ParaAnaliz politikacılarla yakın temasta bulunmaz. Çünkü politikacılar da asempmtomatik corona hastaları gibi kendileri Cennetlik melek de olsalar, kötülükleri taşıyıp bulaştırabilirler. ParaAnaliz politikayı politikacıların resmi açıklamaları ve uzun yıllardır siyaseti yakından izlemiş köşe yazarı ve düşünürlerin yazdıklarından takip edip analiz yapar. Dün itibarıyla birden bu düşünürlerin bazıları arasında erken seçim duyumları paylaşılmaya başladı.  Biz de vatandaşı bilgilendirme  ve uyarma görevimizi yapıyoruz.

İlk kurşun Murat Yetkin’den

Murat Yetkin 22 Nisan tarihli blogunda erken seçimden bahsetmedi, fakat Başkan Erdoğan’ın CHP’li belediyelerle giriştiği hizmet yarışını kaybettiğini ima etti. O paragrafları paylaşalım:

“Erdoğan belediyelere asıl neden taktı, biliyor musunuz?

Erdoğan’ın belediyelere bu kadar takmış olmasının altında yatan asıl nedenin, muhalefetin ilk defa derinlemesine kent yoksullarına, ekonomik olarak güçsüz durumdaki insanlara erişebilir hale gelmesi olduğu anlaşılıyor. Erdoğan’ın belediyelere ateş püskürmesinin buna bağlı bir nedeni de yapılan son anketler.

Örneğin MetroPoll’ün Mart sonu anketinde, popüler politikacılar sıralamasında Erdoğan -bütün ülke liderleri gibi zamanlarda- popülaritesini artırmış görünüyor. (Anket sonucunda bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.) Ama hemen arkasında İmamoğlu ve Yavaş görünüyordu. Dahası, Erdoğan’ın popülaritesi artıyordu ama AK Parti yerinde sayıyordu. İnsanın aklına CHP’li belediyelere bu kadar cephe almasının ardında bu siyasi hesapların da yatıp yatmadığı sorusu geliyor ister istemez”.

Ardından Ruşen Çakır bir Medyascope yayınında şu yorumu yaptı:

“Çok spekülatif olduğunun farkındayım ama iktidar sağlık alanındaki görece iyi durumu fırsat bilip, güç tazelemek için erken seçime gitmek isteyebilir”

Yayın linki buradadır

Son olarak Bir Gün Gazetesi’nden Yaşar Aydın “Koronavirüs salgını seçim tarihini öne mi çekti?” başlıklı makalesinde şu görüşlere yer verdi:

“Saray hükümeti, 17 Temmuz tarihine kadar bir dizi önlem açıkladı. Erdoğan o önlemlerin bazılarını bir üç ay daha uzatabilecek. Yani 17 Ekim tarihine kadar esnaf, tüccar, sanayici ve çok az da olsa çalışana verilen destek devam edebilir. Bu hamle, salgın sonrası korkuyla beklenen ekonomik krizin gündelik hayata şok dalgaları şeklinde yansımasını birkaç ay öteleyebilir. ‘Öteleyebilir’ diyoruz çünkü, dünyada yıkım yaratacak bu krizden en çok etkilenecek ülkelerden birinin Türkiye olacağını söylemek için derin ekonomi bilgisine ihtiyaç yok.

Çünkü elinde ne bu ekonomik krize göğüs germesini sağlayacak birikim var ne de maddi kaynak üreterek çıkabileceği bir model. En önemli gelir kapılarından olan turizm ve tarım için bu yılın ‘kayıp yıl’ olduğunu düşünürsek işlerin sarpa sarması uzun sürmeyecektir. Erdoğan, toplum ekonomik krizin sert ve acımasız yüzüyle karşılaşmadan, yani çok geç kalmadan hamle yapmak isteyecektir.

SEÇİMSİZ ÇIKIŞ MÜMKÜN MÜ?

Ankara’da “Erdoğan böyle yoluna güçlü devam edebilir” diyenler de var. Seçim ihtimalini çok yüksek görmüyorlar. Tamamıyla yabana atılacak bir değerlendirme değil. Ama yukarıda özetlediğimiz gelişmelere bir iki başlık ekleyerek Erdoğan için aslında çok fazla seçeneğin olmadığını söylemek mümkün. Birincisi parti içerisinde merkez kaç hamlelerinin sayısının artması. Bunu sadece Soylu’nun istifası üzerine söylemiyoruz. Örneğin Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı’nın son iki üç haftadır yaptığı açıklamalar (bir kısmı düzeltilse de) bu bağlamda değerlendirilebilir.

Yine Ankara’da gazetecilik yapan herkesin yakından gözlemlediği gibi hem Davutoğlu hem de Babacan’ın bazı belediye başkanları ve üst düzey bürokratlarla temaslarının hızlandığı gerçeği var. Belki de tüm bunlara eklenecek son başlık da Cumhur İttifakı olabilir. Seçimsiz geçen her günün Bahçeli’nin ve onun “sevdiklerinin” etkisini daha da artırdığı bir gerçek. Seçimler bazı şeyleri yeniden başlangıç ayarlarına döndürüp herkesi hak ettiği pozisyona çekecektir.

YORUM

Bizim elimizdeki anketler ki dipnotta sıraladık, Erdoğan’ın salgın esnasında liderliğinden prim yaptığı sonucunu bulgulamıyor. Aksine, halkta kesif bir işsizlik ve gelecek korkusu var. Erdoğan’ın erken seçime gitmesi için 2 neden olabilir. İlki, Türkiye döviz dengesi açısından gerçekten çok kötü durumdadır.  IMF’yle stand-by yapmadan yılı bitirmek mümkün değildir. Bu seçenek yerine, Yaşar Aydın’ın ifade ettiği gibi, erken seçime gidilerek halktan yeniden yerli ve milli bir yönetim için rıza istenir. Ya da seçimden sonra IMF’nin karşısına daha güçlü gidilir.

İkinci seçenek ise ekonominin yaz aylarında beklenen performansı gösterememesi durumudr. Erdoğan para basarak ve borçlanarak kışı çıkartamayacağını bilecek kadar usta bir siyasetçidir. Bu durumda yaz rehavetinden faydalanarak seçime gider.

Türkiye açısından erken seçim belirsizliği artırdığı için çok kötü olur. Bu senaryonun ne denli olası göründüğünü ise Haziran ayında, ekonomi “hizmete açılınca” göreceğiz. Turizm sezonunun kaybı ve/ya salgının hortlaması, Erdoğan’ı seçime zorlar.

ParaAnaliz FÖŞ