İnsan Hakları Hukukçusu Kerem Altıparmak ÖFG TV’de KHK’lıların Sorularına İlişkin Önemli Aktarımlarda Bulundu. Yayına #KHKlılarSoruyor hashtagi ile sorularını ileten izleyiciler Altıparmak’ın cevaplarını ilgiyle izledi Yayını Kocaeli Mv. Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun sosyal medya hesaplarından on binlerce mağdur ya da mağdur yakını takip etti.

 

Programa KHKlıların yaşadıkları genel sorunları anlatarak başlayan Gergerlioğlu izleyicilerden gelen soruları Av. Altıparmak’a iletti. Söze “Türkiye'de hukuk alanlarının birbirine karışmış durumda olduğunu belirterek” başlayan Altıparmak, “idari işlemlerin yasa ile yapıldığını yargı işlemlerinin yürütme ile yapıldığını” aktardı.

 

Altıparmak: “KHK’lılar idari bir kararla ihraç edildiler fakat idari karar yasaya dönüştürüldü. Adı idari yaptırım olsa da aslında bu cezai suçlama ceza hukuku konusu. Yani bir kişinin terör örgütüyle ilişkili olduğunu iddia ediyorsanız bu ceza hukuku kapsamındadır.”

 

Anayasa Mahkemesi “Bu insanların imzaladıkları belge ifade özgürlüğü kapsamı içerisindedir. Bu nedenle de bu insanlara ceza verilmesi uygun değildir.”

Somut örnek olarak KHK ile ihraç edilmiş barış akademisyenlerini ele alan Altıparmak, “Anayasa Mahkemesi’nin beraat kararının ne aşamada verildiğine dikkat çekti. Ceza mahkemeleri Ceza Muhakemesi Kanunu’nun verdiği yetkileri kullanarak iddialara ilişkin delilleri tespit etme imkânına sahipken tespit edememiştir. Bu durumda OHAL Komisyonu hangi yetkiyi hangi imkanı hangi kapasiteyi kullanarak tespitte bulunmuştur. Bunu diğer tüm KHK’lılar için de söyleyebiliriz. Yargılamalarda banka hesabı, sendika üyeliği, çocuğunu okula yollama nedenleri ile suçlamalar var” dedi.

 

Olası Bir İktidar Değişikliğinde KHK’lıların Süreci

Kişi eğer beraat etmiş ise, hakkında takipsizlik kararı varsa suçsuzluk karinesinin de bir gereği olarak o kişinin kamu haklarından kısıtlılığının devam etmesinin hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini vurgulayan Kerem Altıparmak, “Bir hukuk sistemi içerisinde 4 5 yıl soruşturma araştırma devam edemez” dedi. 

 

Aktarımlarda OHAL Komisyonu’nda başvurusu bekleyenler için AİHM'in Polyakh örneği verildi

Polyakh’da, dört buçuk yıl İdare Mahkemesi’nde bekleyen kişilerin durumunda ihlal bulan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi standardını uygulanacak olursa, komisyonun önünde beş senedir idare mahkemesine gitme fırsatı bulamamış olanların evleviyetle aslında makul sürede yargılanma imkanlarının ortadan kalkmış olduğu söz konusu. Danıştay seviyesine ulaşmış KHK’lı oranı yüzde 4.5 ve 2017 Aralık ayından bugüne kadar Danıştay’ın bir tane bile karar verdiği KHK’lı dosyası olmadığı belirtildi.

 

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde uygulanan, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin arındırma mekanizmaları ile geliştirdiği ilkeler var”

Bu ilkelerdeki arındırma prosedürüne tabi olan kişiler, kamu gücü ayrıcalığını kullanan, çok özel statüde olan ve insan hakları ihlali gerçekleştirme imkanına, potansiyeline sahip kişiler. Altıparmak bu durumda öğretmenin, düz memurun, üniversite hocasının insan hakları ihlali gerçekleştirme potansiyeline sahip olmadığını aktardı. Bu nedenle kamu düzenini, kamu güvenliğini tehdit eden riskle bu kişilerin yaptığı işler arasında bir illiyet bağı hiçbir zaman dikkate alınmadığını belirtti.

 

Kerem Altıparmak “Anayasa Mahkemesi Türkiye’nin anayasasızlaşmasının yolunu OHAL KHK’ları ile ilgili kararı ile açtı.”

Anayasa Mahkemesi’nin, OHAL devam ettiği sürece bu davaların hukuksal denetimini yapamaması Türkiye’de çok tehlikeli bir yolu açtı. Özel İdare Mahkemeleri’nin kurulması ve İdare Mahkemeleri’nde dava açılabilmesine rağmen araya bir komisyon bloğu eklendi.

 

Kanunları değiştiren Olağanüstü Hal Kararnameleri gibi insanları ihraç eden Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesi de kanunlaştı. Anayasa Mahkemesi bunlarla ilgili bugüne kadar bir tane bile karar vermedi. Kerem Altıparmak bu kararın verilebileceğini iki yöntem üzerinden aktardı.

 

Birinci yöntem, Anayasa Mahkemesi bu kararları iptal eder ve iptal ettiği an Kanun Hükmünde Kararnamelerin tamamının hukuk düzeninden tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkar. Kişilerin iadesi mümkün olur.

 

İkincisi bir yasa çıkarılır ve daha önceki tüm Olağanüstü Hal Kararnamelerini geçersiz sayar ya da belli koşullara bağlar. Kesinleşmiş mahkumiyet olma durumu hariç beraat edenler, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilenler ya da hakkında henüz kesinleşmiş bir karar olmayanlar diyerek iade edebilir.

 

Yasin Özdemir kararının özellikle seçildiğini söyleyen Kerem Altıparmak mahkemelerin yüksek ihtimalle “2015 yılına ilişkin Bank Asya'da hesabı olan, sendika üyesi olan insanların örgüt üyeliği ile yargılanmaları, örgüte yardım iddiasında yargılanmaları ve hatta buna dayanarak bu tür delillere dayanarak örgütle iltisak irtibatları olduğu gerekçesi ile ihraçlarının artık meşruiyeti sorgulanır hale gelmiştir.”  diyebileceğini belirtti.

 

2015 yılında tweet atan kişi açısından terör örgütü olduğunu bilmediği bir kurumla ilgili bir şey yazdığı gerekçesiyle ceza verilememesi o kişiyle ilgili idari işlem de yapamazsınız demektir.  Türk Ceza Kanunu’nun ilgili hükümlerinin mevzuattan kaldırılması ve eğer terörle ilgili düzenleme yapılacaksa bunların Uluslararası Hukuk standartlarına uygun hale getirilmesinin önemine değinen Altıparmak, bu durumda mahkumiyet hükümlerinin otomatik olarak etkileneceğini söyledi.

 

Altıparmak “Muğlak Yasa Hükümlerinin Değişmesi Lazım”

Uluslararası Hukuk standartlarına uygun düzenlemelerin getirilmesinin önemli bir ihtiyaç olduğunu söyleyen Altıparmak her bir kişinin dosyasının tekrar incelenmesinin yolunun açılması gerektiği aktardı.

 

“İnsanlar Anayasa’ya Aykırı Olan Kanun Hükmü Nedeniyle Cezaevinde Hükümlü Durumdalar”

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin örgüte yardım ve örgüt adına suç işleme suçlarıyla ilgili örnek bir kararı var. Anayasa Mahkemesi bir süre direndikten sonra yakınlarda bir bireysel başvuruda örgüt adına suç işleme suçunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi öngörülemez olduğunu söyledi. Anayasa Mahkemesi: “Ben bir yıl bekliyorum, başvuruları incelemeyeceğim. Meclis’e bir yıl süre veriyorum. Bu yasa hükmünü değiştirsin.” dedi. TBMM’nin bu kararı ağustos ayından beri incelemesi gerekirken beş aydır henüz bir inceleme başlatılmış değil. Anayasa Mahkemesi yasada bir problem var ihlal de yasadan kaynaklanıyor dedi.

 

Kerem Altıparmak davaların dönüp dolaşıp baştaki kuruma açılmasına istinaden OHAL komisyonunun karar veriyor olmasının saçmalık olduğunu söyledi.

 

Bir kişi hakkında kanaat oluşturuluyorsa hukukta savunma hakkı kullandırılıyor ve maddi delillere dayandırılıyor. Bugünkü süreçte bu mekanizmaların kullanılmaması işlemlerin hukuken sakat olduğu aktarıldı. Kurum Kanaati Denilen Şey Ayaklar Altına Alındı. Kanaat bugün standart bildiriye göre değil de şahsi garezler nedeniyle uygulandı.

 

Aynı Eyleme Aynı Koridorda ki Hakimler Farklı Karar Veriyor

Hukuk sisteminin en tepesinde olan ağır ceza yargıçlarının bile ne olduğuna karar vermediği konuda sıradan vatandaş neyin ne olduğuna nasıl karar verecek nasıl güvenecek devletine?

 

Mahkemelerin sorgulaması gereken sorulara askeri öğrenciler örneği ile değinen Kerem Altıparmak, “Konumları, sıfatlarına baktığımız zaman bilerek ve isteyerek gidip böyle bir eyleme katılmışlar mı katılmamışlar mı? Buna evet cevabı veremiyorsanız bu insanları mahkûm da edemezsiniz.” dedi.

 

Son günlerde mevcut ekonomik durum Olağanüstü Hal ilanı konusunu gündeme getirdi. Bunun üzerine Altıparmak, “malınıza mülkünüze el koyulduğunda gidip bunu yargısal olarak denetletebileceğiniz yer yok çünkü Anayasa Mahkemesi diyor ki: “Ben denetleyemem.” Bu nedenle herkesin Türkiye’de bir OHAL ilanına daha karşı çıkması gerekir, bence Türkiye’nin herhangi bir OHAL rejimine bir dakika bile tahammül göstermesi mümkün değil artık.” dedi.