AKP'nin 7. Olağan Büyük Kongresi yapıldı. Kongrede AKP’nin yeni yönetimi de belirlendi.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın tek aday olduğu kongrede, partinin MKYK ve MYK yönetimlerinde de yer alan isimler dikkat çekti.

MKYK'da AKP’nin bazı kritik isimleri "çizik" yerken, yine çok konuşulan isimler de listede kendine yer buldu.

Binali Yıldırım Genel Başkan vekilliğine getirildi. Mahir Ünal ise Özlem Zengin'in yerine Meclis Grup Başkan vekilliğine getirildi.

Özlem Zengin MYK'da da görev alarak Halka İlişkiler ve Sivil Toplum Başkanı olarak görev aldı.

31 Mart'ta İstanbul seçimlerinde "hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu" açıklamasıyla adını duyuran Ali İhsan Yavuz, Seçim İşleri Başkanı olarak görevlendirildi.

Korkusuz Yazarı Ahmet Takan ise bugünkü yazısında AKP kongresine ilişkin parti içerisinde “Gürcüler Konseyi”ne dikkat çekmişti.

“Uzun bir süredir, saray iktidarında nefes kesen bir kapışmaya tanıklık ediyoruz. Klikler kapışmasına… ‘Gürcüler Konseyi’ ile ‘Güvenlikçi grup’ amansız bir mücadelenin içinde…” diye yazan Takan, Erdoğan’ın bu iki grup arasında kaldığını dile getirdi.

Milli Görüş'e yakın isimleri "Gürcüler Konseyi" olarak adlandıran Takan, MHP'ye yakın isimleri ise "Güvenlikçiler Konseyi" olarak nitelendirdi.

Takan yazısında şu ifadelerini kullandı:

“Ayasofya imamı devlet yönetiminde… Alınan her karar için fetva veriyor… Yön, ayar veriyor… Vitrin değişse ne olur değişmese ne olur! Manifesto açıklansa ne olur? Nasıl olsa çok geçmez bir gece yarısı patlatılır!

Bakın, sizlere naçizane bir öneride bulunayım. Bugünkü AKP kongresindeki laf kalabalıklarına farklı bir açıdan bakın;

Uzun bir süredir, saray iktidarında nefes kesen bir kapışmaya tanıklık ediyoruz. Klikler kapışmasına… “Gürcüler Konseyi” ile “Güvenlikçi grup” amansız bir mücadelenin içinde… Tayyip Erdoğan’da bu klikler arasında gidip geliyor… Kah yer yer denge kurarak kah konjonktüre göre birine diğerinde daha fazla kıyak çekerek… Kliklerin kimlerden oluştuğuna dair isimlendirmelere girmeyeceğim. Zaten kamuoyu önünde meydana gelen olaylardan siz onları kolayca tahmin edersiniz. İki örnekle fotoğrafı netleştireyim; Andımız’ın yasaklanması “1994 ruhu” diye adlandırılan “Gürcüler Konseyi” ne, HDP’ye açılan kapatılma davası ise “Güvenlikçi” gruba yapılan jestlerdi. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması ile “Gürcüler Konseyi” ne büyük kongre öncesinde biraz daha fazla kıyak yapılmış oldu!..”