkusunun önüne geçerse o insan her şeyi yapar. Şahsi menfaatleri için gıybetten, kul hakkı yemekten çekinmeyenler günahta da sınır tanımazlar. İhtiyaç olur iftira ederler, ihtiyaç olur yalan söylerler. nitekim temel görevi iktidarın yalanlarına gerçeklik uydurmak olan TÜİK hafta başında aziz milletimize büyük bir müjde verdi. Gözümüz aydın büyümüşüz. Açıklamayı yapan TÜİK olduğu için biz de doğal olarak bu büyümeyi bir inceleyelim dedik. Beş çeyrek negatiften sonra net ihracat da az da olsa pozitif katkı yapmış. Elbette bunları sevindirici buluyoruz ama bazı şeyleri sorgulamak zorundayız.

Milletimiz bu büyümeyi hissedebilmiş mi? Hayır. Mesela son bir yılda işsiz sayımız neden 2.5 milyon kişi artarak 10 milyona ulaşmış? Cevap yok. Bizden çok daha düşük oranda büyüdükleri halde birçok ülke pandeminin olumsuzluklarını bizden çok daha hafif yapıyor. Çünkü o ülkelerde ülkeler çok ciddi hibe desteği verdiler. Bizde ise iktidar sırf büyüyeceğiz diye hem ayrım tedbirlerle insanlarımızın sağlığını tehlikeye attı hem de direkt yardım yapmayarak insanlarımızı geçim sıkıntısıyla baş başa bıraktı. Bu çarpık anlayışının etkilerini büyüme rakamlarını incelediğimizde görebiliyoruz. Milli gelirimizi gelir yöntemiyle incelediğimizde ücret ödemelerinin GSYH içindeki payının 2014 yılının ilk çeyreğinden bu yana en düşük seviyeye geldiğini görüyoruz. Bir başka deyişle ücretli çalışanlar pastadan son 7 yılın en küçük payını almışlar. Ayrıca  bu büyümenin krediyle finanse edildiğini de atlamamak gerekiyor. "

"Sayın Erdoğan iş yapıyor gibi görünmek için şekilden şekilde girmek için artık vazgeç"

"Geçtiğimiz pazartesi günü Erdoğan pandemi tedbirlerindeki yeni dönem için kürsüdeydi. Milletçe cevabını beklediğimiz bir çok soru vardı. Net bir aşı takvimi oluşturulmuş mu? Oluşturulmamış. Turizm hareketliliği ve konaklamalar ilgili ne gibi kısıtlamalar var belli değil. Yurt dışına çıkışlardan 65 yaş üstü vatandaşlarımızın durumundan, telafi eğitiminden bahsedildi mi? Hayır. Her zamanki gibi bolca hamaset birkaç tane de yarım yamalak tedbir var. Ben merak ediyorum bu kapanma kararlarının bilimsel bir temeli var mıdır, bilim kurulunun bu konuda bir çalışması olmuş mudur. İktidarın artık bir şeyin farkına varması gerekiyor. Bir karar alma yetkisine sahip olmak alınan kararı hiçbir açıklama yapmadan hiçbir mantığa dayandırmadan kafaya göre uygulamak anlamına gelmez. Modern bir devlette her kararın rasyonel bir açıklaması olur. Böyle pandemi yönetilmez. Sayın Erdoğan iş yapıyor gibi görünmek için şekilden şekilde girmek için artık vazgeç. Aldığın abuk sabuk kararlarla zor duruma düşen insanlarımızı daha fazla zor duruma düşürme. Ya işini yap ya da sandığı getir, biz de memleketi hak ettiği gibi yönetelim."

Burhan Şeşen: Gözünü yumma müziğe sahip çık, gözünü yumma sahneye sahip çık

Akşener kürsüyü sanatçı Burhan Şeşen'e bıraktı. Şeşen şu açıklamalarda bulundu:

"Ey bu ülkeyi yönetenler, bir ayrılık sonrasında ya da bir aşk acısı çektiğine hiç mi bir şarkımız size teselli olmadı, bir ağıta bir bozlakla hiç mi hüzünlenmediniz, bir düğünde hiç mi halay başı olmadınız, dağ başını duman almış marşını da mı okumadınız; müzisyenler gerçekten özel insanlar. Ben hala bu yaşında bir şarkıyla dünyayı güzelleştirebileceğime inanıyorum. Çok ütopik ama bizler de sizler gibi her şeyi barış oyluyla uzlaşmayla demokrasi sınırları içerisinde çözmeye çalışıyoruz. Gençler yeni bir akım başlattılar, bu sözlerle konuşmamız noktalayacağım, gözünü yumma müziğe sahip çık, gözünü yumma sahneye sahip çık."

Akşener Hatay'da köylünün önüne döktüğü soğanı kürsüye getirdi: Rahmetli Müslüm Baba gibi, yansın bu dünya! 

"Onlar soğanları döktüler anında haklarında işlem başlatıldı ama bu soğan depoda kalmış en fazla 10 gün sonra çürümeye başlayacak. Bunu tüketici satın alamıyor, yetiştiren üretici satamıyor. Böyle bir ucube sistem olabilir mi? Rahmetli Müslüm Baba gibi, yansın bu dünya! Zaten bu dünyayı yakarsa garipler yakar. Ahan da bu soğan yakacak soğan!"

"Çiftçinin arasında olmayı güvenlik sayan bir Tarım Bakanı var!"

"Kabinenin yıldızı alan uzmanlığında damadının tahtını sallayan Tarım Bakanın geçen hafta hataya gelmiş ziraat odası başkanıyla oturup çay yemek yemiş, çay kahve içmiş, ama çiftçiye uğramamış. Bir de soranlara utanmadan güvenlik nedeniyle uğramadı demişler. Çiftçinin arasında olmayı güvenlik sayan bir Tarım Bakanı var! Bu işte yolun sonu görünüyor. Allah aşkına çiftçiden kaçan Tarım Bakanı olabilir mi?"

"Maalesef Türkiye, cami açılışında bile milleti bölmeyi başaran bir zihniyetle yönetiliyor. Bu kirli zihniyet ne zaman sıkışsa milletimizi değerleri üzerinden bölmeye, ayrıştırmaya çalışıyor. Tek önceliği koltukları olanlar, kirli siyasi hesapları gereği bu toplumsal ayrışmadan, gerilimden besleniyorlar. Bunun son örneğini Taksim Camii açılışında yaşadık. Taksim Camii bir ihtiyaçtı, inşa edildi ve açılışı yapıldı. Biz davet aldık, davet edenlere teşekkür ederim, programımız vardı ancak benim adıma sayın İsmail Tatlıoğlu katıldı. İstanbul'umuza hayırlı olsun.

Emeği geçenlerden de Allah razı olsun. Allah oradaki ibadetlerimizi kabul etsin, makbul eylesin. Ancak, Sayın Erdoğan ve ekibinin herkesin eşit, bir ve beraber olduğu Allah'ın evinde bile düşmanlıklar üretme hastalığını kabul edemeyiz. Sayın Erdoğan, bir kere daha hatırlatayım, camiler müminler ibadet etsin diye yapılır. Taraftarına zafer, muhalifine mağlubiyet yaşatacaksın diye yapılmaz. Allah'ın evi böyle kirli hesapların mekanı haline getirilmez, getirilemez.

Camilerimiz hepimizindir. Taksim Camii'nde ibadet eden vatandaşlarımızı kendi siyasi hesaplarına alet edemezsin. Cami yapıldığı için mutlu olan vatandaşlarımızı ön şart olarak senin gibi düşünmeyenlere düşman olmaya zorlayamazsın. Müminlere nifakta uzak durmalarını emreden yüce Allah'ın evinde vatandaşlarımızın arasına nifak tohumları ekemezsin. Ayıptır, günahtır.