Hazine ve Maliye Bakanı  Nureddin Nebati, kur korumalı hesapların devreye girmesiyle vatandaşların döviz hesaplarını bozmak için birbiriyle yarıştığını savunsa da Merkez Bankası (MB) verileri bunu teyit etmemişti.

MB verilerine göre 17-24 Aralık haftası itibariyle yurt içi yerleşiklerin yani şirketler ve vatandaşın toplam döviz mevduatı 238,9 milyar dolara ulaşarak yine rekor kırdı. Bu toplam mevduatın (TL+ altın +döviz) yaklaşık yüzde 65’i yapıyor. Gerçek kişiler yani vatandaşın mevduatıysa geçen hafta sadece 136 milyon dolar düşüşle ve 146 milyar 80 milyona indi.

Bakan 4 Ocak’taki konuşmasında vatandaşların kur korumalı TL mevduatlara ilgisinin yüksek olduğunu yinelese de açıklanan 84 milyar liralık rakam (6,3 milyar dolar) gerçek kişilerin toplam döviz hesaplarının yüzde 5’inden bile daha az.

‘Erdoğan dolar/TL’de 10’un altını bekliyormuş’

Erda Sağlam DW Türkçe’deki yazısında kendisine gelen kulis bilgilerine göre cumhurbaşkanının sürekli kurda hedefin yukarı doğru değiştirilmesinden rahatsız olduğu, Nebati ile Merkez Bankası’na bu konudaki kızgınlığını belirttiğini aktardı.

Sağlam, şöyle devam etti: “Sızan kulis bilgilerine göre, dolar kurunun 10 TL’nin altına inmesiyle birlikte cumhurbaşkanına bankalardaki döviz mevduat hesaplarında 20-25 milyar dolar çözülme beklendiği de söylenmiş. Buna karşılık döviz hesaplarının hiç bozulmayıp, vatandaşların döviz hesaplarının artması cumhurbaşkanını kızdıran konulardan biriymiş. Bu arada bankacılar, son haftada şirketlerin döviz hesaplarındaki görülen erimenin, özel sektörün döviz kredilerini azaltmalarından kaynaklandığını, şirketlerin döviz hesaplarından vazgeçmediklerini söylüyorlar.

Bankacılar, Merkez Bankası’nın eksi 56 milyar dolara kadar inen net rezervlere rağmen döviz müdahalelerini sürdürdüğünü, bunun teknik olarak mümkün olmakla birlikte, beklentileri çok bozduğunu belirtiyorlar. Kamu kuruluşlarının Merkez Bankası’ndaki hesapları da göz önüne alındığında net rezervlerin aslında eksi 66 milyar doları aştığını hatırlatan bir bankacı, ‘Piyasa yüklü miktarda fonlanıyor, TL’yi alan hâlâ dolara gidiyor, bankadaki dolar hesapları arttıkça buradan Merkez Bankası’na giden döviz miktarı artıyor, o dövizlerle müdahale ediliyor’ yorumunu yaptı. Bunun sürdürülemez olduğunu hatırlatan aynı bankacı, ‘Hep birlikte seyrediyoruz’ dedi.”

‘İhracatçıya döviz şartı da işe yaramıyor’

Sağlam, bir bankacının Merkez Bankası’nın ihracat dövizlerinin yüzde 25’inin kendisine satılması şartını getirmesinin de bir işe yaramadığını savunduğunu aktardı: “Bankacı, ‘İhracatçı Merkez Bankası’na satmak zorunda kaldığı dövizin en az yüzde 80-90’ını yeniden piyasadan almak zorunda kalıyor” diyerek bu önlemin kesinlikle işe yaramadığı görüşünü savundu.

Döviz rezervlerindeki erimenin önüne geçmek için yapılan bu tür müdahalelerin yanı sıra, yabancı ülkelerle yapılan swapların artırılmasına çalışılıyor. Bu amaçla Güney Kore’yle altı aydır süren 2 milyar dolarlık swap anlaşmasının gerçekleştirilmesi için Merkez Bankası Kanunu’na ‘Yabancı ülke swaplarına el konulamaz’ türü ek garanti konulması, kamuoyunda tartışmalara neden oldu. ‘Ülke ve Merkez Bankası açısından aşağılayıcı bir düzenleme’ deniliyor.”