Korkusuz yazarı Can Ataklı, Cumhurbaşkanı ve AK Partili Genel Başkanı Erdoğan'ın tekrar iktidara gelmek için yapabileceklerini yazdı. "Erdoğan kazanamayacağı bir seçime asla girmeyecektir. Hatta öyle ki eğer kazanamayacağını anlarsa seçim bile yapmadan ömür boyu o makamda oturmanın planlarını yapıyor." değerlendirmesinde bulunan Korkusuz yazarı Can Ataklı, "Şurası kesin bir gerçek ki Erdoğan’ın artık seçim kazanması, tek başına yüzde 50 artı 1’i bulması mümkün değil." ifadelerini kullandı.

"YOKSUL KESİME YÖNELİK PARA MUSLUKLARINI AÇACAKLAR"

Öte yandan Can Ataklı yeniden seçim kazanmak için hükümetin para musluklarını açabileceğini söyleyerek, "Başta asgari ücret olmak üzere dar gelirli ve yoksul kesime yönelik para musluklarını açacaklar. Orta boy işletmelere çok ucuz faizle krediler verilecek. Memur maaşlarına sürpriz zam yapılacak doğal olarak bundan emekliler de yararlanacak. EYT’lilerin sorunu çözülecek, 3600 ek gösterge konusu geniş bir tabanı kapsayarak yürürlüğe girecek. Böylelikle bir anda paraya kavuşan pek çok kişi, “Fakir babası Erdoğan” sloganının peşinden gidecek." iddiasında bulundu.

İşte, Korkusuz yazarı Can Ataklı'nın dikkat çeken o yazısı:

Analizim, dünya devinin raporuyla aynı

Analizim, dünya devinin raporuyla aynı
Sakın aklınıza, “Adam kendini övüyor” düşüncesi gelmesin.

Övmüyorum elbette ama bir durum tespiti yapmak istiyorum.

Bu köşede kim bilir kaç kere yazdım.

Televizyonlarda anlattım. Kendi YouTube kanalımda dile getirdim.

Aylardır hep “baskın seçimden” söz ediyorum.

Ancak şunu hep ekliyorum: Erdoğan kazanamayacağı bir seçime asla girmeyecektir. Hatta öyle ki eğer kazanamayacağını anlarsa seçim bile yapmadan ömür boyu o makamda oturmanın planlarını yapıyor.

Şurası kesin bir gerçek ki Erdoğan’ın artık seçim kazanması, tek başına yüzde 50 artı 1’i bulması mümkün değil.

Bu nedenle tekrar parlamenter sisteme dönerek, muhtemelen birinci parti çıkmayı ve bu sayede iktidarda kalmayı düşünecektir.

Gerçi bu olasılık da giderek dibe çöküyor, AKP’nin yapılacak ilk seçimlerde birinci parti çıkmama olasılığı da çok yüksektir.

Bu durumda Erdoğan ne pahasına olursa olsun seçimleri kazanabileceği bir ortam yaratmak zorundadır.

Bu formülü uzunca süredir şöyle anlatıyorum;

Başta asgari ücret olmak üzere dar gelirli ve yoksul kesime yönelik para musluklarını açacaklar.

Orta boy işletmelere çok ucuz faizle krediler verilecek.

Memur maaşlarına sürpriz zam yapılacak doğal olarak bundan emekliler de yararlanacak.

EYT’lilerin sorunu çözülecek, 3600 ek gösterge konusu geniş bir tabanı kapsayarak yürürlüğe girecek.

Böylelikle bir anda paraya kavuşan pek çok kişi, “Fakir babası Erdoğan” sloganının peşinden gidecek.

Ancak bu da yetmeyebilir.

Seçimlerin kesin kontrol altında yapılması gerekir.

Bu da ancak bir olağanüstü hal ile sağlanır.

Bir bahane ile (şiddet olayları, suikast, bölgesel çatışma, bir dış çatışma) olağanüstü hal ilan edilir, bütün muhalefet susturulur, seçimler polis ve asker kontrolünde yapılır, sayımı da bizzat valilikler halleder.

İşte anlattığım bu senaryo, dünyanın sayılı danışmanlık şirketi de olan Japon bankası Nomura’nın Türkiye raporunda aşağı yukarı aynen yer almış.

Elbette bunu benden almış olamazlar.

Sadece ekonomi alanında yorum ve analizler yapan ve bunları dünyanın tüm ülkelerindeki binlerce şirkete satan ve 27 bin çalışanı olan şirket sadece benim analizlerime bakarak Türkiye raporu hazırlayamaz.

Demek ki bu dev bankanın Türkiye istihbaratı bu yönde.

Buna karşı konunun çok önemli boyutu ise şu;

Bu analizi benim yapmam çok önemli değil. Hatta benim dışında bu tezi savunanlar da çok oldu.

Bunların etkisi sadece Türkiye ile sınırlıdır ve zaten iktidar yandaşları ciddiye bile almazlar.

Oysa Nomura bir dünya devi.

Etki alanı bizimki gibi yerelle sınırlı değil.

Ayrıca bu şirket gittiği bütün ülkelerde ciddiye alınıyor.

Yani, bir dünya devi Türkiye raporu ile Türkiye’de demokrasiye ara verileceğini, muhalefetin susturulacağını, mevcut yöneticinin bölünceye kadar bu görevde kalmanın planlarını yaptığını, bu uğurda ekonominin batmasını, halkın perişan olmasını hiç düşünmediğini tüm dünya ülkelerine yayıyor, yayabiliyor.

Bu analizin tutması bizim için bir felaket.

Nomura ise bu analizi tutmazsa tüm dünyada rezil olur, inandırıcılığı ve ciddiyeti sorgulanır.

Sizce “sırf Türkiye ve Erdoğan düşmanlığı için” böyle bir riski göze alınır mı?