Milli Gazete Yazarı Ali Haydar Haksal, Z kuşağının özelliklerini sıraladığı yazısında ideolojik ayrımların ortadan kalktığını, gençliğin eğlence merkezli bir hayatta ortaklaşmaya doğru gittiğini dile getirdi.

Milli Gazete Yazarı Ali Haydar Haksal, Z kuşağının özelliklerini sıraladığı yazısında ideolojik ayrımların ortadan kalktığını, gençliğin eğlence merkezli bir hayatta ortaklaşmaya doğru gittiğini dile getirdi.

Ze gençliği ve gelecek-II

Gençlik geleceğimiz ve umudumuz. Onlarla olan ilişkilerimiz, seslenişlerimiz geleceğimize. Onları anlama, bilme, suyunda gitme birlikte yön alma sorumluluğu hemen hepimizin üzerinde.

Dönemler var, bunları ilk yazımızda kısmen özet olarak verdik. Bundan sonrası ise daha dar alanda sorunlara odaklanmalıyız. Düşünme üzere odaklanma.

Her dönemin koşulları kendine göre. Yetişme tarzları, alışkanlıkları, beslenme kaynakları, eğlence tarzları farklı. Geçmişte yaşananların birçoğu bugün için gündemde değil. Her şeyden önce şehirli gençlerle karşı karşıya bulunuyoruz. Şehirlerde de hızlı bir değişim var. On yılları ölçü alırsak çok değişkenlik gösterir.

Kırk yıl önce Teksas, Tommiks vb. çizgi romanları okuyanların yaşları artık ellinin üzerinde. Gene dönemin magazin dergileri de öyle. Birbirine koşut.

Sonraki yıllarda ise bilgisayarların hayata girmesiyle ilgi alanları değişti. Atari ve benzeri oyunlar merkezdeydi. Şimdi tamamen farklı bir gençlik var. Zevkleri, algıları, dünyaya bakışları çok değişik.

Altmış yetmiş yaş üzerinde olanların jandarma ve polis korkuları baskındı. Kara bir gölge gibi insanların üzerindeydi. Sonraki dönemlerde onlara karşı başkaldırılar giderek belirginleşti. Çatışmalar ve ölümler yaşandı. Bugün de polis baskısı ile bastırılma düşüncesi hâlâ ağırlıkta. Ne yazık ki bu da acılar yaşatmakta.

Gençlerin mutlulukları, ilgileri ve heyecanları giderek farklılık arz ediyor. Kimi şeyler umurlarında bile değil. Rahat ve bohem yaşama duygusu etkili. Çocuklar artık büyüklerini dinlemiyor. Biraz olsun kendilerinin farkına varanlar, uyananlar tepkilerini çok rahat verebiliyorlar. Anne ve babalarını dinlemiyorlar. Anında evlerini terk ediyorlar. Korkuları ve endişeleri yok gibi.

Baba ya da erkek baskısının etkisi çok daha azaldı. Geleneksel düşünüşleri olan ve geçmişe ait kültürle hayatlarını sürdürenler çocuklarına karşı çok zor durumdadırlar. Yakın dönemlerde kadınlar daha baskındırlar.

Okul eğitimleri günümüzde çok da belirleyici olmuyor. Eve kapanan gençlerin özel, sokak ya da mahalle arkadaşları yok. Diji arkadaşlıklar yaygın. Birbirlerini görmeseler de onlarla ilişki içindedirler. Onlarla konuşuyorlar, tartışıyorlar ve eğleniyorlar. Mutlu olmayan evli veya değil, fark etmiyor, kadınlar gözlerini kırpmadan evlerini terk ediyorlar. Sonuçları düşünmüyorlar. Özellikle gençler bu konuda daha çok cesur. Yasaların da getirdiği cesaretler var. Konum ve durumlarını tehdit olarak kullanıyorlar.

Geçmiş kuşakları tehdit eden ideolojik keskinlikler yok. Kimsenin bu gibi düşünceleri önemsemediği ortada. İdeolojik keskinlikler yerine kimi kesimlerin özellikle baskıcı tutumları, korkutma düşünceleri kitleleri parçalı hâle getiriyor. Eskiden kurtulmuş mahalleler ve okullar vardı. Bir solcu sağcıların, bir sağcı solcuların mahallelerinde ve okullarında barınamazdı. Bu ayırım da yok artık.

Bir dönem 28 Şubat sürecinde devlet kaynaklı yaklaşımlarda muhafazakârlar ile modernler, liberaller arasında çatışmalar vardı. Bunların da bugün için bir karşılığı yok. Tesettürlü bir hanım elini kolunu sallayarak bir bara gidebiliyor, karışık ortamda dans edebiliyor. Eğlence yerlerinde görünüyor ve geziniyor. Tavla oynuyor, rahatlıkla sigarasını içiyor, argo konuşuyor. Dahası örtünme sadece bir aksesuar veya bir alışkanlık. Bunları ayıpsadığımız için anlatmıyoruz. Yaşananlardan söz ediyoruz. Üzerlerindekini rahatlıkla sıyırıp atabiliyor. Davranışlar bakımından ideolojik görünüm, kimlik ve duruş o kadar da önemli ve baskın değil.

Çok hızlı bir değişim var. Muhafazakâr siyasal oluşlar onları artık çok da ilgilendirmiyor. Belki de ilgilenmiyorlar. O an için keyiflerince yaşamaya bakıyorlar. Bundan da mutlular.