“Sizlerin başında bazı ümera (idareci) bulunur.
Yalan söyler ve zulüm yaparlar. Kim ki bunların yalanlarını tasdik eder ve zulümlerine yardım ederse, ben onlardan değilim. Onlar da benden değildir. Ve yanıma da gelemezler. Kim de onların yalanlarını tasdik etmez ve zulümlerine yardımcı olmazsa, o bendendir, bende ondanım. Ve benim yanıma gelir.” (Hadisi Şerif)
​Maksadımız birilerini üzmek değildir ama bazı gerçekleri de yazmak durumundayız. Şöyle ki; Ak Parti harekâtı, bir vefasızlık kuruluşudur. Zira Ak Parti, Milli Görüşü parçalamak ve iktidardan alıkoymak için, iç ve dış entrikalarla kurulmuştur. Liderleri ve bazı kurucuları Necmettin Erbakan’a biat ettikleri halde, onu arkadan hançerlediler. Yani bir nevi ‘Brutus’ görevini yaptılar.
​Aslında bu tezgâhlama dışta oluşturulmuş, Ak Partinin kurucuları da bu tezgâhın aktörü olmuştur. Çünkü bunlar dıştan desteklendiler. Dostlarını, arkadaşlarını üzdüler. Milli Görüş’ü çökertmek için, yabancılarla birleşerek, halay çektiler.
​Nitekim onlar önce gömlek değiştirip, Büyük Ortadoğu Projesinin eşgüdüm başkanlığını deruhte ettiler. Sonra da kardeş ülke Irak ve Suriye’de yaşayan milyonlarca insanın öldürülmesine, Müslüman kadınların ırzlarına geçilmesine, oraların tarumar olmasına sebebiyet veren zalimlere, bunun vebalini düşünmeden, yardımcı oldular.
​Böylece Müslümanların ahını aldılar. Ülkenin istikbalini tehlikeye sokacak yaklaşımlar gösterdiler. Müslümanları bırakarak, gayrımüslimlerle yaren oldular. Böylece Allah’ın buyruklarına da, dünyevileşme uğruna, muhalefet ettiler. Yanlış yola saptılar. Böylece batılılara hizmetçi oldular.
​Bunlar Avrupa Birliği yasalarına uyma adına, o zamanın Türk Ceza Kanununda yaptıkları değişikliklerle, önce zinayı serbest bıraktılar. Medeni Kanundaki değişikliklerle de ailenin disiplinini ve selametini bozdular. Yapılan düzenlemeler, eşler arasındaki münakaşaların ziyadeleşmesine sebebiyet verdi. Sokaklar üryanlaştı. Gelenekler, manevi talimatlar kulak ardı edildi. Bu hal, kültürel yapımızı bozdu. İnançlarımızı sarstı. Ümitlerimizi tüketti.
​Diğer taraftan, haram yemeyi iltifat görür hale getirdiler. İsraf deryalaştı. Kayırmacılık her konuda doruklaştı. Partizanlık yaygınlaştı. Beraber yola çıkanlar bir bir devre dışına atıldı. Tek adam anlayışına sarıldılar. Oysa Milli Görüş, bu yapılanları asla onaylamaz. Haksızlıklara geçit vermez. Yozlaşmayı asla alkışlamaz.
​Bunların çoğu;
1- Önce hocalarına biat ettikleri halde, saygısızlık yaparak kendisinden ayrıldılar.
2- Milli Görüş gömleğini değiştirerek, yabancı gömlekler giydiler.
3- Yol arkadaşlarını eleye, eleye uzaklaştırdılar. Onların yerine ne idüğü belli olmayanlarla yol arkadaşlığına soyundular.
​Sonuç olarak, yıllar yılı çalışarak, Milli Görüş siyasetini realize etmeye çalışanların ahı, elbette ki Ak Partiyi tutacaktır. Öyle de oldu. Bunların yaptığını insaf sahibi hiç kimse yapamazdı. Ama bunlar, Milli Görüşçülerin emeğini hovardaca harcadılar. Ülkeyi ele güne muhtaç hale getirdiler.
​Şimdi de, ektiklerini biçme noktasına geldiler. Zira Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ve arkadaşları, Tayyip Erdoğan’ın hocasına yaptığını, kendisine yapmaktadırlar. Görülüyor ki, hiç kimsenin yaptığını yanına kâr kalmıyor. Bundan dolayı, Ak Parti artık toparlanamaz. Her gün kan kaybederek, sona doğru sürüklenmektedir.
​Zira Ak Partinin enerjisi tükendi, statikleşmeye başladı, kusurları çoğaldı, albenisi kalmadı. Liderlerinin cazibesi tükendi, ona karşı sevgi de azaldı. Partisi de fikren, zirken çoraklaştı. Sempatizan ve menfaatperestlerden başkası, yanlarında kalmadı.
​Çünkü karanlığa sövme yerine, bir mum yakmak akıllarına gelmedi. Akıl tutulması yaşamaktadırlar. Aldatmaca politikaları ziyadeleşti. Amaçlarından saptılar. Arkadaşlarını uzaklaştırdılar. Basını yandaş hale getirerek, çoraklaştırdılar. Yandaş medya ile ayakta kalacaklarını sandılar. Bilmeden konuştular, cahillik ettiler. Demokrasiyi yozlaştırdılar. Devleti yönetemediler. Dürüstlükten uzaklaştılar. Toplumu kamplaştırdılar. Düşünmeden, devamlı konuştular. Eleştiriye karşı asabileştiler. Geçmişten asla ibret almadılar. Geleceği düşünmediler. Gerçeklerden korktular. Her konuda güç kullandılar. Haklıya hakkını vermediler. Güveni temelinden sarstılar. Hata üstüne hata ettiler. İnançları yozlaştırdılar. Partileri dışındaki insanlara değer vermediler. İnsan haklarına dikkat etmediler. Devamlı millete kızdılar. Kuşkulu işler yaptılar. Liderliği putlaştırdılar. Siyasette nezaketi terk ettiler ve öğüt dinlemez oldular.
​Bundan sonra sormak gerekir ki;
Ak Parti nereye koşuyor?
​Selam doğru yola uyanlara olsun.
(Taha/47). Cağaloğlu – 18.11.2019

 ​İsmail Müftüoğlu 
​​​[email protected]