Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski yol arkadaşı  Ahmet Davutoğlu, AK Parti'den ayrılış sürecini anlattı.  Gelecek Partisi Genel Başkanı ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Erdoğan muhafazakârlıktan müteahhitliğe evrildi. Bugünkü talanın ortağı olamazdım" dedi.

Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay’a konuşan Davutoğlu, "AK Parti’den ayrılış sürecinde vicdanım çok rahat. Bir lokma haram yemedim. Başbakanlık konutunda otururken alt kattaki resmi kabul için yapılan yemekten üst kata ailem için çıkardıkları tabakların maliyetini hesaplatıp ödedim. Gelen bütün hediyeleri tutanakla benden sonra Başbakan Binali Yıldırım’a devrettim. Bugünkü talanın ortağı olamazdım." ifadelerini kullandı.

ERDOĞAN MUHAFAZAKARDI MÜTEAHHİT OLDU

Balbay’ın aktardığına göre; Davutoğlu’nun Erdoğan için değerlendirmeleri şöyle:

- Erdoğan muhafazakârlıktan müteahhitliğe evrildi. İktidar gücü karşısında sınavı kaybetti.

- Dini kavramlar üreterek siyaset yapmanın bütün sınırları görüldü.

- 2011 seçimlerini baz alalım, Saray’da AK Parti’ye oy verenlerin oranı yüzde 25’i geçmez.

- Erdoğan, sadece Cumhuriyet tarihinin değil, Üçüncü Selim’den bu yana Osmanlı döneminin de bütün birikimlerini, kurumlarını tüketti, tarumar etti.

- Bugün AK Parti’yi İslam’la bütünleştirip eleştirirseniz AK Parti’ye hizmet etmiş olursunuz.”

“ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİMLERDE İKİ ANLAYIŞ YARIŞACAK”

Davutoğlu altı partinin bir araya gelme sürecini yaşamının en heyecanlı dönemi olarak değerlendirdi. Gelecek Partisi liderinin, muhalefetin ortaklaşmasıyla ilgili düşünceleri ise şöyle:

“- Cumhuriyet tarihinin en geniş tabanlı siyasi buluşması o masadır. Türkiye’nin bütün renkleri bir arada. Gidiş daha kapsayıcı bir yöne doğru.

- AK Parti’nin kutuplaşma dayatması karşısında böyle bir masa oluşturmak büyük bir umut kaynağı olmuştur.

- Geçmişteki tüm birikimlerimizi ve değerlerimizi kapsayacak şekilde ikinci yüzyıla hazırlanmamız lazım.

- Önümüzdeki seçimlerde iki anlayış yarışacak. Bir tarafta otoriterlik, kutuplaştırıcılık, kurumsuzlaşma, tek adam siyaseti, bir tarafta da özgürlükçü demokrasi, kapsayıcılık, gerçek bir parlamenter sistem.

- Göreceksiniz altı partinin lideri bir araya gelerek, aklın yolunu izleyecek, Türkiye gerçeklerini dikkate alacak ve cumhurbaşkanı adayını belirleyecek.

- Çıkardıkları seçim kanununa göre Meclis’te hangi yöntemle çoğunluğu sağlayacaksak o yöntemle seçime gireceğiz. Bu siyaset oyunları bizi şaşırtmıyor. Ancak masanın çözüm iradesi bu oyunların üstünde.

- Ortak imzaladığımız metinde 1924 ve 1961 anayasalarına yaptığımız göndermeler, bu anayasalara yönelik eleştiri anlamında değil. Bunları elbette 1980’den çok ayrı tutuyoruz. Demokrasinin gelişimine katkı sağlayan önemli metinlerdir. Ancak bu anayasalara dayanarak demokrasinin dışına çıkmalar oldu. Bir daha böyle şeylere izin vermeyecek bir anayasa gerekli.

- Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çıkışını çok önemsiyorum. Cesurca. CHP’ye yönelik sağdaki olumsuz algıları kırıyor.

- Bana, “Niçin CHP ilesin” diye sorduklarında, “Bir deprem olduğunda herkes bir araya gelip yaraları sarmak için uğraşmaz mı? Türkiye’de bir deprem var ve hepimiz bir araya gelmeliyiz” diyorum.

- Şimdi yeni şeyler söylememiz lazım. Ben, akıl, bilim, ilerleme ve özgürlükçü demokrasi diyorum.”