Meral Akşener: Ağustos-Ekim'de tsunami geliyor

KARAR TV'nin ses getiren programı 'Liderlerle Ekonomi'de İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Taha Akyol, Elif Çakır ve İbrahim Kahveci'nin sorularını cevapladı. Ekonomi yönetimine sert eleştiriler yönelten Akşener, kaynak ihtiyacının çok ciddi boyutlarda olduğunu belirterek "Bulunamazsa ağustos ekim gibi bir tsunami geliyor. Güven ve şeffaflık olmadığı için yatırımcı gelmiyor. İktidar futbola davet ediyor ama maçın ortasında kural değiştiriyor. Yabancı böyle gelir mi?" dedi.


CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ve Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu'nun ardından İYİ Parti lider Meral Akşener ekonomideki sorunları değerlendirdi ve partisinin çözüm reçetesini değerlendirdi. 

Canlı yayında yazarlarımızın sorularını cevaplayan Akşener'in açıkmalalarından öne çıkan başlıklar şöyle: 

(Erdoğan'ın "Türkiye ilk 10'a girecek" açıklaması) 10. sırada Kanada var. Biz 19. sıradayız. Bu büyümeyi sağlasak bile 2023'e kadar 10. ekonomi olmayı gerçekci bulmak doğru değil. Batı'da post-turht diye bir kavram var. Gerçek üstücülük. Bunun temsilici Trump. Erdoğan bunu ondan öğrendi. Trump da Erdoğan'dan İncil kaldırmayı öğrendi. Bu alay edilecek bir konu değil. Devlet ciddiyetini yerle bir eden bir tutum. Gerçekten buna inanıyoruzsa vahim. O zaman gerçeklik duygusunu kaybetmişt.

(Erdoğan'ın "Türkiye ilk 10'a girecek" açıklaması) 10. sırada Kanada var. Biz 19. sıradayız. Bu büyümeyi sağlasak bile 2023'e kadar 10. ekonomi olmayı gerçekci bulmak doğru değil. Batı'da post-turht diye bir kavram var. Gerçek üstücülük. Bunun temsilici Trump. Erdoğan bunu ondan öğrendi. Trump da Erdoğan'dan İncil kaldırmayı öğrendi. Bu alay edilecek bir konu değil. Devlet ciddiyetini yerle bir eden bir tutum. Gerçekten buna inanıyoruzsa vahim. O zaman gerçeklik duygusunu kaybetmiştir.

2010'DAN SONRA PROGRAM BİTTİ ÇÖKÜŞ BAŞLADI

Kemal Derviş'in hazırladığı programdan sonra ekonomik kalkınma programı devreye girmeliydi ama bu olmadı. Sayın Erdoğan'ın 'çıraklık' dönemi dediği dönem o programa uyulduğu için en güzel dönemdi. Sonra kalfalığa geldik Türkiye
hapı yuttu, ustalıkta ise öldük.

(Berat Albayrak) Damat bakan dediğim için asabı bozuluyor ama ne tecrübesi ne bilimsel alanda yeterliliği tam. Sırf damat olduğu için bilgi birikimini, tecrübesini yok saymak elbette doğru olmaz. Ancak liyakati yok. O makama oturmasının nedeni damat olması. Bunu adı nepotizm. 

DOLAR MİLYARDERİ SAYIMIZ 5 KATINA ÇIKTI AMA ORTA SINIF FAKİRLEŞTİ

2002'de bizim 6 dolar milyarderimiz var. Şimdi 30. Hasılanın yüzde 47'sini alan yüzde 20'lik bir kesimin olduğu sistemden bahsediyoruz. Orta sınıf sıkışmış durumda. İktidar zengine gidemiyor, çünküğ rant üzerinden zenginleşme var. Orta sınıf fakirlerin arasına kayıyor. Felsefede köleler isyan edemez diye bir kavram var. Gelirin dağıtımı orta sınıfın talebi üzerine gelişir. AK Parti iktidarları yokasulluğu yönetti, bunu ortadan kaldırmayı değil.

Belediye başkanlığı perspektifiyle biz buraya geldik. Kuytuplaştırma çok konfrolu bir alan. Fay hatları üzerinden politika yapma, oy alma anlayışı ekonomi yönetimine de yansıyor. 

(Hazine garantili Yap İşlet Devret projeleri) Özal bu modeli getirdi, onun döneminde 67 YİD yapıldı. Şimdi ödenecek bir miktar yüzde 146. Diğerinde yüzde 4. Ben yaptım oldu anlayışı. Demokrasi adalet hukukun üstünlüğü yok. Keyfi yönetim var. 5 müteaahidi kurtarmak her şeyin üstünde olursa, ithal ettiğiniz samanla ithal ettiğiniz hayvana bakarsınız.

İstanbul'da bugün çocuklar doğru dürüst ilkokul bulamıyor. İlkokullar 30 bin lira. Biz ne sosyal devletiz, ne liberal devletiz. 22 milyona yardım, devleti sosyal devlet yapmaz. O fakirliği yönetmektir. O sosyal haktır. Bunu denetlemek herkesin hakkıdır. Biz sosyal yardımları kesmeyeceğiz ama birinci hedefimiz üretim, iş bulma.

BAŞKANLIK SİSTEMİ ERDOĞAN'IN OYLARINI DA ERİTTİ

Başkanlık sistemi Erdoğan'ın oylarını da düşürdü. AK Parti'nin oyları ile Erdoğan'ın oyları arasında makas giderek kapandı ve ikisi de düşüyor. 

Temel sorun, Sayın Erdoğan'ın hep başkalarını suçlaması. Önce parlamenter sistemi suçladı. Ondan sonraki fasılda tablo daha vahimdi. Arızalı durumlarda il başkanı, milletvekili, belediye başkanı ya da bakan suçlanırdı. Şimdi bugün hiçbirinin kıymeti yok. Belediye başkanları göz kırmpayla ağlayarak gidiyor. Bariyer indi, her şey onun iki dudağı arasında. Partili sisteme geçişten sonra buraya not düşüyorum seçilmeeyecek. Kendi kendine dizine topuğuna kurşun sıktı. Tarihe not düşüyorum Erdoğan seçilemeyecek. 

TSUNAMİ GELİYOR

Türkiye kaynak bulunamazsa ağustos-ekim gibi bir tsunami geliyor. Yatırımcı niye gelemiyor, arkadaşın kafası atarsa bizim paralar gider diye. Türkiye'den 2 yıldar 30 milyar dolar çıtığı söyleniyor. Şeffaflık yok. Çin örenği veriyorlar. Çin'e giden para Hong Konk üzerinden gidiyor. Türkiye insanları futbola çağırıyor. Bizi yönetenler mlaçın tam ortasında kuralı değiştiriyro. Yabancı böyle gelir mi? Güven sağlanırsa borç kolay bulunur....

Merkez bankası abuk sabuk konuları örtmek için yoktur. Şeffafılık doğru denetimden geçiyor. Müthiş bir yolsuzklu var. İsrafın önenüne geçmek denetlemeyle tabii.

Erdoğanın elinden tuttuuğu işletmeler şu anda batak.

İktidar'a gelirsek Varlık Fonu Hazine'ye gidecek. Fazlamız olsa bu fonu kurarsınız. Bizimki yangından mal kaçırmak. Biz bu fonda ne var ne yok ne borç alındı bilmiyoruz. Bakanların da bildiğini zannetmiyorum. Bu paralel bir evren aynı Saray gibi. Rasyonelite ortadan kalktı.

Banka atamaları nasıl bir şeydir. Bu 'ben ben ben' demek işte, lutüf dağıtyor. Sultancıl yönetim anlayışı, Putin'de var bu.