Refah-Yol Hükümeti Başbakanı, cennetmekân Prof. Dr. Necmettin Erbakan, 12 Eylül Askeri Darbe öncesinde kurulan hükümetlerde koalisyon ortaklığı yaptı.

Erbakan hoca, Milliyetçi Cephe (MC) Hükümetlerinde, MSP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı olarak çok önemli hizmetlere imza attı.

Erbakan, dönemin Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel ile de aynı kabinede Başbakan Yardımcısı olarak bulundu.

İşte bu süreçte, 2. MC Hükümeti döneminde, Başbakan Demirel ile ABD Başkanı Carter arasındaki bir görüşme gazetelere “çok farklı” yansı(tıl)dı. Erbakan hocanın da o görüşmeye ilişkin çarpıcı da bir tepkisi olmuştu…

Milliyet Gazetesi yazarı Güneri Civaoğlu, tüm bu siyasi öyküyü bugün köşesinde kaleme aldı. İşte Civaoğlu’nun, “Masaya yumruk vurdu mu?” başlıklı o yazısı…

“2. M.C. (Milliyetçi Cephe) hükümeti yılları...

Londra’da dönemin Başbakanı Demirel ile ABD Başkanı Carter buluştular.

9 Mayıs 1977...

Konu “ABD’nin Türkiye’ye uygulamakta olduğu silah ambargosunun kaldırılması...”

Ertesi sabah...

Türkiye’deki çoğu gazeteler “Demirel masaya yumruğunu vurdu” manşeti atmıştı.

Bunun üzerine Milliyetçi Cephe hükümetinin Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan “Demirel masaya yumruk falan atamaz, olsa olsa ABD Başkanı önünde, yerlerde yuvarlanmıştır” gibi demeçler vermişti.

Buna karşılık az sayıda gazete “Başkan Carter’ın ambargonun kaldırılabileceği yolunda işaret verdiği” yorumunu yapmıştı.

Ve...

Sesi daha az çıkan, sayıları az olan o gazeteler doğruyu yazmışlardı.

Başkan Carter, Demirel’e, “Bunu konuşabiliriz” gibi ılımlı bir yaklaşımda bulunmuştu.

Tabii...

Demirel de masaya yumruk falan vurmamıştı.

Aralarında yıllardır ilk kez “silah ambargosunun kaldırılabileceği havası” oluşmuştu.

Peki, nereden çıkmıştı bu “masaya yumruk” iddiaları?

Masaya yumruk vurdu mu

CARTER’DAN BİR İLK

Türkiye Başbakanı Demirel ve ABD Başkanı Carter’ın Londra buluşmaları önemliydi.

Büyük bir İstanbul gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni’ydim.

Londra Temsilcimiz gerçi vardı ama ben de bu çok önemli olayı izlemek üzere Londra’ya gitmiştim.

Görüşme sürerken biz de kalabalık bir gazeteci grubu dışarıda bekleşiyorduk.

Hava Londra’da az görünen güzellikteydi.

Gök masmaviydi, güneş de tatlı tatlı ısıtıyordu.

Yolun kenarındaki ağaçların gölgesinde laflıyor, tahminlerde bulunuyorduk.

Sonra...

Carter ve Demirel çıktılar.

Beklenenin tersine, gergin, asabi, asık suratlı değillerdi.

Demirel “Ambargoyu görüşeceğiz” dedi.

Ardından, yabancı gazetecilere doğru yürüdü ve onlarla konuşuyordu.

Ben de Carter’a, ayaküstü, “ambargonun geleceğini” sordum.

Kaldırabiliriz, konuşacağız” cevabını aldım.

Hemen yabancı gazeteciler arasındaki Demirel’in yanına seğirttim.

Bu önemli haberi doğrulatmam gerekirdi.

O da “Evet, konuşulacak” cevabını vererek onayladı.

Yıllardır bu bir ilkti.

Amerika, Türkiye’yle her kademedeki görüşmelerde

Nuh diyor, peygamber demiyordu.”

Ambargonun kaldırılmasına kesin karşı tavır koyuyordu.

Ben Carter’dan ve Demirel’den bu cevapları alırken garip bir şeyler olmaktaydı.

Anadolu Ajansı’nın ve TRT’nin başındaki meslek büyükleri de bu buluşma için Londra’ya gelmişlerdi.

Aramızdaydılar.

Türk gazeteciler grubuna “Uğraşmayın boşuna... Bu görüşmenin haberi Türkiye’ye geçti, gazetelerinize ulaştı bile” diyorlardı.

AA’nın ve TRT’nin her zaman imtiyazlı oldukları bilinir.

Herhalde görüşmenin yapıldığı binanın bir yerinde AA’nın TRT’nin muhabirlerine Başbakanlık yetkilileri içeride konuşulanları anlatmışlardır. Onlar da yazıp Türkiye’ye geçmişlerdir” diye düşünüldü.

...................

Aslında meğer haber daha görüşme gerçekleşmeden yazılmış. Başbakanlıktan “Beyefendi masaya yumruğunu vuracak” diye üflenmiş.

Oysa...

Carter yıllardan sonra silah ambargosunun kaldırılması konusunda ılımlı davranan ilk Başkan olmuş.

Bunu müzakere etmeliyiz” demiş.

Yani...“Turuncu ışık” yakmış.

Fakat...

Bu yeni ve ılımlı tavır önceden hazırlanan ve Türkiye’ye geçilen haberlere yansımamış.

.....................

Sonuç...

Demirel hükümeti kısa süre sonra düştü.

CHP, Demirel’in Adalet Partisi’nden aldığı milletvekillerine bakanlık vererek Meclis’te kıl payı çoğunluk sağladı.

Ecevit Başbakan oldu, Amerika’ya gitti.

Londra’da Demirel’e yanmış olan “turuncu ışık” Washington’da “yeşile” dönüştü.

Demirel masaya yumruğunu vurdu” haberinin yayımlanmadığı az sayıda yayın organından biri de benim gazetemdi.”