İttihatçıların âlem-i İslam’ı felakete sürükleyen basiretsiz ve ferasetsiz politikalarına rağmen, “İslam toprağı kutsaldır, Haçlılar giremez” şuuruyla cihada kalkan yüz binlerce vatan evladı, Çanakkale’ye akın etti. Annelerin çocuklarını kınalayarak gönderdikleri, kadınların cepheye sırtlarında mermi taşıdığı, ilmek ilmek aşkla, azimle ve mücadeleyle işlenen Çanakkale’de sonsuza dek hatırlanacak bir destan yazıldı. İslam coğrafyasının en uzak noktalarındaki müminlerin “Hilafet düşmesin” diyerek canlarıyla, mallarıyla, dualarıyla katıldığı Çanakkale, Allah’ın yardımıyla düşmana dar edildi.

İSLAM TOPRAĞI KUTSALDIR, HAÇLILAR GİREMEZ!

Feraset sahibi Osmanlı Sultanı II. Abdulhamit Han, engin öngörüsüyle çok önceden dünyanın büyük bir savaşa sürüklendiğini anlamıştı. Tahtta kaldığı yıllar boyunca Osmanlı’yı savaşın dışında tutma, topraklarımızı muhafaza etme ve savaş sonunda yıpranmış devletlere karşı daha da güçlü bir Osmanlı olarak var olabilme planları yapan II. Abdulhamit Han, içerdeki ve dışarıdaki çetelerin ihanetine uğradı. İttihat ve Terakki’nin Siyonist lobilerle yaptığı işbirliği sonucu Sultan Abdulhamit Han tahttan indirildi ve Osmanlı hızlı bir şekilde yıkım sürecine girdi. II. Dünya Savaşı yaklaşmaktaydı ve yanlış bir plan yapan İttihatçılar eski topraklarımızı yeniden kazanacağız hayaliyle Almanya’nın yanında savaşa girdi. Osmanlı askerleri, Asya’dan Balkanlara kadar birçok cephede savaşmak zorunda kaldı. Bu cephelerden biri de, büyük bir kahramanlık destanı yazdığımız Çanakkale’ydi.

İmanın, aşkın ve azmin zaferi: Çanakkale - Son dakika haberler

MÜSLÜMAN ORDULARI HAÇLILARI BOZGUNA UĞRATTI

Birinci Dünya Savaşı’nın cereyan ettiği günlerde Rusya’da Bolşevik ayaklanmaları başlamıştı. İngiltere ve Fransa, Çanakkale’den sızarak önce Boğazları ele geçirmeyi, sonrasında İstanbul’a ulaşıp Osmanlı’yı savaş dışı bırakmayı ve bir adım sonrasında, müttefikleri olan Rusya’yı iç karışıklıktan kurtarmayı planlıyordu. Dünyanın dört bir yanındaki sömürgelerinden zorla silah altına aldıkları yüzbinlerce askeri Çanakkale’ye yığan Haçlı orduları, ‘Hasta Adam’ diyerek hafife aldıkları Osmanlı Devleti karşısında ağır bir hezimete uğrayacaktı. Çanakkale’de Müslümanların haşin tokadı, İslam’ın payitahtını zapt etmeye çalışan Haçlıların çirkin yüzlerinde en şedid haliyle patlayacaktı.

İmanın, aşkın ve azmin zaferi: Çanakkale - Son dakika haberler

İSLAM TOPRAĞI KUTSALDIR HAÇLILAR GİREMEZ!

İttihatçıların Alemi İslam’ı felakete sürükleyen basiretsiz ve ferasetsiz politikalarına rağmen, ‘İslam toprağı kutsaldır, Haçlılar giremez’ şuuruyla cihada kalkan yüzbinlerce vatan evladı, Çanakkale’ye akın etti. Annelerin çocuklarını kınalayarak gönderdikleri, kadınların cepheye sırtlarında mermi taşıdığı, ilmek ilmek aşkla, azimle ve mücadeleyle işlenen Çanakkale’de sonsuza dek hatırlanacak bir destan yazıldı. İslam coğrafyasının en uzak noktalarındaki müminlerin ‘Hilafet düşmesin’ diyerek canlarıyla, mallarıyla, dualarıyla katıldığı Çanakkale, Allah’ın yardımıyla düşmana dar edildi. 90 bin şehit verdiğimiz Çanakkale’de her taşın altında bir kahramanlık hikayesi her karış toprağının altında bir şüheda yatıyor.

İmanın, aşkın ve azmin zaferi: Çanakkale - Son dakika haberler

“BİR MİLLETİN ASIL GÜCÜ HAKK’I ÜSTÜN TUTAN İNANÇLI EVLATLARIDIR”

Çanakkale Destanı’na ilişkin yazımızı Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Erbakan Hoca’mızın sözleriyle tamamlayalım, bu şerefli destan hakkında şöyle diyordu ümmetin lideri:

“Tarihimizdeki bütün zaferler iman, aşk ve azimle kazanılmıştır. Biz Çanakkale Zaferi’ni harp gemilerimiz daha fazla olduğu için toplarımız, mermilerimiz, her şeyimiz, her türlü silah ve cephanemiz daha üstün olduğu için değil imanımız, inancımız daha üstün olduğu için kazandık. Bir milletin asıl gücü ne tankıdır ne topudur ne de parasıdır. Milli ve manevi değerlerine inanmış, gücü değil Hakk’ı üstün tutan inançlı evlatlarıdır. Buna sahip oldunuz mu zaferleri yaşarsınız. Bütün insanlığa en büyük hizmetleri yaparsınız. Çanakkale Zaferi’nden alacağımız en önemli ders budur.”

Aziz şehitlerimize selam olsun…

Kaynak: Milli Gazete /Abdussamet Karataş