Kendi internet haber sitesinde günlük yazılar yazan  Fehmi Koru’nun bugünkü gündeminde  AK Parti’nin Atatürk Havalimanı’nı yıkıp yerine yeşil alan yapma projesi oldu. AK Parti’nin Kanal İstanbul gibi projelerin çıkmazlarını savunmak zorunda kalan yazar ve yorumcuların artık tedirginliklerinin yüzlerine vurduğunu ifade eden Fehmi Koru işlerinin bundan sonra çok daha zor olacağını belirtti.

AKP'Lİ YAZARLARIN İŞLERİ ARTIK ÇOK DAHA ZOR

Fehmi Koru yazısına “AK Parti’ye her şeye rağmen oy vereceğinden emin olduğum kişilerde huzursuzluğun arttığını görmemek mümkün değil” sözleriyle başladığı yazısında Yanlış bir icraatı savunduklarının artık kendilerinin de farkında olduğunu açıkladı.

“Neden şimdi?” sorusunun cevabını muhtemelen onların da bilmediğini yazan Koru yazısında konuyla ilgili şu ifadelere yer verdi:

Huzursuzlukları yüzlerden okumama yarayan yeni konu, Atatürk Havalimanı olarak çok uzun yıllar hizmet vermiş olan mekanın işlevsiz bırakılması yanlışına ek olarak, alana iş makinaları sevk edilmesidir. İlgili iki  bakan ekranlara çıkıp alanın millet bahçesi haline dönüştürüleceğini anlatıyorlar.
O alan park yapılacak sizin anlayacağınız.
İş makinalarıyla ilk elde pistlerden biri daha kazınacak ve alana ağaçlar dikilecekmiş…
Yüzler yalan söylemez, bunu duyuranların yüzlerine de rahatsızlıkları vuruyor işte.
‘Pist’ diye gelişigüzel ifade edilen aslında dünyanın en pahalı inşaatı. Her pist milyarlara mal oluyor. Her müteahhitin yerine getirebileceği bir iş olmadığı için de o uğraş alanında uzmanlaşmış şirketler kullanılıyor.

Atatürk Havalimanı İstanbul’un sivil havacılık alanında kullanılan tek mekanı iken, inen-kalkan uçak sayısına hizmet vermeye yetmediği anlaşıldığında, bir pist daha ilave edilerek ihtiyaca cevap verir hale getirilmişti. Ardından İstanbul’un Anadolu yakasında Sabiha Gökçen Havalimanı devreye girerek yarı yükü onun üzerinden alındı.
Büyük çapta Atatürk Havalimanı’nı kullanan şirket olan Türk Hava Yolları’nı (THY) dünyanın en bilinen havayolu şirketleriyle rekabet edebilir hale getiren yönetim kadrosunun başındaki iki isim, Candan Karlıtekin ile Hamdi Topçu, görev başındayken, her ikisi de, büyük yatırımla yeni bir havalimanı yapmak yerine var olana yeni pist/ler eklemenin daha doğru olacağını savunmuşlardı.
Sonunda İstanbul Havalimanı yine de yapıldı.
Yollar ve köprülerin yapılış yöntemiyle…
Taahhüt edilen sayıda yolcu sayısına ulaşılmadığında müteahhit şirketlere farkı devletin ödemesi garantisiyle…
İki yılı bulan pandemi döneminde doğal olarak yolcu sayısı düşük kaldı; hala garanti edilen yolcu sayısına ulaşıldığını sanmıyorum.
Dahası, geride bıraktığımız kışın hava durumu açısından en sert geçen günlerinde yeni havalimanı birkaç gün hizmet dışı kaldı.
Uçaklar o günlerde nereye indirildi dersiniz?
Evet, işlevsiz hale getirilmiş, pandemi mücadelesinde kullanılmak amacıyla üzerine hastane inşa edilerek bir pisti tahrip edilmiş olan Atatürk Havalimanı’nın kullanılabilir haldeki öteki pistine…
Şimdi kazınması için iş makinaları ordusu getirilmiş olan piste…
Neden böyle bir işe şimdi kalkışıldığını anlamak mümkün değil.
Kendilerine “Çıkın, yapılmak isteneni savunun” denilen siyasi ve bürokratik yetkililer ile yazar ve yorumcuların görevlerini yerine getirmeye çabalarken zorlandıkları seslerine ve oradan da yüzlerine vuruyor.
Yanlış bir icraatı savunduklarının kendileri de farkındalar da ondan…