Sözcü yazarı Aytunç Erkin, köşesinde FETÖ’nün NATO-ABD destekli bir örgüt olduğunu vurgulayarak “Bu örgüt, 2007'den itibaren bütün yayın organlarına sızmaya çalıştı, sızdı! Bırakın medyayı… Yaver oldu… Danışman oldu… Milletvekili oldu… En yakın dost oldu ve kendisini sakladı… Bu yüzden en son taşı bile atamayacaklar sahneye çıktıkça ‘Neo-FETÖ'nün hala faaliyette olduğunu görmek gerekiyor!” dedi.

İşte o yazı:

At izi it izine karıştı demişti bir bakan ‘istifa' ederken… Evet tam da bugünleri anlatan bir deyim! Sadece ve sadece Kemalist Türk subaylarına operasyon için kurulan Taraf Gazetesi'nin tetikçileri… Taraf Gazetesi'nin manşet yaptığını bir gün sonra gazetelerinin birinci sayfalarında kullananlar… İşbirlikleri, sızmalar vs… Kabataş yalanını yazan kadın gazeticinin ‘demokrat' olduğu… O dönemin tetikçilerinin, FETÖ veya AKP karşıtı olduğu bugünün ‘demokratları'… En son konuşması gerekenler cümle kuruyor! Kişisel veya kurumsal hesaplaşmalarını “FETÖ” üzerinden yapmaya çalışıyor! Hakikat ne? O dönem cemaat denilen yapının ‘medyaya sızmak' için her türlü faaliyet içinde olduğu değil mi?

Örneğin…

Ocak 2020… İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yayınladığı 739 sayfalık Ergenekon gerekçeli kararını okuyalım…

Gerekçeli karar sayfa 285… “Ergenekon komplosunun en önemli ayaklarından birisini de liberaller ile olan ittifak oluşturur. Cemaat, liberallerin desteğini ve onların yönlendirilmelerini komplonun önemli bir unsuru olarak gördüğü için, ‘Taraf' adında bir gazete kurmuş, kendi medyalarında da liberal aydınlara yer açarak onların entelektüel birikimlerini kendi psikolojik harekatlarının bir parçası yapmıştır. Türkiye'de liberal demokrat kesimler farkında olmadan cemaatin ideolojik etkisi altına girmişlerdir. Liberal aydınlar, Fetullahçılara TSK'nın bastırılmasından sonra demokratik reformların gerçekleşeceğini sanarak bu desteği vermiştir.”

Gerekçeli karar sayfa 454… “Belli bir duruşu ve yayın ilkesi olmayan örgüt, elindeki mali kaynakları kullanarak veya aynı amaca hizmet eden medya kuruluşlarıyla ittifak yaparak diğer basın-yayın kuruluşlarına dilediğini yazdırmakta ve yayınlatmaktadır…”

12 Haziran 2007'de Ergenekon'la başlayan Türkiye Cumhuriyeti'nin dibine dinamit koyulduğu dönemin aktörleri ortada! Peki bu konuda uyaran ya da direnenler neden hedefte? Örneğin Fatih Altaylı…

Altaylı ‘örgütü' deşifre etti

Arşivi karıştırırken Ocak 2020'de yayımlanan ve 14'üncü baskısını yapan kitabım Dayının Casusları'na baktım…

Sayfa 22-23… Okuyalım:

“2007'de Ergenekon'u başlatan polis şefi (İstanbul) Ali Fuat Yılmazer'in o günlerde Habertürk Genel Yayın Yönetmeni olan Fatih Altaylı'ya anlattıkları aslında ‘sahte, isimsiz ihbar mektuplarının' nasıl oluşturulduğunu ve askeri darbe girişiminin ne zaman başladığının ipuçlarını veriyordu…”

Tarih 2 Aralık 2010… Altaylı köşesinde, Habertürk'te Yiğit Bulut'u ziyarete gelen Ergenekon'un mimarı Ali Fuat Yılmazer'le ilgili şunları yazdı: “… İstanbul'un istihbarattan sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer çeşitli operasyonlar hakkında bilgi verdi. Mesela… (Yılmazer anlatıyor) Ergenekon ve Balyoz operasyonları için (En büyük desteği Genelkurmay'ın kendisinden aldık. Pek çok bilgiyi, belgeyi hiç çekinmeden bizimle paylaştılar. Geçmişte yapılanlardan veya yapılmak istenenlerden rahatsız olan pek çok üst rütbeli subay, bize talep ettiğimiz her türlü belgeyi, bilgiyi sağladılar… O destek olmasaydı biz bu soruşturmalarda bu kadar ileri gidemezdik…”

Ve bu yazıdan sonra Yılmazer'in, Fatih Altaylı'yı tehdit ettiğini de biliyoruz! Neden? Çünkü… Fetullahçı polis şefi, Genelkurmay'dan belge ve bilgi aldıklarını itiraf ediyordu da ondan! Kim yazdı bu yazıyı: Fatih Altaylı! Mesele Altaylı'yı savunmak değil mesele ‘at izi it izine karışmasın'.

Fetullah taktikleriyle saldırı

Yeni muhafazakarlık (Neo-Con) gibi “Yeni FETÖ'cülük/Neo FETÖ”…

15 Temmuz'dan sonra önüne geleni “FETÖ'cü olmakla suçlayan” kadroların adı!

Kendilerini böyle korumak isteyenlerin sığındığı kavram…

Fetullah taktikleriyle saldırmak…

Algıyı olgu yapmak…

İktidarın içinde güç kaybedince sarıldıkları ‘yalan'…

Güç zehirlenmesi yaşadıklarında hayatı Fetullah'la kavgayla geçmiş SÖZCÜ yazar ve yöneticilerine çamur atanlar…

Yargıda kalem kıranlar…

Şimdi de ‘hakikatin' içini boşaltmak için harekete geçtiler!

SONUÇ: NATO-ABD destekli bu örgüt, 2007'den itibaren bütün yayın organlarına sızmaya çalıştı, sızdı!

Bırakın medyayı… Yaver oldu… Danışman oldu… Milletvekili oldu… En yakın dost oldu ve kendisini sakladı… Bu yüzden en son taşı bile atamayacaklar sahneye çıktıkça ‘Neo-FETÖ'nün hala faaliyette olduğunu görmek gerekiyor!