Türkiye Aile Meclisi Başkanı Adem Çevik, İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere aile kurumunun maddi ve manevi varlığını hedef alan birçok meseleyi Millî Gazete muhabiri Abdussamet Karataş’a anlattı.

Gerek Avrupa kurumları tarafından dayatılan gerek hükümet tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden (TBMM) çıkarılan yasa ve sözleşmeler, aile kurumumuzda büyük tahribatlar oluşturmaya devam ediyor. Türkiye Aile Meclisi Başkanı Adem Çevik, toplumun temel dinamiği olan aile kurumuna yönelik saldırıları, İstanbul Sözleşmesi’ni, Türk Medeni Kanunu’nu, CEDAW’ı ve aileye ilişkin bir çok meseleyi Millî Gazete’ye anlattı.

Adem Bey öncelikle şu sorudan başlamak istiyorum. Türkiye Aile Meclisi nedir? Ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?

Çalışmalarımıza 1 buçuk yıl önce Adalet Platformu olarak başladık. Daha sonra Aile Hakları Platformu olduk, son olarak da adımızı ‘Türkiye Aile Meclisi’ne dönüştürdük. Türkiye’nin dört bir yanında, yurtdışında teşkilatlanıyoruz ve ileriki süreçte bu teşkilatlarımızdan bir aile federasyonu, aile konfederasyonu ve uluslararası aile birliği oluşturma fikrimiz var. Yaklaşık 3 bin sivil toplum kuruluşu tarafından destekleniyoruz. Ailenin temelini sarsan Türk Medeni Kanunu, Türk Ceza Kanunu, CEDAW, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi ve 6284 numaralı yasanın yürürlükten kaldırılması için 18 bin imza topladık. Aileyi yıkan yasaların kalkması ve sözleşmelerin iptal olması için çalışmalar yürütüyoruz. Siyasi partileri, meslek odalarını ve sivil toplum kuruluşlarını bilgilendiriyoruz. Aile kutsaldır, aileyi yok etme küresel savaşına karşı elbirliğiyle mücadele etmeye çalışıyoruz. Bazıları bizi eleştiriyor “devlete muhalefet ederek zarar veriyorsunuz, devlet giderse aile gider” diye… Biz asla devlete zarar vermiyoruz. Devletin yanlışlarına karşı uyarıyoruz. Aksine aileyi güçlü tutabilirsek devlet de güçlü olur anlayışını savunuyoruz.

SÖZLEŞMEYE KASITLI OLARAK HİLAFETİN MERKEZİ İSTANBUL’UN ADINI KOYDULAR

Aile kurumuna büyük bir darbe vuran ‘İstanbul Sözleşmesi’ nedir? Nasıl bir etkisi var? Sizden dinleyebilir miyiz?

İstanbul Sözleşmesi, Avrupa Konseyi tarafından dayatılan bir sözleşmedir. İstanbul Sözleşmesi, kadına şiddeti önleme adı altında toplumu cinsiyetsizleştirmeyi, ailesiz toplumu dayatan bir Haçlı oyunudur. İstanbul Sözleşmesi, İstanbul’un Fethi’nin intikamı ve rövanşıdır. Türkiye üzerinden İslam dünyasına yönelik bir tehdit olan bu sözleşmede hilafetin merkezi İstanbul’un adının kullanılması Müslümanlara bir karşı algı operasyonudur.

BİRÇOK AVRUPA ÜLKESİ İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'Nİ KABUL ETMEDİ

Dünya genelinde durum nedir? Hangi ülkelerde uygulanıyor, hangi ülkelerde yasaklandı?

Şu an 37 ülkede uygulanıyor. Hıristiyan olmalarına rağmen Bulgaristan, Macaristan, Çekya, Ukrayna, Litvanya, Moldova gibi ülkeler bu sözleşmeye ‘şerh koydu’ ülkelerinde yürürlüğe girmesini kabul etmedi. Rusya devleti, ülke genelinde LGBT ve cinsiyetsiz toplum taleplerini 100 yıl süreyle yasakladı. ABD, Rusya, Kanada, Vatikan, Japonya, Azerbaycan, Meksika, Azerbaycan, İngiltere, İstanbul ifsat sözleşmesini ülkesine sokmadı. Ermenistan ise direniyor.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN MECLİS’TEN GEÇİŞ HİKÂYESİ TAM BİR SKANDAL

İstanbul Sözleşmesi’nin TBMM’den geçmesinin skandal diyebileceğimiz bir hikâyesi var değildi? Nasıl bir süreçti anlatır mısınız?

11 Kasım 2011’de KEFEK (Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu) heyeti, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır başkanlığında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önüne bir rapor sunuyor. Bu sözleşmenin şerh konulmadan Meclis’ten geçmesi lazım diyorlar ve Erdoğan’ı ikna ediyorlar. Erdoğan’ın onayının ardından Meclis'e havale ediyorlar. Sözleşme maddesi 24 Kasım’ın geç saatlerinde Meclis’te görüşülüyor. Saat 22:50’de Meclis Başkan Vekili Sadık Yakut, 80 maddeden ilk üç maddeyi okutup toplu oylamaya sunuyor ve İstanbul Sözleşmesi bu şekilde Meclis'ten 26 dakikada müzakeresiz geçiyor. İşgal devletlerinde mandacılıkla yönetilen bir mecliste olabilecek bir durum bu. Bu sözleşmenin geçmesinde 4 partinin vebali var. Her konuda ihtilaf eden 4 parti AK Parti-CHP-MHP-HDP bu sözleşmesin Meclis'ten geçmesi için fikir birliği yaptılar. Şerhsiz ve toplumun önünde tartışmaya açılmadan onaylanmış oldu.

TALEP VE ENDİŞELERİMİZİ CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’A İLETTİK

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la geçtiğimiz aylarda bir görüşmeniz oldu. Aileyle ilgili hangi mesajları ilettiniz kendisine?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la Haliç Kongre Merkezi’nde bir görüşme gerçekleştirdik. Burada kendilerine aileye yönelik bazı talep ve endişelerimizi dile getirdim. “Size ulaşamıyoruz. Aile giderse devlet de gider. Bu bir milli güvenlik sorunudur. İstanbul Sözleşmesi feshedilmeli” dedik. Tayyip Bey de bize, “İstanbul Sözleşmesi nas değildir, feshedilebilir” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanımızdan bu sözün uygulanmasını ve İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesini bekliyoruz. FETÖ konusunda Cumhurbaşkanımız Erdoğan, 10 sene sonra uyandı ve ‘aldatılmışız’ dedi. Biz de Müslüman bir kardeşi olarak diyoruz ki, Sayın Cumhurbaşkanımız aileyi yıkan yasa ve sözleşmeler konusunda da aldatılıyorsunuz. Kardeşane uyarıyoruz, aile yıkan yasalar kaldırılsın ve sözleşmeler feshedilsin. Yoksa ortada aile diye bir şey kalmayacak. Ailesini koruyamayan, devleti nasıl koruyacak?

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ, EŞCİNSEL SAPKINLIĞI MEŞRULAŞTIRIYOR

Toplumsal cinsiyet eşitliği meselesi de çok tartışılan bir konu. Bu mevzuda neler söylemek istersiniz?

Toplumsal cinsiyet eşitliği açıkça eşcinsellik operasyonudur. Balın içinde sunulan zehirdir. Kadın erkek eşitliği kılıfına sokularak yapılan cinsiyetsizleştirme, ailesizleştirme ve ahlaksızlaştırma operasyonudur. Eşcinsel organizasyonlardan birinin resmi sayfasında toplumsal cinsiyet eşitliği ‘cinsel yönelim, cinsel tercih’ olarak tanımlanıyor. Kızıl feministlere karşı mütedeyyin camiaya hitap eden yeşil feministlerde toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı tepki çekince ‘toplumsal cinsiyet adaleti’ kelimesini kullanıyorlar. Ama bunu Türkiye’de kullanıyorlar, yurtdışındaki faaliyetlerinde yine ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’ ifadesini kullanıyorlar. Kongreler yapıyorlar, yine önümüzdeki aylarda bir kongre planlıyorlar. Ailesiz, cinsiyetsiz, ahlaksız bir toplum isteniyor. Bu küresel şirketler tarafından desteklenen bir savaştır. Birçok televizyon programında eşcinsellere verilen iyilik rolünde bu projenin uygulandığı görülüyor.

AKLA ZARAR UZAKLAŞTIRMA KARARI

İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasıyla alakalı mağdur edildiğiniz bir uzaklaştırma hadisesi yaşadınız. Neydi o olay, okurlarımız için anlatır mısınız?

AKP 23. dönem milletvekili Prof. Dr. Aşkın Asan, İstanbul Sözleşmesi’ne muhalif olduğumuzdan kendisine şiddet uygulandığını iddia ederek beni mahkemeye verdi. Kendisi Avrasya Üniversitesi eski rektörü, Tenzile Erdoğan İmam Hatip Lisesi’nin bir buçuk ay öncesine kadar müdiresiydi, aile bakan yardımcılığı yaptı. Yarının annelerini yetiştiren bir okulun müdiresi, katıldığı canlı yayında İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkanları, başta şahsımı hedef göstererek arkadaşlarımı ve gönüllülerimizi FETÖ’cülükle suçladı. Ben 35 yıldır FETÖ ile mücadele eden biriyim. FETÖ hareketinin emperyalizme, Siyonizm'e hizmet ettiğini biz Erbakan Hocamızdan öğrendik. Bu yayın üzerine kendisine sadece şu savunmayı yaptım, “Aile bakanlığımız ve eğitimimiz, iftiracı bir kişiye mi emanet? Bizden özür dilemezseniz ÖNDER İmam Hatipler Kurultayı’nda sizi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şikâyet edeceğim.” Aşkın Asan, 6284 numaralı yasanın 5/A maddesine göre benim hakkımda kendisinden uzaklaştırma kararı çıkardı. İstanbul 14. Aile Mahkemesi'nden avukat Kezban Hatemi’nin avukatlığıyla 1 ay uzaklaştırma aldım. Bu sözleşme hani aileyi korumak için çıkarılmış bir sözleşmeydi? Bu kadın benim ailem değil ki, nasıl böyle bir karar çıkartılabiliyor. Bu büyük bir tehdit… Bu aynı zamanda düşünceye, fikre vurulan bir prangadır. Düşünceyi engelleme olarak kullanılması utançtır, tarihe not düşülecek bir konudur.

ALLAH’IN YARATIŞINA ‘FITRAT’A KARŞI SAVAŞ İLAN ETTİLER

Bir de aileyi ilgilendiren CEDAW adlı bir Birleşmiş Milletler sözleşmesi var. Türkiye, bu sözleşmeyi de imzaladı. Ondan da bahseder misiniz?

1979’da çıkarılan Birleşmiş Milletler sözleşmesi olan CEDAW Türkiye dahil 193 ülke tarafından imzalandı. Kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın tasfiye edilmesine dair sözleşme anlamına gelen CEDAW, Türkiye’de 13 Ekim 1985’te yasalaştı. Yasalaştıktan sonra başta boşanan kadına süresiz nafaka olmak üzere madde madde kanunlarımız değişti. Bu tarihten sonra aile reisi olan baba artık reis değildi. Asıl fitnenin başı İstanbul Sözleşmesi’nden önce bu kanundur. CEDAW da bir aileyi yok etme projesidir. Çünkü CEDAW, cinsel yönelimi ve cinsel tercihi bir insan hakkı olarak görüyor. Öncesinde de 1954’te imzaladığımız Avrupa Konseyi İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de aynı maddeler var. 8, 12 ve 14. maddeler cinsel tercihi bir insan hakkı olarak görüyor. Aileyi yıkan saldırılarının temel amacı fıtrata karşı savaştır, yani Allah’ın yaratışına karşı muhalefettir. Müslümanlar uyanık olmalı.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN YILDÖNÜMÜNDE PROTESTO EYLEMLERİ YAPACAĞIZ

24 Kasım’da bir etkinlik planlıyorsunuz. Son olarak bunu hatırlatmış olalım. Nedir bu etkinliğin içeriği?

24 Kasım’da İstanbul Sözleşmesi’nin yıldönümünde Türkiye çapında büyük bir eylem planlıyoruz. 24 Kasım’da İstanbul’un fethinin tarihini temsilen saat 14:53’te cami çıkışlarında, meydanlarda ve İstanbul Sözleşmesi’ni Meclis'ten geçiren iktidar partisinin binalarının önlerinde bu eylemleri, etkinlikleri gerçekleştireceğiz.