Siyasal iletişim uzmanı İbrahim Uslu KARAR TV'de Elif Çakır ve Yıldıray Oğur'un konuğu oldu. Rusya Ukrayna savaşında Türkiye'nin durduğu yerden savaşın ve ekonomik faktörlerin seçmen üzerindeki etkisine kadar gündemin öne çıkan başlıklarını değerlendirdi.

BİRGÜL TEKÇE | KARAR

KARAR Yazarları Elif Çakır ve Yıldıray Oğur'un sorularını yanıtlayan Siyasal iletişim uzmanı İbrahim Uslu, Rusya Ukrayna savaşı sürecinde AK Partililerin Putinci olduğunu gördüğümüzü belirtirken ''İnsanlar ayçiçek yağı ile Türkiye'nin uluslararası alanda güçlü lideri arasında tercih yapmak zorunda kalabilir'' dedi. Uslu önümüzdeki seçimin en temel belirleyici faktörünün ise ittifak yapılarının olacağını belirtti.

ERDOĞAN'DAN PUTİNE ÖNERİ

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Rusya-Ukranya savaşı hakkında Rusya Devlet Başkanı Putin'le yaptığı telefon görüşmesinin detaylarını yazdı. Selvi’nin aktardığına göre Erdoğan, Putin'e, "Biz üç ülke Rusya, Çin ve Türkiye aramızda kendi milli paralarımızla; Ruble ile Yuan’la ve Türk Lirası ile, altınla ticaret yapabiliriz" önerisinde bulundu. Erdoğan'ın önerisini değerlendiren Uslu,

''Bu akıl alacak iş değil, buna Putin'i ikna etseniz bile dünya yaptırımları yoğun bir şekilde deldiğinizi hissettiği anda Halkbank davasında olduğu gibi başka yaptırımlar gelir. O dönem Trump değil de başka bir yönetim olsaydı Türkiye'ye çok daha ağır yaptırımlar gelebilirdi, hala daha böyle bir risk var. Halkbank davası sürüncemeye bırakıldı, özellikle hızlandırılmadı öyle anlaşılıyor. Dünya yaptırım uygularken ve bu yaptırımlar nedeniyle ciddi bir ekonomik maliyete katlanırken Türkiye'nin bunu fırsata dönüştürüp Rus pazarını komple tek başına beslemeye kalkıp rahat rahat para kazanmasını herhalde dünya hoş görmeyecektir. Bu tür öneriler ticari olarak cazip görünebilir ama siyaseten uluslararası ilişkililer ve Türkiye'nin ait olduğu ittifaklar açısından bir daha düşünmekte fayda var'' şeklinde konuştu.

BU SÜREÇTE AK PARTİLİLERİN PUTİNCİ OLDUĞUNU GÖRDÜK

Bu süreçte AK Partililerin aynı zamanda Putinci olduğunu gördüğümüzü belirten Uslu, Hala daha işgale açıkça karşı duramıyorlar. Putin'e laf edemiyorlar. Bu bize bir fırsat Rusya'ya yanaşalım, Rusya'nın ihtiyaçlarını karşıladığı bir ülke olalım diye bir fırsat olarak değerlendirilmeye çalışılıyor. Burada batıya yaklaşmak değil yalnız kalmış Rusya'ya daha da yakınlaşarak ilişkileri derinleştirmek gibi bir tutumları var. O yüzden de AK Parti medyası Putinci oldu ve tam bir hayal kırıklığıydı. Sosyalist soldan bazılarının Rusya işgalini Amerika emperyalizmine karşı bir eylemmiş gibi göstererek meşrulaştırma çalışması kabul edilebilir değil ama anlaşılabilir'' dedi. Uslu sözlerine şöyle devam etti:


''Hükümette yaptırımlara katılmayarak yumuşak tepkiler verdi aslında bu olayı önemsemediği hatta bir fırsat penceresi gördüğünü anlamış bulunuyoruz. Bir taraftan da Ukrayna ile güvenlik işbirliği anlaşmamız var. Silah üretmek için birlikte yatırımlar yapıldı. Başta İHA'lar SİHA'lar olmak üzere çeşitli savunma sanayi gereçleri satıyoruz. Ukrayna ilişkilerini de koparmamak için açıkça Rusya'ya destekleyen bir konumda olmadı. Rusya'ya yaptırımları da uygulamıyor. Batı bunu anlayışla karşıladı. Türk ekonomisinin derin bir kriz içerisinde dolayısıyla yaptırım uygulayabilecek alt yapısı yok dedi. Türkiye bunu batı ile ilişkileri tamir edecek bir fırsat olarak kullanmıyor. Bir tür tarafsız bir pozisyonda gibi duruyor.''

İNSANLAR AYÇİÇEK YAĞI İLE GÜÇLÜ LİDER ARASINDA TERCİH YAPABİLİR

Savaşın seçmen üzerinde etkisi olup olmadığını Mart ayında yapılacak araştırmalarda görebileceğimizi söyleyen Uslu, ''İnsanlar ayçiçek yağı ile Türkiye'nin uluslararası alanda güçlü lideri arasında tercih yapmak zorunda kalabilir. Türkiye açısından bu etkinin uzun vadede de etkili olacağını söylemek için çok erken. Bir buçuk yılda dünyada ve coğrafyada neler değişeceğini ön görmek çok zor. İnsanların tekrar yeniden güçlü lider değil de hayatını, refahını, yaşam koşullarını iyileştirecek başka bir alternatif arama eğilimde olacaktır. Vatandaşın gündeminde ay çiçek yağı, doğalgaz, elektrik krizi var. Vatandaşın gündemi sadece medyanın gündeminden değil dünyanın gündeminden de ayrıştı. İnsanlar kendi küçük kıyametleriyle uğraşmak zorundalar'' dedi.

MUHALEFETİN DIŞ POLİTİKA TUTUMU

Rusya'ya bu kadar yakın bir ülke olarak Rusya'nın net biçimde tehdidi altında olduğumuzun altını çizen Uslu, ''Rusya ile inatlaşabilmesi, tansiyonu yükseltmesi, alan yükseltmesi çok doğru bir pozisyon olmaz. Türkiye'de herkes bir taraftan Rusya ile dalaşmayalım bir taraftan da Rusya'ya karşı bir güvenlik garantisi olarak batı blokunun, NATO blokunun içinde kalalım dolayısıyla Rusya'nın şerrinden iki kere emin olalım şeklinde 70 yılı aşkın dış politika paradigmamız var. Bu konuda herkes müttefik. Muhalefet partileri de bu politikanın doğru olduğunu düşünüyorlar ve bu politikaya aykırı davranmıyorlar. Bu bir devlet politikası oldu'' ifadelerini kullandı. Uslu sözlerine şunları ekledi:

''AK Parti bunu delmeye çalıştı. Tarihimiz boyunca Rusya ile en çok yakınlaşmaya çalışan iktidar aynı zamanda Rusya ile savaşın eşiğine geldi. Uçak düşürme krizinde Rusya Allahtan tansiyonu yükseltecek açıklamalar yapmadı.''

MUTSUZ SEÇMEN SANDIK ORTA ÇIKINCA AK PARTİ'DEN HIZLA KOPACAK

Türkiye'de kararsız seçmen olmadığını, AK Parti'nin 1 Kasım 2015'ten bu yana düzenli oy kaybettiğini dile getiren Uslu, ''6 yılda oylarının yüzde 40'nı kaybetmiş durumda. AK Parti yukarıya doğru 2 kere hareket yapabildi birincisi 15 Temmuz sonrasında ulusal kriz anında iktidarın etrafında toplanma realitesi oldu. Bir süre sonra normale döndü. Bir diğeri de pandemi süreci içerisinde benzer bir etki gördü, yüzde 35-36'ya inen AK Parti oyları tekrar yüzde 40'lara çıktı. Sonra süreç uzayınca yine normalize oldu. 20 Aralık kararlarının ve asgari ücret sonucunun kazandırdığı 2 puan etkisi kısa süre içerisinde zamlı faturalar geldikçe tekrar düştü. Mart ayı içerisinde son durumu göreceğiz'' dedi.

Uslu sözlerine şöyle devam etti:

''Mutsuz seçmen sandık ortaya konduktan sonra kampanya sürecinde AK Parti'den hızla kopabiliyorlar. Mutsuz seçmenler sonuna kadar AK Parti'ye oy verecekler mi yoksa bir yerde kopacaklar mı asıl soru bu. Ak Parti'nin içinde ki mutsuz seçmen oranı yüzde 50, önümüzdeki süreçte bu mutsuz seçmeni tekrar mutlu hale getirip getiremeyeceği AK Parti'nin performansını belirleyen temel faktör olacak. Vatandaş memnuniyeti azalığında, mutsuzluk yükseldiğinde hükümeti cezalandırır. Vatandaş memnuniyetsizliği de tavan yapmış durumda.''

EN TEMEL BELİRLEYİCİ İTTİFAK YAPILARI OLACAK

Seçimin en temel belirleyici faktörü ittifak yapılarının olacağını belirten Uslu, ''Hangi partileri temsil ettiğine bağlı olarak aynı kişinin aldığı oy miktarı değişiyor. Aynı şey AK Parti içinde geçerli ittifakla o oy oranını aldı. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte adaylar elbette önemli olacak ama adaylardan daha önemlisi yani kim aday sorusundan daha çok kimlerin adayı sorusu seçimde seçmen davranışını belirleyen en temel faktör olacak. Belediye başkanları sadece CHP'nin adayı olursa başka bir oy, sadece şuan ki Millet İttifakı'nın adayı olursa başka oy, 6'lı masanın adayı olursa başka bir oy oranına ulaşacaklar. Tüm muhalefetin HDP ve Sosyalist İttifak dahil olmak üzere başka bir oy oranına ulaşacaklar. Dolayısıyla adayın performansı temsil ettiği partilerin sayısına göre değişecek. İttifak faktörü göz ardı edilmemeli. Muhalif liderleri bunun farkındalar. Asıl önemli olanın ittifak mekanizması olduğunun toplam oy miktarının belirleyecek olanın kaç partinin bir araya geldiği realitesi olduğunun farkındalar. Bu yüzden güçlü bir ittifak kurmaya çalışıyorlar'' dedi.