Koronavirüs salgını dünyayı her anlamda felce uğratırken, bu dönemde önemi en iyi anlaşılan maddelerin başında “gıda” geldi. Salgınla birlikte gıdaya erişimin zorlaşması, gıda meselesinin ne kadar kritik olduğunu gösterdi. Bütün dünyada gıdaya erişimin “stratejik önemi” konuşulmaya başlansa da, ülkemizde hâlâ milyonlarca ton besin, “el değmeden” çöpe gidiyor.

MİLYONLARCA TON PAZARLAMA AŞAMASINDA ÇÖP OLUYOR

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muharrem Özcan, yaklaşık 53 milyon ton bahçe ürünleri üretimine sahip Türkiye’de üretimin en az yüzde 5’inin pazara hazırlama ve satış aşamalarında ekonomik değerini kaybettiğini belirtti. Özcan, “Yani kabaca 2,5 milyon ton ürün pazarlama aşamasında çöpe gitmektedir. Ürünlerin kilogram değerini 1 lira olarak ele alsak, pazarlama aşamalarındaki hatalar nedeniyle 2,5 milyar lira değerinde kayıp var demektir” dedi.

GIDAYA ERİŞİM ZORKEN BİR DE İSRAF EKLENİYOR

Her ne kadar okullarda Türkiye’nin “kendi kendine yeten bir tarım ülkesi” olduğu öğretilse de, hem artan nüfus hem de çiftçinin tarlasını ve üretmeyi terk etmesi, gıda üretiminde muhtemel bir sıkıntıyı işaret ediyor.

Herhangi bir üründe fiyatların yükselmesine karşılık “tek çözüm” olarak ithalata başvurulması da, üreten kesimin sıkıntısını ve tarımı bırakmasını hızlandırıyor. “Tarım ülkesi” Türkiye’de artık vatandaşın ucuza sebze meyve tüketebilmesi “tanzim satışlarıyla” mümkün olabiliyor. Nitekim, son günlerde yurdun farklı yerlerinden gelen “ucuz sebze meyve kuyrukları” da bunu doğruluyor. Buna rağmen, maddi değeri 2,5 milyar lira olarak hesaplanan korkunç derecedeki israf ilerisi için endişeye neden oluyor.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muharrem Özcan, sebze ve meyvelerin pazarlanması ile satışına standart getirilmesi gerektiğini söyledi. Özellikle yeni tip koronavirüs ( Lovid-19) salgını önlemleri kapsamında getirilen pazarda sebze meyvelerin satıcı tarafından verilmesi zorunluluğunun ürün kayıplarının ve bozulmalarının önüne geçilmesi açısından önem taşıdığına işaret eden Özcan, bunun çöpe giden ürün miktarının azaltılmasına da önemli katkı yapacağını vurguladı. Büyük emekle üretilmiş ürünlerin çöpe atılmasının insanlık yönünden kabul edilebilecek bir durum olmadığının altını çizen Özcan, “Seçmece ürün satışının güvenli satış tekniği olarak kullanılabilmesi için standardizasyon çok önemlidir. Ürünün kalite, boy, ağırlık gibi özellikleri yönünden örnek hale getirilmesi önem taşımaktadır” ifadesini kullandı.

STANDARDİZASYON İÇ PAZARDA DA UYGULANMALI

İhraç edilen ürünlerde uygulanan standardizasyonun artık iç pazara sunulan ürünler için de zorunlu hale getirilmesi gerektiğini belirten Özcan, bu sayede bozuk ve çürük ürünler nedeniyle tüketicinin perakendeciyi, perakendecinin hal esnafını, hal esnafının da üreticiyi suçlamalarının ortadan kalkacağını anlattı.

2,5 MİLYAR LİRALIK KAYIP VAR

Standardizasyonun önemine değinen Özcan, şunları kaydetti: “Bunlar sağlanmadığı sürece özellikle satıcı ile alıcı arasında tartışmalara varan sorunların yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Yaklaşık 53 milyon ton bahçe ürünleri üretimine sahip ülkemizde bu üretimin en az yüzde 5’i pazara hazırlama ve satış aşamalarında ekonomik değerini kaybetmektedir. Yani kabaca 2,5 milyon ton ürün pazarlama aşamasında çöpe gitmektedir. Ürünlerin kilogram değerini 1 lira olarak ele alsak, pazarlama aşamalarındaki hatalar nedeniyle 2,5 milyar lira değerinde kayıp var demektir.”

Kaynak:Milli Gazete