1915 Çanakkale Köprüsü’nün yapım maliyeti ve şekliyle ilgili tartışmalar sürerken gazeteci yazar Can Ataklı bugünkü yazısında, “Son zamanların en büyük “kara deliği” bu köprü çünkü. Milletin sırtına yüklenmiş milyarlarca doların hesabı nasıl verilecek bilmiyoruz. Saray iktidarı ise hala yaptığının çok iyi bir şey olduğunu savunmayı sürdürüyor. Neymiş “ceplerinden bir kuruş çıkmadan yapmışlar” bu köprüyü. Tam bir kandırmaca, tam bir palavra. Üstelik bunu yaparken tüm halkı da her zamanki gibi yine “aptal yerine” koymaktan çekinmiyorlar.” dedi.

Ulaştırma ve Alpyapı Bakanlığı’nın iktidara yakın medyaya gönderdiği bilgi notundaki rakamları aktaran Can Ataklı, “Demek ki aslında “cebimizden hiçbir şey çıkmıyor” sözü doğru değil, bal gibi çıkıyor. Sonra madem saray günde 675 bir Euro taksiti kabul etmiş o zaman milleti niye 200 liracık fiyat vererek zora sokuyor, nasıl olsa garanti verilmiş, o zaman bırakın da vatandaş bu hizmetten daha ucuza yararlansın, üstelik bu durumda geçiş sayısı hızla artacaktır ve garanti için söz verilen miktar düşecektir gün geçtikçe. Ayrıca 12 yıl sonra bu köprünün fiyatının ne olacağını da şimdiden açıklamak gerekmiyor mu?” diye sordu.

“Günde 4 bin 500 aracın bile geçmeyeceği köprüden günlük 45 bin araç geçişi için baştan garanti verilmiş durumda.” diyen Can Ataklı, şöyle devam etti:

“Bu numarayı daha önce üçünü köprü, körfez köprüsü, İstanbul Havalimanı ve şehir hastanelerinde yutturduklarına inanıyorlar.
Ancak Çanakkale Köprüsü’ndeki durumu kendileri de saklayamıyor.
Çünkü diğer saydıklarımda iyi kötü kullanım arttı, bu nedenle saki haklıymış gibi olduklarını düşünenler var.
Ama Çanakkale Köprüsü öyle bir derin uçurum ki görülmemesi mümkün değil.
Böyle olunca şimdi söylediklerini unutup yine üste çıkmaya çalışıyorlar.
Bu kez savunma değişmiş.
“Cebimizden bir kuruş çıkmadı” palavrası yerine “Sıfır faizli 12 yıllık kredi kullanıyoruz” diyorlar.
Nasıl mı, hemen anlatayım.
Ulaştırma Bakanlığı, saray medyasına bir bilgi notu göndermiş.
Diyorlar ki “Size millete bu palavrayı yutturabilmeniz için kulağa mantıklı gelen bazı rakamlar veriyoruz. Bunları her yerde anlatın.”
Bakın notta ne yazıyor;
1915 Çanakkale Köprüsü’nden 12 yılda SIFIR adet araç geçse devlete maliyeti
45.000×15 = 675.000 Euro
675.000×365 = 246.375.000 Euro
12 yılda 2.956.500.000 Euro
Yani HİÇ ARAÇ GEÇMESE dahi devlet sıfır faizli 12 taksitle 3 milyar Euro ile dünyanın en uzun asma köprüsünü yaptırmış oluyor.
Köprüden günde 15 bin araç geçtiği takdirde devletin toplam maliyeti 2 milyar Euro’nun, 30 bin araç geçtiği takdirde 1 milyar Euro’nun altına iniyor.
12 yıl sonra ise, şu anda 3 milyar Euro değerinde olan bir köprü her şeyiyle devletin kullanımına geçiyor.
Yani 12 yıl sonra devlet en kötü senaryoda (o da tek bir araç bile geçmemesi ) sıfıra sıfır çıkıyor. Ortalama senaryoda ise en az 1-2 milyar Euro daha ucuza stratejik bir altyapı tesisi kazanmış oluyor.
O zaman ben de sormak istiyorum: Demek ki aslında “cebimizden hiçbir şey çıkmıyor” sözü doğru değil, bal gibi çıkıyor. Sonra madem saray günde 675 bir Euro taksiti kabul etmiş o zaman milleti niye 200 liracık fiyat vererek zora sokuyor, nasıl olsa garanti verilmiş, o zaman bırakın da vatandaş bu hizmetten daha ucuza yararlansın, üstelik bu durumda geçiş sayısı hızla artacaktır ve garanti için söz verilen miktar düşecektir gün geçtikçe. Ayrıca 12 yıl sonra bu köprünün fiyatının ne olacağını da şimdiden açıklamak gerekmiyor mu?”