AK Parti'nin Afyonkarahisar'a Belediye Başkan adayı olarak gösterdiği Mehmet Zeybek, il başkanlığı döneminde 'FETÖ' ile yaşadığı bazı olayları anlattı. Bazı kurumlara kendisinin bilgisi haricinde atama yapıldığını ifade eden Zeybek, dönemin Aile Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in kendisini arayarak, "O kuruma Denizlili bir imam arkadaşı veriyorum" dediğini söyledi ve "Ben imam deyince, cami imamı zannettim. Meğerse farklı bir imammış. Böyle imamların olduğundan da haberim yok" diye konuşması dikkat çekti.

Yerel Kanal 3 televizyonunda ‘Dobra Dobra' adlı programa katılan Mehmet Zeybek'in konuşmasından satır başları ise şu şekilde;

"Bir kuruma atama yapılacağı zaman, (Gülen cemaatini kast ediyor) ‘Yardımcı olurum, ama bana rağmen getirirseniz karşısında dururum' derdim. Bazı kurumlara bizim bilgimiz haricinde atama yapıldı. Dayatmalar oldu. Yaratılış gereği dayatmaya da hiç tahammül edemiyorum. Burada kurumun birine bir arkadaşı getirmiştik, gerçekten dört dörtlük çalışıyordu. Ama ne hikmetse, zamanın valisi ve emniyet müdürü tarafından bu arkadaşımıza kumpas kurularak görevden el çektirildi. Yerine hiç tasvip etmediğimiz birisi getirildi. O dönemdeki emniyet müdürü de tutuklu. Ben ‘Bu gidecek' dedim. Fatma Şahin, Aile Sosyal Politikalar Bakanı idi, beni aradı. ‘O kuruma Denizlili bir imam arkadaşı veriyorum' dedi. Ben imam deyince, cami imamı zannettim. Meğerse farklı bir imammış. Böyle imamların olduğundan da haberim yok. Neyse ‘Bu arkadaşa 6 aylığına geçici süre veriyorum, memnun kalmadığın takdirde değiştireceğim' dedi. Arkadaş geldi, öğrencileri farklı yerlere yönlendirmeye başladı. Yurtlarda kalan öğrencileri, kendi yerlerine götürmeye kalktı.

"İdareci değil soytarı"

"Zamanın valisi ‘Bu çok becerikli, sayın başkanım bunun asaletini getirelim' dedi. Kendisine ‘Bana soytarı değil, idareci lazım. Bu soytarı' dedim. Ondan sonra bana bakışları da değişti. Farklı bir kuruma başka bir arkadaşı getirmeye kalktılar. Ona da karşı çıktım. Afyon'da Sosyal Yardımlaşma Vakfı'na yine kendi içlerinden birini getirdiler. Ne duruma geldiğini o dönemde yaşayanlar, o kurumda çalışanların yakınları çok iyi biliyor. ‘Siyasi bedeli benden soruluyorsa, gelen arkadaştan bilgim olması lazım' dedim. ‘Bunlar yurt dışından gelip oy kullanıyor' dedi, ‘Buradakiler her halde harman dalı oynamıyor' dedim. 'Biz bunu tepeden yaparız' dedi. ‘Sıkıyorsa yapın, ben de tepeden bozarım' dedim. Ondan sonra benim aleyhimde yazılar, şikâyetler gitmeye başladı. Hatta ‘cemaate küfür ediyor' diye ismimi küfürbaza çıkardılar. Türkiye zor bir süreç atlattı.