Gazeteci Arslan Bulut, bugünkü köşesinde, ''Savaşın taraftarları!'' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Bulut, '' Ukrayna'nın  Rusya  tarafından kısmen işgal edilmesiyle ilgili süreç, Türkiye'de duygusal düzeylerde değerlendiriliyor. Öyle ki televizyon programlarında "gönlünüz kimden yana?" sorusu sorulabiliyor. Akademik kariyer sahibi insanlar da bu soruya ciddi ciddi cevap verebiliyor. Oysa bu iş bir gönül işi değil, hesap işi, akıl işi... Ayrıca meseleye taraf olarak bakılacaksa Türk gözüyle bakılmalıdır. Rus taraftarı, Ukrayna taraftarı veya  ABD/ NATO taraftarı olarak değil...

Ayrıca sorunun, Ukrayna'daki turuncu devrimle birlikte bu ülkeyi yöneten kadroların, Rusya etkisinden tamamen kopmak için NATO'nun Rusya'ya doğru yayılma hedefine uygun hareket etmesinden kaynaklandığını da görmek gerekir. 

Ukrayna'nın NATO'ya girmesinin, Karadeniz'i bir NATO gölü haline getireceğini, bunun da Rusya kadar Türkiye'nin kaderinde de etkili olacağını düşünmek gerekir. Durumu bu şekilde tespit etmek için konuya öncelikle Türk gözüyle bakmak şattır, NATO gözüyle değil.'' ifadelerini kullanarak konu ile ilgili Türkiye'de yapılan tartışmalarda bir değerlendirmede bulunurken önceliğin Türkiye'nin çıkarları olması gerektiğini vurguladı.

SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ BİTTİ

Bulut,''Konuya Soğuk Savaş dönemi anlayışıyla bakanlar, zihinlerindeki antikomünist şartlanmayı kıramadığı için Rusya bugün de komünistmiş gibi hazır şablona göre değerlendirme yapıyor ve NATO savunmasına girişiyor!

Oysa Rusya bugün komünist değil, Soğuk Savaş da bitti, yeni bir dönem başladı... Tabii şimdi Rusya'nın tarihî emellerine yönelmesi söz konusudur ama savaş sırasında Türkiye'nin Rusya veya Ukrayna/Batı taraftarı olması gerekmez. Türkler, Ukrayna'nın geleceğini değil, Türkiye'nin geleceğini düşünmek zorundadır. Ukrayna halkı, turuncu devrimin karşılarına savaş çıkaracağını görmek ve buna göre siyasi tavır geliştirmek zorundaydı. Onlara bunu gösterecek aydınları çıkmadı! Şimdi onları bu beladan Amerika da kurtaramıyor işte, Türkiye mi kurtaracak? 

Putin, Kırım'ı işgal ettiği gibi Tataristan'ın özerk cumhuriyet niteliğini de ortadan kaldırdı! Tataristan'ı  Moskova'ya bağlı bir vilayete dönüştürdü. Elbette bunları da unutmamalıyız.'' ifadelerini kullanarak hem Ukrayna hem de Rusya tarafıyla iletişimi sürdürürken dikkat edilmesi gerekenleri hatırlattı.

SAVAŞTA FUTBOL TAKIMI DESTEKLER GİBİ TARAF TUTULMAZ

Bulut, ''Ukrayna, ABD ile sadece NATO konusunda değil, ABD'nin Ukrayna Büyükelçiliği'nin resmî sayfasına göre biyolojik tehditler konusunda da iş birliği yapan bir ülke... Sayfadaki açıklamaya göre "ABD Savunma Bakanlığı'nın Biyolojik Tehdit Azaltma Programı, dünyanın en tehlikeli bulaşıcı hastalıklarının (kasıtlı, tesadüfi veya doğal) salgın tehdidine karşı koymak için ortak ülkelerle iş birliği yapmaktadır. 

Ukrayna'daki Biyolojik Tehdit Azaltma Programının şu anki yürütme organları ise Sağlık Bakanlığı, Ukrayna Gıda Güvenliği ve Tüketicinin Korunması Devlet Hizmeti, Ulusal Tarım Bilimleri Akademisi ve Savunma Bakanlığı'dır.

Ukrayna Savunma Bakanlığı Tıbbi Komutanlığının Sıhhi-Epidemiyoloji Dairesi, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri'ndeki epidemiyolojik gözetim sistemini güçlendirmek amacıyla ABD'den dört mobil laboratuvar aldı. Ukrayna Savunma Bakanlığı, mobil laboratuvarların  Kiev, Lviv ve Doğu Ukrayna bölgelerine konuşlandırılmasıyla ilgili resmî bir emir aldı.

Yine ABD Savunma Bakanlığı'nın Biyolojik Tehdit Azaltma Programı, 2019'da biri Kiev'de diğeri Odessa'da olmak üzere iki laboratuvar inşa etti.''

Denilebilir ki "Ne var bunda. Egemen bir ülke başka ülkelerle ortak bilimsel çalışmalar yapamaz mı?" Yapar elbette. Burada dikkat çeken konu, programın Amerikan Savunma Bakanlığı'na ait olması ve Ukrayna'da da Ukrayna Silahlı Kuvvetleri üzerinden sürdürülmesi... 

Esasen Covid-19 araştırmalarının da Vuhan'dan önce ABD ordusu laboratuvarlarında başlatıldığı bilinmeyen bir konu değildir.

Kısacası, biyolojik tehditler, ABD tarafından da Ukrayna tarafından da silah olarak görülüyor olsa gerek ki araştırma laboratuvarları, üniversitelerde değil ordu bünyesinde kuruluyor.

Sonuç olarak bu bir savaş! Futbol takımı destekler gibi taraf tutulacak bir konu değildir. Biz elbette insanlık ideallerini de dikkate almalıyız ama öncelik Türk varlığını ayakta tutmak olmalıdır.'' ifadeleriyle yazısını sonlandırdı.