Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Özgür Özel, Seçim Kanunu Teklifi’ne ilişkin olarak, “Kimsenin şöyle bir endişesi olmasın: Seçim Kanunu'nu değiştirdiler, Ak Parti kazanacak. Millet öyle bir tepki, öyle bir kızgınlık ve kendi dertlerine bu kadar duyarsız olanlara karşı öyle bir küskünlük içinde ki, onları kurtaracak bir seçim kanununu değil Feti Yıldız; kaldırıp getirirseniz Einstein yazsa öyle bir matematik formülü yok artık. Değil Feti Yıldız, Einstein gelsin bütün matematik formüllerini alt üst etsin, Ak Parti-MHP'yi iktidarda tutacak bir seçim formülü bulmaları mümkün değil” ifadesini kullandı.

CHP Grup Başkanvekili Özel, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, “Seçim Kanunu hazırlığındalar. Ak Parti ile MHP oturdular, çalıştılar. Liderler görüştü, bir daha görüştüler, bir daha görüştüler... 18 aylık, 2 yılı bulan, 2 yıldır konuşulan, 18 aydır üzerinde fiilen çalışılan Seçim Kanunu'nu Meclis'e sundular. Bu hafta pazartesi komisyon çalışmadı, salı çalışmadı. Çarşamba saat 15:00'te komisyon çalışmaya başladı ve 18 ayda üzerinde mutabık kaldıkları metni, 18 saat komisyonu aralıksız çalıştırarak komisyondan geçirdiler. Üzerinde de sekiz tane değişiklik yaparak. Böyle bir anlayışla, böyle bir inatla, bir yandan böyle bir kötü niyetle, bir yandan böyle bir beceriksizlikle karşı karşıyayız. Türkiye siyasi tarihine baktığımızda görürüz ki, kim iktidarının son döneminde seçim kanunlarıyla büyük bir telaş içinde oynuyorsa, orada yolcudur Abbas, bağlasan durmaz” dedi.

Özgür Özel, şunları kaydetti:

SEÇMEN  BOYLARININ ÖLÇÜSÜNÜ ALACAK

“Millet gönlünden sildi mi, defterden sildi mi, senin defterini dürüyor sandıkta. Siz milletin gönlünden düştünüz. Anketlerde buralara düşünce, panik halinde Seçim Kanunu'yla oynuyorlar. Bu AK Parti'nin gidişinin tescilidir. Büyük memnuniyetle vatandaş adına ama kendi hallerine acıyarak takip ediyoruz. O yüzden ne yaparlarsa yapsınlar... Kimsenin şöyle bir endişesi olmasın: Seçim Kanunu'nu değiştirdiler, Ak Parti kazanacak. Bu vakitten sonra bu hastaya doktor ne yerse yesin demiş. Millet öyle bir tepki, öyle bir kızgınlık ve kendi dertlerine bu kadar duyarsız olanlara karşı öyle bir küskünlük içinde ki, onları kurtaracak bir seçim kanununu değil Feti Yıldız; kaldırıp getirirseniz Einstein yazsa öyle bir matematik formülü yok artık. Değil Feti Yıldız, Einstein gelsin bütün matematik formüllerini alt üst etsin, Ak Parti-MHP'yi iktidarda tutacak bir seçim formülü bulmaları mümkün değil. Daha bu ocak ayında oluşmuş ilçe ve il seçim kurulları var. Hepsini lağvediyorlar. İstanbul'da da yaptınız, YSK'da da yaptınız... Millet böyle sandık oyununu görünce öyle bir oyun oynuyor ki size, aklınız başınızdan gidiyor ama hâlâ akıllanmışsınız, devam ediniz. Kenan Evren'in yüzde 10'luk seçim barajını 20 yıl önce kaldıracağım diyen Tayyip Erdoğan, 20 yıl sonra yüzde 7'ye indirebilmiştir. Küçük ortağın boyuna göre ayarlamışlardır, hayırlısı olsun. Seçmen alacak onların boyunun ölçüsünü seçimde; başta önce MHP'nin, biraz üstünde AKP'nin boyunun ölçüsünü almak için gün sayıyor seçmen. Ve seçim güvenliğiyle ilgili yapılan bütün önerileri reddettiler.

CUMHURBAŞKANI YASAKLARDAN NEDEN MUAF?

Bize altı benzemez falan diyorlar, üç yan yana gelemez ittifak ortağı var. Birlikte fotoğraflarını gören varsa bir paylaşsın, etiketlesin, biz de görelim. AKP, MHP, Büyük Birlik Partisi'nin böyle bir toplantı için bir araya gelip, bir fotoğraf çektirsinler bakalım. Yok... O en küçük ortak var, o en küçük ortak Hazine'den yardım alamıyor. Biz ziyarete gittiğimizde ‘çok doğru, aman bunu yapın’ demişti. Biz demiştik onlara geçen seçimde mutlaka düşürülmesi lazım, bütün partilere verilmesi lazım... Önerdik, kabul etmediler. Büyük Birlik Parti'ye, para nesine gerek onların diyor. Destici'ye yine para vermediler. Bu değiştirdikleri Seçim Kanunu'nda başbakan yazıyor. Diyor ki: Başbakan, propaganda başlangıç tarihinden itibaren yurtiçinde yapacakları seçim propagandasındaki gezilere makam otomobilleri, araçları, uçakları, bunlarla gitmemesi lazım. Resmi hizmete tahsisli vasıtaların kullanılmaması lazım. Bunların propagandalarına devlet memurlarının katılmaması lazım. Protokol icabı olan karşılaşmaların yapılmaması lazım, uğurlama törenlerinin olmaması lazım ve resmi ziyafetler verilemez diyor başbakanda. Şimdi bunlar mevzuattaki bütün başbakan kelimelerini cumhurbaşkanı ile değiştirdiler. Bu başbakan kelimesinin yerine cumhurbaşkanı yazmıyorlar, onu siliyorlar. Neden? Bir partinin genel başkanı olarak seçime gidecek, diyor ki: ‘Ben uçak filosunu kullanacağım. Beni valiler karşılasın. Valiler uğurlasın, devlet memurları katılsın. Mesaj atalım; cumhurbaşkanımız geliyor, bütün öğretmenler toplansın.’ Niye toplansın? Bir partinin seçim kampanyasına, seçim konuşmasına devlet memurları niye gelsin? Buna tenezzül ediyorlar, burada bir açıklık bırakıyorlar. Ne yaptı? İl başkanlarına, eski milletvekillerine sarayda ziyafet verdi. Burada diyor ki: Başbakan sıfatıyla gidip orada ziyafet veremez. Ama cumhurbaşkanı yazalım, yazmıyorlar. Propaganda yasağı cumhurbaşkanına olmasın, diyorlar. Bir partinin genel başkanı olarak propaganda yapacak, senin benim vergimle yapacak. Yazıklar olsun, buna da tenezzül edenlere yazıklar olsun.

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ'NE BUNU YAPMAYIN

Sanayi Bakanı Varank, TÜBİTAK'ın tersine beyin göçünde 105 araştırmacının Türkiye'ye geldiğini söylemiş. On binler, yüzbinler gidiyor. Hepsinin geri gelmesini arzu ederiz ama öyle bir atmosfer yok. Melih Bulu'nun rektör olarak atanmasıyla başlayan süreç, ikinci kayyumla devam ediyor ve üniversiteyi yönetebilmek için kendi kafasına göre üniversite senatolarının geçmişte tartışıp, asla açmadığı bölümleri açıyor. Senatoda görevleri kafasına göre dağıtmak istiyor. Dün hocaların ve orada çalışan görevlilerin özel eşyaları dahil, tezleri, kitapları, evrakları, hatta gizli evrakları, kişisel evrakları odalardan gece yarısı böyle taşınmış ve depolara kaldırılmış. Böyle bir rezalet yok. Boğaziçi Üniversitesi'ne bunu yapmanın ve Türkiye'nin en marka değeri yüksek üniversitesini bu hale getirmenin; kitapları böyle kömür taşı gibi bir taşımanın, kişilerin özel eşyalarını çöp torbalarına, atık çöp poşetlerine doldurmanın izah edilebilir bir tarafı yok. Bir kez daha yazıklar olsun tepeden tırnağa; atayandan üniversitenin başına bela olan kayyum rektöre kadar hepsine yazıklar olsun.

YAPISAL SORUN SİZSİNİZ

Mehmet Muş, ‘Her şey stabil olsa, emtia fiyatları bu kadar yükselmiş olsa haliyle enflasyon da bu kadar olmayacak’ diyor. Siz iktidarda olmazsanız enflasyon olmaz. Tayyip Erdoğan ülkenin başında olmasa enflasyon olmaz. Damadına bu ekonomiyi devretmiş ve berbat ettirmiş olmasa olmaz. Son çare standup'çı Nebati her gün böyle saçmalıyor olmasa, doğruları yapıyor olsa enflasyon olmaz. Merkez Bankası başkanları özgür bırakılsa, laf dinlemiyorlar diye görevden alınmak yerine, doğru bildiklerini yapmaya bıraksanız enflasyon olmaz, fiyat istikrarı olur. Muş'a şunu söyleyelim: Yapısal sorun sizsiniz. Adalet ve Kalkınma Partisi ve dünyanın bütün ekonomistlerinin tersine konuşan, her şeyi ben bilirim diyen, hiçbir şey bilmediği halde kendi bilmediği şeyi millete dayatan Tayyip Erdoğan'dan başka bir sorun yok ortada. Yoksa kendi haline bırakılsa, doğru işler yapılsa bu ülke enflasyonu gerilerde bıraktı. Tayyip Erdoğan'ın sanrıları bu ülkeyi bu noktaya getiriyor. Türk parası bu yanlış yüzünden pul oldu, değerinin tam yarısını kaybetti, her gün değer kaybetmeye devam ediyor.  

UYANIN DA BALIĞA GİDELİM

Kur korumalı mevduatta söyledikleri her şey yalan çıktı. Türk Lirası istikrar kazanacak... Yüzde 27 kayıp... Enflasyon düşecek... Yüzde 21'di, yüzde 54,44; baş aşağı... Merkez Bankası brüt rezervi artacak. O gün 117 milyardı, bugün 109 milyar; baş aşağı...  Cari fazla vereceğiz... 14,5 milyarlık cari açık, 20,2'ye çıktı; baş aşağı. İşsizlik azalacak, baş aşağı... Bakın bunun bir karşılığı var. Bunun karşılığı; eğer bu ilk 3 ayda yaşanan, bundan sonra 9 ayda da yaşanırsa, devlet kur garantisi ödemek zorunda kalacağı için, devlete toplam yıllık maliyeti 790 milyar lira. Bu akıl almaz, devasa bir maliyet. 790 milyar lira parayı biz gideceğiz, kur korumalı mevduat için ödeyeceğiz hep beraber. Ticaret Bakanlığı şeker fabrikalarına inceleme başlatmış. Ne için? Adil rekabeti bozan faaliyetlerinden dolayı. Hangi şeker fabrikaları bunlar? Şeker fabrikalarını özelleştirmeyin, şeker stratejik üründür, temel beslenmeyle ilgili bir üründür. Bu şeker fabrikalarını özelleştirirseniz ipin ucunu kaçırırsınız dedik. Ne yapmış Mehmet Muş? İnceleme başlatmışlar şeker fabrikaları hakkında. Adil rekabeti bozuyorlarmış, fiyatlarda dalgalanma oluyormuş. Uyanın da balığa gidelim. Boşuna mı söylüyoruz yapmayın şu işleri, şu yanlış işleri diye...”

ANAYASA MAHKEMESİ’NE GÖTÜRECEĞİZ

Özgür Özel, bir soru üzerine, “Seçimin yöntemini Anayasa Mahkemesi'ne götürmeyiz, çünkü AK Parti'nin kazdığı kuyuya düşmesini zevkle takip edeceğiz. Biz hangi yöntemle hesaplarlarsa hesaplasınlar, bu seçimi kazanacağımızı biliyoruz. Ama ilçe seçim kurullarına yaptıkları müdahale, Anayasa'ya açıkça aykırı. Ocak 2022'de oluşmuş Seçim Kurulu'nu lağvedip, en kıdemli hakim yerine kendi teşkilatlarından yargı teşkilatına devşirdikleri birtakım kişileri İlçe Seçim Kurulu Başkanı yapma çabasını Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz. Şimdi burada Feti Yıldız ve Hayati Yazıcı, seçimlerden sonra siyaseten AKP'nin gireceği çukuru kazmışlar. Zevkle üstünü dolduracağız, merak etmesinler. Zevkle üstünü dolduracağız, o noktada kimse merak etmesin. Bu paniğin hiç birine faydası yok. Nasıl müflis tüccar dönüp eski veresiye defterlerini karıştırırsa, bir iktidarın gidişi seçim kanunuyla oynaşmasından bellidir.” ifadelerini kullandı.