İYİ Parti Genel Başkanı  Meral Akşener,  KRT TV'de gazeteci Çiğdem Akdemir'in sorularını yanıtladı.

128 milyar dolar tartışmalarına ilişkin açıklamalarda bulunan Akşener, "Damat bakanla kayınpederi 128 milyar dolar üzerinden bir tasarruf yapmış fakat diğerlerinin haberi yok" ifadelerini kullandı.

"Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin Türkiye'yi getirdiği noktayı anlatmak açısından çok güzel bir örnek bu" diyen Akşener, "Küçük ortak da ‘kasada duruyor’ dedi. Bir  AK Parti’li ‘milletin cebinde’ dedi, bir başkası ‘salgına harcandı’ dedi. Kimsenin haberinin olmadığı, nereye harcandığının cevabının bulunmadığı bir kaybolma hikayesi" dedi.

Akşener, şunları söyledi:

"Sayın İmamoğlu’na yönelik bir alerji var. Ben daha zekice adımlar beklerdim. Ben içişleri Bakanı olsam o soruşturma iznini imzalamadığım gibi onu benim önüme getireni de görevden alırdım, o derece bir aptallık. Onun hukuki, ahlaki bir durumu yok. Ben dindar bir insanım, Bizim dinimizde dua ederiz başka bir şey ama Fatih Sultan Mehmet Han ya da eşi sonuçta bir insan emri vaki oldu ve öldü orada cenazesi duruyor. Geçmişte bu ülkeye yaptığı hizmet sebebi ile elbette çok büyük saygıyı hak ediyor ama el bağlamanın ne hukuki, ne ahlaki ne dini bir neticesi yok. Ahmaklık bu, böyle bir şey yok, ortak zeka kaybı oldu Türkiye’de. Bu çok zekasız bir iş."

"YARIN BİR İŞ BİRLİĞİ OLACAK GİBİ GÖZÜKÜYOR"

İttifak için de konuşan Akşener, şu ifadeleri kullandı:

"Anketlerde iki partinin oyu 42 civarında, Ak Parti 25 civarında. Buna karşılık Millet ittifakı ise İYİ Parti büyüyor, CHP düşmüyor, Deva ve Gelecek Partileri var Saadet Partisi fena gitmiyor. Muhtemelen yarın bir iş birliği olacak gibi gözüküyor. Deva ve Gelecek Partisinden bahsediyorum. Böyle baktığınız zaman Cumhur ittifakının seçilmesi mümkün görülmüyor. Sayın Bahçeli tarafından Sayın Erdoğan Cumhur ittifakının adayı ilan edildi. Böyle bir sistemin içerisinde şimdi dönüp bakılıyor burada kim olacak? İki tane yol var, bir kere fitne yaratmak. Cumhur ittifakı etle tırnak oldu, mezara kadar, bir sevgi böcüğü durumundalar, böyle bir şey ben görmedim, bu derece bir hemhal oluş ben görmedim. Bizimkisi bir iş birliği 24 Haziran’da da 31 Mart’ta da iş birliğiydi. Sonuçta o iş birliğinde biz İYİ Parti olarak kendimizi koruyarak, CHP de kendisini koruyarak geldik. Her şeyin tarifini biz ayrı ayrı yapıyoruz, her şeye çözümlerimiz başka böyle olunca aynı zamanda kırmadan incitmeden rakibiz, onun için iş birliği içinde rekabet diyebileceğimiz bir sistemimiz var. Tariflerimiz farklı olabilir ama Türkiye’ye dair tasavvurlarımızda aynıyız, bu farklılık aynı zamanda bir güç, aynı zamanda bir enerji. Yani Saadet Partisi’nin mesajını verdiği seçmen kitlesi ile CHP’nin mesaj verdiği seçmen kitlesi başka onun için bir problem yok. Halbuki, MHP seçmeni ile Ak Parti seçmeni aynılaşıyor. Kutuplaştırmadan kolay oy aldı Sayın Erdoğan ama barıştırma konusunu beceremiyor."

"BANA DAMAT UZMANI DENİLİYOR"

“Kendi aramızda zaman zaman damat uzmanı deniliyor bana” ifadelerini kullanan Akşener şöyle devam etti:

O nedenle sayın Kılıçdaroğlu sormuş bunu. Nerede olduğu konusunda hiçbir fikrim yok. Özel hayatında kendisine mutluluklar dilerim ama görev yaptığı süre içerisinde sorulara cevap vermek zorundadır damat bakan. Gözünüzü kapatın... İYİ Parti kurulmamış olsaydı bugün nasıl bir Türkiye'de neleri konuşacak olacaktık? Saadet Partisi'ne, CHP'ye ve Genel Başkanlarına çok büyük saygım var. Her birimiz birbirimizin rakibiyiz. Ayrı problemlere farklı farklı çözümlerimiz var. Ama bugünün şartlarında rekabeti hafiflettiğimiz bir süreçteyiz. Ama bu hakkı İYİ Parti'ye teslim etmek zorundayız.  Sayın Erdoğan çok basit bir algoritmayla ülkeyi yönetti. 2010'a kadar vesayet diyerek askere ateş etti, 28 Şubat'ın şuur altına ateş etti. CHP'yi başından beri düşman kuvvetler ilan etmişti, özellikle sayın Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkan seçilmesinden sonra inanılmayacak derecede çirkin sözlerin havada döndüğü ama her birinin vatandaşın şuur altındaki alanlarına ateş ettiği kutuplaştırma hareketiydi. MHP'nin Genel Başkanına canı istediği zaman söverdi. Bu bir teknik.

Sağlık Bakanı Koca’dan Bilim Kurulu’nun ardından açıklama: Mücadele bütünlüğü açısından susuyor olmamız edebimizden

"RABİA'YI DA UNUTTULAR ESMA'YI DA UNUTTULAR"

Akşener, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Bilim Kurulu’nun ardından yaptığı, “Bugün Çin’den aşı gelecekti nerede diye soranlar, dün Çin ile aramızdaki hassas konuları kaşıyarak ilişkilerimizi bozmaya çalışıyorlardı. Başarılı olduklarını söyleyemem ama hasar verdikleri kesin” açıklamasına “Yazıklar olsun” diyerek tepki gösterdi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın Çin'den aşı üzerinden yaptığı açıklamasına sert tepki gösteren Akşener, tepkisini şu şekilde sürdürdü:

“Çok üstüme alındım. Müslüman Uygur Türkleri'ne soykırımın hası orada yapılıyor. Kadınların kocalarını alıyorlar, kereste gibi Çinli adamlar konuluyor evlere. Kamplar var. Köle gibi çalıştırılıyor insanlar. Bu arkadaşların hassasiyetle üzerinde durdukları şey de Müslümanlıktır. Gerçi Rabia'yı da unuttular, o işarete yol açan şehit Esma'yı da unuttular. Sayın Koca'ya yazıklar olsun ki, o Müslüman Türk kadınlar, Uygur kardeşlerimiz tecavüze uğruyor, soykırıma uğruyor. Aramızdaki hassas konuları kaşımakmış... Yazıklar olsun, böyle bir şey olabilir mi?”

"ERDOĞAN SUÇU BAKAN KOCA'YA BIRAKACAK AMA..."

Akşener şöyle devam etti:

"Biz hakkın ve hakikatin peşindeyiz. Aşı meselesinde çuvalladılar. Pandeminin en başında konuştuğumuzda insanlar sayın Koca'ya şüpheli bakıyorlardı. Ben dedim ki, Sağlık Bakanı böyle giderse iyi gidiyor, bir çabası var. Ümitliydik bu arkadaştan. Sayın Erdoğan da başlangıçta şöyle bir baktı. Sayın Erdoğan pandemiyi kendi siyasi geleceğine fırsat gördü. Bu Kovid herkesin başında bela ama o krizi herkes yönetti. Ama bizimkiler pandemiyi değil algıyı yönetmeye çalıştı. Sayın Erdoğan her zaman olduğu gibi bu işin sorumluluğunu da sayın Koca'nın üzerine yıkacaktır, elini yıkayıp çıkacaktır. Çin elçiliği resmen tehdit etti, hakaretin ötesinde davrandı, büyükelçiyi bakanlığa çağırdı ve çay ikram edip yolladılar sanırım. Sayın Erdoğan elini yıkayıp suçu Koca'ya bırakacak ama Koca da suçu bana bırakmaya çalışacak. Zor. Şuur altı ortaya çıktı. 'En kötü şartlarda Türkiye'deyiz' dedi. Biz de 'En iyi ihtimalle Türkiye'deyiz' diyoruz."

"HER KRİZ GAYRİ CİDDİ ŞEKİLDE YÖNETİLİYOR"

Pandemi süreci dahil olmak üzere her türlü krizin gayrı ciddi şekilde yönetildiğini ifade eden Akşener, AKP'ye eleştirileri şu şekilde devam ettirdi:

"Pandemi bir kriz. Bu krizi yönetmek için istişare edilecek, fikir danışılacak hafızaların ve kurumların olması gerekiyordu. Devlet hafızasını yok ettiler. Bakan Yardımcıları var, müsteşarlar gitti. Demokratik bir devlet kurallar bütünüdür. Tek adam sistemine geçildikten sonra her bir konuyu sayın Erdoğan yönetiyor. Bir insanın bu kadar çok şeyi bilmesi mümkün mü? En başında kapıları kapatın dedik. En az 2 - 3 hafta kapatın ama kapattığınız zaman da esnafa kredi verin, kişi başına aile geçimi yardımı yapın dedik. Çünkü Türkiye'de üretilenin tüketilmesi için buna ihtiyaç vardı. Bir kriz oldu, kapanmaz dendi. 100 milyar liraya yakın bir paket açıklandı. Baktık ki, müteahhitlerin ellerindeki konut stoğu tükensin diye uğraştılar. Aldı insanlar ucuz krediyi, dolar yaptılar. Halbuki bizim dediklerimiz yapılabilse, insanlar ihtiyaçlarını alacaklardı. Sanayici üretecek, işçi maaş alacak, esnaf malını satacak, tüketici de gelip alacak. Tam tersine müteahhit zenginliğine gitti iş. Bugüne gelirsek, 3 haftalık bir kapanma kararı verdi sayın Erdoğan. O konuşmasını dikkatle dinledim, yüzde 70'i siyaset ve dış politikaydı. Yüzde 30 civarı da kapanmaya dairdi.  Her kriz gayriciddi biçimde yönetiliyor. Büyük resme bakarak adımlar atılamadığı için, lebalep kongreleri de hatırladıktan sonra üçüncü dalgayı yaşıyoruz. Bu ucube sistemi değiştirmeden sorunlar çözülmez."