MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli MHP Grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bahçeli, "MHP ile  AK Parti, iki kahraman millet eseridir. Biz harcarsak sadece hainleri harcarız. Cumhur İttifakı, siyaseti pazarlık üzerine inşa etmemiştir." dedi. Gelecek Partisi Genel Başkanı  Ahmet Davutoğlu'na çok sert sözlerle yüklenen Bahçeli, "İşbirlikçi Serok Ahmet ise bize Kürtçe cevap veriyor. Ah Serok Ah bırak özgüveni de, herkes adam oldu bir sen adam olamadın. Bu gidişle olabileceğin de yok." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi  Bülent Arınç'ın Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş hakkındaki sözlerine sert sözlerle tepki gösterdi. Bahçeli, "Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi olan siyaset eskisi bir şahsın Kavala ve Demirtaş’a güzellemeler yapması çarpıklık ve ahmaklıktır." ifadesini kullandı.

"ALAATTİN ÇAKICI DEVLETE HİZMET ETTİ"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu tehdit eden Alaatin Çakıcı'yı savundu. Bahçeli, "Tekraren ifade ediyorum, Alaattin Çakıcı benim dava arkadaşımdır. Kılıçdaroğlu anlar mı bilemem, ülkücüden mafya, mafyadan da ülkücü olmaz, olamaz. Alaattin Çakıcı'nın bu devlete nasıl hizmet ettiğini bilenler bilir, bilmeyenler de kendileri bilir." ifadelerini kullandı. 

CUMHUR İTTİFAKI REFORMLARI HAYATA GEÇİRECEKTİR

Devlet Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:

"Cumhur İttifakı ile ilgili akla hayale sığmayan dedikoduları ibretle takip ediyoruz. Cumhur İttifakı'nın kolonlarının çatırdağını söyleyenlerden tutun da bu dönüşte MHP'ye yer yok diyenlere kadar pek çok şey söylenmiş. Bazıları da gelişmeler bir rota değişikliğine işaret ediyor diyecek kadar akıl noksanlığını ispat etmiştir. Korkak bir kalem sahibi, "Recep Tayyip Erdoğan Bahçeli'yi harcar, Bahçeli de Recep Tayyip Erdoğan'ı" diyebilecek kadar kendinden geçmiştir. Çünkü bunların canı böyle istiyor. MHP ile AK Parti, iki kahraman millet eseridir. Biz harcarsak sadece hainleri harcarız. Cumhur İttifakı, siyaseti pazarlık üzerine inşa etmemiştir. Cumhurbaşkanımızla hukukumuz Türkiye düşmanlarının kafalarının alamayacağı kadar tutarlı, ilkeli, karşılıklı hürmet ve muhabbete dayalıdır. Kara kediler başka yerde dolaşsın. Cumhur İttiakı, Türkiye'nin yegane umududur. Cumhur İttifakı yaşayacaktır, reformları bir bir hayata geçirecektir."

Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: 

SORUNLARI ÇÖZÜLMEMİŞ ÖĞRETMEN SORUNLU EĞİTİM DEMEKTİR: Salgının hepimizi derinden etkilediği bir dönemde, öğretmenlerimizin sorunlarını ülkemizin ve toplumumuzun sorunlarından ayrı tutmamız mümkün değildir. Hangi gerekçeyle olursa olsun öğretmenlerimizden esirgeyeceğimiz imkânların yarın karşımıza çıkacak toplumsal faturası çok daha ağır olacak, geleceğimiz, “Huzursuz öğretmen, eğitimsiz öğrenci, bocalayan ülke” döngüsünden maalesef kurtulamayacaktır. Ülkemizin önüne koyduğu hedeflere ulaşabilmesinin hızı ve kalitesi öğretim kadrosunun niteliği ve huzuru ile doğrudan ilişkilidir. Zira ne kadar ileri eğitim sistemi getirirsek getirelim, eğitimi ne kadar geliştirdiğimizi iddia edersek edelim onu uygulayacak olan öncelikle öğretim kadrolarımızdır. Sorunları çözülmemiş öğretmen sorunlu öğrenci ve sorunlu eğitim sistemi demektir.

VİRÜSÜN BULAŞMA HIZI ARTIŞ GÖSTERMEKTEDİR: İnsanlık büyük bir musibete karşı direnç göstermektedir. Gözle görülemeyecek kadar küçük bir virüs dünyayı alarma geçirmiştir. Maalesef virüsün bulaşma hızı giderek artış göstermektedir. Yeni tip koronavirüsün sosyal ve toplumsal hayatın ana gövdesine, siyasi ve ekonomik ilişkilerin ağırlık merkezine çok ciddi bir tesiri olduğu muhakkaktır. Aşıyla ilgili çalışmaların seyri, tedbirlere azami riayetin derinliği, devlet-millet dayanışmasının gücü ve etkinliği virüse karşı sürdürülen mücadelenin hangi yönde tecessüm edeceğini de gösterecektir.

İMAMOĞLU SİYASİ ÇIKAR PEŞİNDE KOŞUYOR: Her kafadan çatlak seslerin çıkması gergin ve tedirgin bekleyişleri şüphesiz tırmandıracaktır. Özellikle vaka ve vefat sayılarında kuşku uyandıracak, korku yaratacak ipe sapa gelmez görüş paylaşanların bize göre samimiyetleri tartışmalı, niyetleri ise kötüdür  İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bulaşıcı hastalık kaynaklı vefatlarla ilgili Sağlık Bakanlığı’nı tekzip eden laçka ve layüsel açıklamalarının itibar edilecek hiçbir yanı yoktur. Böylesi bir dönemde bile siyasi çıkar peşinde koşmak, devlet ile vatandaş arasında güvensizlik oluşturmaya çalışmak gafilce bir yaklaşımdır.

VİRÜSÜN EKOMİK KRİZE YOL AÇMASI MI ARZULANMAKTADIR: Sağlık Bakanımız canını dişine takıp geceli gündüzlü mücadele ederken belediye işlerinden başka her şeye dil uzatan, her konuda görüş bildiren bu kendini bilmezin maksadı nedir?  Yoksa CHP zihniyeti virüsün bulaşma hızından memnun mudur? Hatta güçlü sağlık alt yapısının kısa sürede çökmesini mi beklemektedir? Virüsün bir siyaset ve ekonomik krize yol açması, demokrasi dışı arayış ve özlemleri tetiklemesi mi arzulanmaktadır? Nedir bu sefil CHP anlayışının istediği? KOVİD-19’la mücadeleye gölge düşürmek, tutarsızlık varmış gibi göstermeye çalışmak, yalan-yanlış bilgilerin paylaşıldığını ima ve iddia etmek virüs kadar tehlikeli bir siyaset kofluğudur.

ÇİRKİN DEDİKODULARI ESEFLE TAKİP EDİYORUZ: Konu fitne oldu mu bunlar anında uykusundan uyanmış yılan gibi başlarını kaldırırlar, saklandıkları deliklerden birer ikişer fırlayarak ortalığa saçılırlar. Birkaç haftadır korkakların, fitnebazların, dümencilerin, düzencilerin, kudurmuş emellerin sap yiyip saman öğüttüğünü bir hayli fazla görüyor ve şahit oluyoruz. Bilhassa Cumhur İttifakı’yla ilgili akla hayale sığmayan çirkin dedikoduları esefle, hayretle ve ibretle takip ediyoruz. Mandacılar vites yükseltmişler, vesayetçiler gaza basmışlar, işbirlikçiler birden bire davulun kasnağına vurmaya başlamışlardır. Cumhur İttifakı’nın kolonlarının çatırdadığını söyleyenlerden tutun da, “Bu dönüşte MHP’ye yer yok” diyen tescilli korkaklara varıncaya kadar pek çok şey yazılmış, söylenmiş ve yorum olarak paylaşılmıştır. Bazıları da çıkıp “Bütün gelişmeler bir rota değişikliğine işaret ediyor” diyecek kadar akıl ve basiret noksanlığını ispat etmiştir.

MHP İLE AK PARTİ İKİ KAHRAMANDIR: Türkiye düşmanlarının sığınağı olan bir gazetede köşe yazarlığı yapan korkak ve kiralık bir kalem sahibi, “Recep Tayyip Erdoğan Bahçeli’yi harcar, Bahçeli de Recep Tayyip Erdoğan’ı; zamanı var…” diyebilecek kadar fitnenin zehriyle zehirlenmiş, kör kütük halde kendinden geçmiştir. Çünkü bunların canı böyle istiyor. Çünkü bunların kirli amacı bunu işaret ediyor. Kurdukları hayallerden bile malzeme çalan zavallıların sözüne itibar edecek hiçbir vatan evladı olamayacaktır. Kaldı ki maruz kaldıkları hayal kırıklıklarını hiçbir alçı da tutamayacaktır. Karanlık kuyuların güneş görmeyen dip köşeleri neyse bunların vicdanı odur. Şunu özellikle ifade etmek isterim ki; MHP ile AK Parti Türk tarihinin iki ucunu bir sevdayla kavrayıp geleceğin parlak ve onurlu kucağına doğru taşıyan iki kahraman millet eseridir.

KARA KEDİLER BAŞKA YERDE DOLAŞSIN: Biz harcarsak sadece hainleri, sadece Ali Kemal varislerini harcarız. Cumhur İttifakı siyaseti pazarlık üzerine inşa etmemiştir. Cumhur İttifakı al-ver süreciyle kurulmamıştır. Cumhur İttifakı’nın ortak paydası mevki-makam hırsı değil, Türk milletinin tarihi ve dokunulmaz haklarıdır. Cumhur İttifakı, cumhurun şeref nişanesi, Cumhuriyetimizin kuruluş ruhunun nigehbanıdır. Yolu doğru olanın yükü de ağırdır. Bu yük fedakâr yürekler tarafından omuzlanmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımızla hukukumuz Türkiye düşmanlarının kafalarının almayacağı kadar tutarlı, dengeli, hesapsız, plansız, ilkeli, karşılıklı hürmet ve muhabbete dayalıdır. Kara kediler başka yerde dolaşsın, müfsit çakallar başka mahfillerde at koştursun.

BİZİM İTTİFAKIMIZ CUKKA İTTİFAKI DEĞİLDİR: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bütün kurum ve kurallarıyla kökleşmesi için ihtiyaç duyulan hukuk, adalet, ekonomi, sosyal ve diğer tüm reformlar Cumhur İttifakı’nın ortak iradesidir. Kaldı ki en büyük reform Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir. Cumhur İttifakı; cukka ittifakı değildir, curcuna ittifakı değildir, çukur ittifakı değildir, çuval ittifakı değildir, çuvallamış bir ittifak hiç değildir. Bizim ittifakımız milletin ittifakıdır, tarihin ittifakıdır, bekanın ittifakıdır, milli ülkülerin ittifakıdır, ezcümle kızılelmanın, kutlu yarınların ittifakıdır. Mülevves niyet sahiplerine diyorum ki, o pis ellerinizi ve nifak saçan dillerinizi Cumhur İttifakı’ndan derhal çekiniz, size buradan kemik çıkmaz.

ONU BUNU BIRAKIN BUNA CEVAP VERİN: İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi özlemi çekenlere soruyorum, onu bunu bırakın da, mahremiyet içinde Türk’süz anayasa taslağını nasıl hazırladınız, buna cevap verin? Atatürk’ü anayasadan çıkarırken hiç mi yüreğiniz sızlamadı? Vatandaşlık tanımını güncelleyip Türklüğü yok sayarken hiç mi utanmadınız? Türkiye’yi bölünmeye götürecek bir anayasal zemini oluştururken hiç mi pişmanlık duymadınız? Ülkücüleri düşman gören İP’in başkanı, bu zillete nasıl ortak oldun? Atatürk’ün partisi CHP’nin yöneticileri bu rezalete nasıl olur verdiniz? Türkçe’nin onuruyla oynamaktan hiç mi rahatsız olmadınız? Anadilde eğitim ihanetine hangi hakla yeşil ışık yaktınız? PKK’yla anayasa taslak metnini hazırlarken hiç mi şehitlerimizi aklınıza getirmediniz? Sizin iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem dediğiniz bu kepazelik midir?

AH SEROK AH HERKES ADAM OLDU DA BİR SEN OLAMADIN: Kılıçdaroğlu’nun bu Başdanışmanı, Biden’den ülkemize yönelik hak ve özgürlükler konusunda vurgu yapmasını istiyor. Türkiye’nin terörle mücadele yasasının uluslararası standartlara uygun hale getirilmesini hedefliyor. Uluslararası topluma temel hak ve özgürlüklerde güvence verilirse ekonominin toparlanacağını iddia ediyor. Kapalı Maraş’ın açılmasını desteklemediklerini ileri sürüyor. Yetmiyor, sözde Kürt sorunu çözülmezse, tıpkı geçmişte Abdullah Gül’ün söylediği gibi, Türkiye’ye dışarıdan dayatılacağını ifade ediyor. CHP bunları söylerken Ali Babacan her kararın Ankara’dan alınamayacağını, yeni bir vatandaşlık tanımına ihtiyaç olduğunu zırvalıyor. İşbirlikçi ve iradesiz Serok Ahmet ise Siirt’ten bize Kürtçe cevap veriyor. Ah serok ah, özgüveni falan bırak, herkes adam oldu da, bir sen olamadın, bu gidişle olman da imkansızdır.

ALAATTİN ÇAKICI GÖVDESİNİ TAŞIN ALTINA KOYMUŞTUR: Kılıçdaroğlu’nun her sözü gerçek dışıdır, bayağıdır, uydurmadır, kriz ve kaosa yatırımdır. Geçen haftaki grup konuşmasındaki suçlamaları, hafta boyunca kendisinin ve CHP’li sözcülerin istismar ve yalanlara devam etmesi bir siyaset trajedisidir. Tekraren ifade ediyorum; Alaattin Çakıcı benim dava arkadaşımdır. Bu bir. Alaattin Çakıcı şehidimizin oğludur. Bu iki. Alaattin Çakıcı vatan ve millet sevdalısıdır. Bu üç. Alaattin Çakıcı üzerine atılı suçların bedelini yaklaşık 20 yıl cezaevinde kalarak ödemiş bir ülküdaşımızdır. Bu da dört. Kılıçdaroğlu anlar mı bilemem, yine de söylemek durumundayım. Ülkücüden mafya, mafyadan da ülkücü olmaz, olamaz. Alaattin Çakıcı’nın bu devlete, bu millete nasıl hizmet ettiğini bilenler bilir, bilmeyenler de kendileri bilir. Kılıçdaroğlu’nun Alaattin Çakıcı’ya mafya lideri, yer altı dünyasının karanlık yüzü demesi bizim nezdimizde yok hükmündedir. Alaattin Çakıcı ve onu gibi arkadaşlarımız bir dönem Türk devletine karşı saldırı ve suikast düzenleyen terör örgütleriyle korkusuzca mücadele etmiştir. Kılıçdaroğlu sokağa çıkmaya korkarken, onlar mesela 31 diplomatımızı şehit eden ASALA terör örgütünün peşine düşmüşlerdir. Devlet ve millet namına gövdelerini taşın altına koymuşlardı.

KILIÇDAROĞLU HAKKINDA DÜZENLENEN FEZLEKE KARARI BAĞLANSIN: Kılıçdaroğlu hakkında Başkanlık Divanı üyesi üç değerli arkadaşımızın hazırlayıp Cumhuriyet Savcılığına bildirdiği şikayet dilekçesinin bir fezleke olarak TBMM gelmesi önemli bir gelişmedir. Acil beklentimiz, Kılıçdaroğlu hakkında düzenlenen fezlekenin genel kurula kısa süre içinde intikal etmesi ve karara bağlanmasıdır.

ARINÇ'IN GÜZELLEMELER YAPMASI AHMAKLIKTIR: Bu terörist Demirtaş sevdasının taraftar ve yaygınlık kazanması hayra alamet bir durum da değildir. Halen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi olan siyaset eskisi bir şahsın, televizyona çıkıp Sorosçu Osman Kavala ile terörist Demirtaş’a güzellemeler yapması kelimenin tam anlamıyla çarpıklık, hatta ahmaklıktır. Bu şahsın iki suçlunun serbest bırakılmasını istemesi suçluyu övmektir, suça iştiraktir, ihanete yataklıktır. Terörist Demirtaş’ı ve Kürt kökenli kardeşlerimizi tanımak için Devran isimli hikâye kitabının okunmasını öneren bu gafil terör propagandasını alenen, milletimizin gözünün içine baka baka yapmıştır.

ÖZGÜRLÜK DEĞİL DEVLETİN DEMİR YUMRUĞU LAZIMDIR: Sayın Arınç, biz Kürt kökenli kardeşlerimizi bir teröristin anlatıldığı kitaptan değil, hayatın bizatihi içinden, milletimizin şerefli mensubu olmalarından, anıda, acıda ve gelecekte birlikte olmamızdan tanıyor ve onlara baktığımız zaman tıpatıp kendimizi görüyoruz. Devran isimli kitap bir terör anlatısıdır. Devran isimli şahıs bir teröristtir. Yazan da teröristtir. Neyin özgürlüğü, elinde silahla dağda gezene özgürlük değil, milletin demir yumruğu layıktır. Bülent Arınç Türkiye’ye kim tuzak kurmuşsa, Cumhur İttifakı’na kimler hasımsa, iç barış ve huzur ortamını kimler bozmak istiyorsa onlara muhabbetle yaklaşmaktadır. Gezi olaylarının sponsoru olan Sorosçu Osman Kavala’nın, özgürlükçü düşünerek serbest kalmasını gündeme getirmek hangi akıl ve mantığın ürünüdür? Aynı görüşü CHP de seslendirmektedir. Kaldı ki, CHP’li sözcüler Arınç’ı vicdan olarak tanımlayıp takdir etmişlerdir.

TÜRKİYE HAYSİYETİNİ ÇİĞNETMEZ: AB tarafından tek yanlı yürütülen, maksat ve muhtevası oldukça şüpheli olan İrini Harekatı’nda görev alan bir Alman firkateyni, Türkiye’den Libya’ya boya ve insani yardım malzemesi taşıyan Türk bayraklı bir ticaret gemisine dostane olmayan ve korsanca bir müdahalede bulunmuştur. Maruz kalınan muamele hukuka ve ittifak ahlakına temelden aykırıdır. Kaptan dahil tüm gemi personelinin zorla üstlerinin aranması, bir yerde toplu olarak alıkonulmaları, özellikle kaptanın başına silahlı askerin dikilmesi eşkıyalıktır, ahlaksız bir tertiptir. Silah ambargosunu ihlal etmediği görülen gemimizin saatlerce güzergâhından mahrum bırakılması, ayrıca gemi personeline suçlu muamelesi yapılmış olması skandaldır. Uluslararası sularda ticari gemilere müdahale edilebilmesi için bayrak devletinin rızasının alınması esastır. Bu kural çiğnenmiştir, netice itibariyle gerekli nota Türkiye tarafından gecikmeksizin muhatap ülkelere verilmiştir. Doğu Akdeniz’de yaşanan mütecaviz provokasyonu şiddetle kınıyorum. Türkiye hakkını yedirmez, haysiyetini çiğnetmez, hiçbir ülkeye de eyvallah etmez.