Gazeteci- yazar Murat Yetkin, ‘Cübbeli Ahmet’in “Silahlanan 150 derneğin ismini veririm” sözleriyle gündeme getirdiği cemaatlerle ilgili bir yazı kaleme aldı.

Murat Yetkin, Erdoğan’ın 12 Ocak 2020’de görüştüğü ve birkaç hafta önce “Savcılar ifade çağırırsa silahlanan 150 selefi derneğin ismini veririm” diyen ‘Cübbeli Ahmet’ ile ilgili, “Cübbeli bu bilgileri devlete özel kanallardan ulaştırabilecek durumdayken neden kamuoyuna ilan etti, sonra da sessizliğe büründü. Ses tellerindeki rahatsızlık nedeniyle YouTube yayınlarına da bir süre ara verdiği duyuruldu. Yoksa üstü örtülmek istenen cemaatler, tarikatlar arası bir iç savaş mı?” diye sordu.

Yetkin, “Peki, ‘Cübbeli’ bırakalım iki bin dernek ismini, bırakalım 150 ismi, herhangi bir isim vermiş mi? Bilmiyoruz. Akredite medyaya sızdırılan haberlerde herhangi bir isim vermediği bildiriliyor. Akredite olmayan medyanın çalışma koşulları çok daha zor. İlk akla gelen bu zoraki soruşturmayla Ünlü’nün söylediklerinin üstünün örtülmeye çalışıldığı. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun mutlaka bu konuda söyleyecekleri olsa gerek” değerlendirmesinde bulundu.

Yetkin, ‘Cübbeli Ahmet’in verdiği adreslerin önemli olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

“Birincisi, Adıyaman. Adıyaman’ın Kahta ilçesinin Menzil köyü, aynı adla tanınan bir Cemaatin merkezi. Menzil, Nakşibendi tarikatının Hâlidî kolundan; 1930 yılında Raşit Erol tarafından kurulmuş. Bir Cemaat yetkilisi Saygı Öztürk’e önceki sağlık bakanlarından Recep Akdağ ve önceki enerji bakanlarından Taner Yıldız’ın kendilerinden olduğunu söylemişti; “Menzil-Bir Tarikatın İki Yüzü” kitabında var.

“İkincisi, Batman. Batman’ın 1990’larda devlet içindeki karanlık yapıların kollamasıyla işlediği faili meçhul cinayetlerle öne çıkan Hizbullah’ın etkili olduğu bir şehir. Daha sonra silahlı mücadeleyi bıraktığını ilan edip Hür Dava Partisi-HüdaPar adını alan hareketin, hâlâ silah taşıdığı 6-8 Ekim 2014 olaylarında Diyarbakır, Batman ve Şırnak’ta PKK ile çatışmalarında gözlenmişti.

“Üçüncüsü, İzmir. İzmir laik hayat tarzının kalesi biliniyor ama İslâmcı hareketlerin de yeşerdiği merkezlerden. Fethullah Gülen’in Nurculuk’tan koparak ilk hamlesini Yamanlar Kolejiyle İzmir’de yapmasından önce Erbakan’ın Millî Görüş hareketi İzmir Akevler Kooperatifinden çıkmıştı. Cübbeli’nin yakınmasını bazı cemaatlerin İsmailağa’yı İzmir’de çalıştırmadığı şeklinde de anlayabiliriz; muhtemelen diğer yerlerde de.”

Yetkin, Medeni Kanun ve laikliği hedef alan sözleriyle gündeme gelen GATA Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Ali Edizer ile ilgili ise şu bilgileri paylaştı:

“Edizer’in 2012 yılında 9 ay Akdağ’ın Özel Kalem Müdürü, daha sonra da müsteşar danışmanı olması önemli bilgi kuşkusuz. Ancak yeniden, 15 Temmuz sonrasında devlet görevine dönüp Ankara 1’inci Bölge Kamu Hastaneleri Birliği İdare Hizmetler Birliği Başkanlığına (sonra da GATA’ya) atanmadan önce çalıştığı yer de dikkat çekici. Edizer, Dr. A.Yurtaslan Onkoloji Hastanesi Başhekim Yardımcısı imiş 2012-206 arasında. Dr Abdurrahman Yurtaslan, 1977-78 Milliyetçi Cephe döneminde MHP kontenjanından Sağlık Bakanı olan (Melih Gökçek’in amcası) Cengiz Gökçek döneminde Sağlık Bakanı Müsteşarı imiş. 12 Eylül darbesi ardından MHP’den koparak BBP’yi kuran ve 2009’da şaibeli bir helikopter kazasında ölen Muhsin Yazıcıoğlu da Menzil’e yakın bilinen siyasetçilerdendi. 1978 Kahramanmaraş Katliamının 1 numaralı sanığı olarak idamla yargılanıp beraat ettirilen Ökkeş Kengerli’nin da Menzil çizgisinde bilindiğini ve soyadını değiştirip Şendiller yaptıktan sonra BBP kontenjanından ANAP İzmir milletvekili seçildiğini de hatırlatalım.

İlginç bağlantılar, değil mi? Dahası da çıkacaktır. Çünkü Cübbeli’nin attığı işaret fişeği, bazı ilişkilerin bu cemaatler arası çatışma ortamında daha da ortaya çıkacağını gösteriyor.”

“GELELİM AKREDİTE CEMAAT, TARİKAT VE GRUPLARIN NASIL BELİRLENECEĞİNE”

Yetkin, cemaatlerine geleceğine ilişkin olası senaryolarla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

“Gelelim ayıklanmanın nasıl yapılacağı, akredite cemaat, tarikat ve grupların nasıl belirleneceğine.
Son sözü Erdoğan söyleyecektir. Ama hiçbir kanıtım olmadan, noktaları birleştirerek tahmin ediyorum ki iş Erdoğan’a gelene dek üç süzgeçten geçecek gibi görünüyor. Birincisi, İskenderpaşa Cemaati’dir. 1960’lardan bu yana Türkiye’de siyasi kadroların şekillenmesinde en büyük payı olan Cemaat odur. İkinci kademe Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Üçüncü ve siyasi süzgeç MHP lideri Devlet Bahçeli olacaktır.
Bu süreçte daha nice kirli çamaşırın ortaya dökülmesine hazır olalım.”

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN