Sözcü gazetesi yazarı Aytunç Erkin, “Fetullah’la iş birliği yapan DAVACI oldu iş birliğini yazan sanık” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Erkin yazısında, kendisine açılan davayı aktardı ve “Sadece gazetecilik yapan Emin Çölaşan, Necati Doğru, Aytunç Erkin yargılanıyor… Ama… Fetullah'la iş birliğini yaptıklarını açıkça söyleyenler, arabulucu olanlar davacı oluyor. Adaletin bu mu dünya?” ifadelerini kullandı.

“‘ARAŞTIRILMAYAN' İFADESİNE BAKTIM VE ŞUNU GÖRDÜM”

Erkin yazısında şu ifadeleri kullandı:

“Tarih 3 Mart 2021…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsan Hakları Eylem Planı”nı açıkladı ve medyayla ilgili şu ‘müjdeyi' verdi: ‘… Diğer insanların haklarına saygılı şekilde yapılan eleştirilerin ve düşünce açıklamalarının soruşturma konusu olmaması için hakim, savcı ve kolluk görevlilerine düzenli olarak eğitim verilmesini temin ediyoruz. Basın, yayın ve internet yoluyla işlenen suçlarda, muhakeme şartı olan süreleri, ifade özgürlüğünü güçlendirmek amacıyla yeniden ele alıyoruz. İfade ve basın özgürlüğüne ilişkin standartları yükseltmek için gazetecilerin mesleki faaliyetlerinin kolaylaştırılmasına yönelik tedbirler geliştiriyoruz…’

Bu konuşmanın üzerinden bir ay geçti…

İki gün önce… Küçükçekmece Adliyesi'nde ‘iftira' davam var. Gazetenin avukatları İsmail Yılmaz, Melike Kara, avukatım Sercan Efe'yle mahkeme kapısının önündeyim. Dava listesine bakıyorum: Aytunç Erkin, Aytunç Erkin, Metin Sarıkınacı, Emin Çölaşan, Necati Doğru… O gün sadece bir mahkemede beş SÖZCÜ davası var!

İfade ve basın özgürlüğü mü demiştiniz? Gelelim bana açılan davaya!

İddianameyi yazdım, sanık oldum

Tarih 23 Haziran 2019… SÖZCÜ'de, “Balyoz kumpas iddianamesinden Arslan çıktı” başlıklı bir yazı kaleme aldım. Yazıda, Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmekte olan “50 Fetullahçı hakim ve savcı”yla ilgili hazırlanmış iddianameyi anlattım. 14 Haziran 2019 tarihli kumpas iddianamesinde bugün ya kaçak ya da tutuklu olan hakim ve savcılara isnat edilen suçlar yer alıyordu. Bunlardan birisi de şuydu: ‘…Orhan Aykut isimli şahsın gazetelere yansıyan iddiaları ve Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı'nda verdiği Balyoz Davası'nın komplo amaçlı kurgulandığına ilişkin ifadesini araştırmadıkları…’

İşte tam da burada gazetecilik devreye girdi…

Ben de gazeteci olarak mahkemeye konu olan Orhan Aykut'un ‘araştırılmayan' ifadesine baktım ve şunu gördüm: Orhan Aykut, AKP eski Milletvekili İhsan Arslan'ın, Ergenekon ve Balyoz operasyonlarındaki rolünü anlatmış. Bu yazımın ardından Arslan bana ‘iftira' suçu işlediğimi söyleyerek dava açtı. Maalesef, savcılık da benimle ilgili hazırlanan iddianameyi kabul etti.

İfade ve basın özgürlüğü mü demiştiniz? Mahkemede şu savunmayı yaptım: “İddianameye konu olmuş, yargılamanın temel kaynağı olan bir dosyayı köşeme taşıdım. Kimseye iftira atmadım. Mahkemenin sorguladığı ‘araştırılmayanın' üzerine gittim ve Orhan Aykut'un ifadesini yazdım. Gazetecilik yaptım. Beraatımı istiyorum.”

Avukatlarım da ‘Görünen gerçek üzerine' alınmış bir yazının dava konusu olmasından duydukları rahatsızlıkları iletti. Bu arada, İhsan Arslan'ın BBC Türkçe'ye verdiği röportajdan bazı cümleleri de mahkemede anlattım. Neydi o cümleler?”

“ADALETİN BU MU DÜNYA”

Erkin, İhsan Arslan’ın BBC’ye yaptığı açıklamalarla şu sözlerle aktardı:

“Tarih 25 Kasım 2020…

İhsan Arslan, BBC Türkçe'den Ece Göksedef'in sorularını yanıtladı.

Okuyalım:

“… İlk aşamada askeri vesayet vardı, adım atamıyorduk. Ne zaman ki ciddi bir mücadeleyle askeri vesayeti ortadan kaldırdık, orada yılana sarıldık. İş birliği yaptık. Tahmin etmediğimizden fazla onlar işin içine girdi. Hatta onlar lokomotif oldu, biz arkada icraatta bulunduk. Sonra FETÖ'nün vesayeti gündeme gelmeye başladı. Biz bunu fark ettiğimizde irkildik. Ondan sonra da tabii kıyamet koptu. O güne kadar hukuk içinde kalmaya azami dikkat gösteriyorken 15 Temmuz'dan sonra doğrusu panikledik ve olayın vahameti karşısında ancak yargıyı kullanarak başarılı olabileceğimiz kanaatine vardık. Onların yargıyı kullanırken kullandığı bütün taktikleri, araçları, biz kullanmaya başladık, can havliyle. Her konuya müdahaleleri söz konusuydu. Ne zaman ki onların bazı taleplerine hayır demeye başladık, onlar sertleşmeye başladılar. Kabullenemediler. Bazı olaylar oluyordu ama somut olarak dershanelerin kapatılması asıl kopuşu getirdi. Eğitim sistemini reforme etme adına ve vesayetini geriletme adına müdahale ettiğimizde çok sert tepki verdiler. Ben o dönemde bazı arabuluculuklarda (AKP-cemaat A.E.) bulundum ama çözülemedi ve gittikçe kavga büyüdü…”

SONUÇ: Sadece gazetecilik yapan Emin Çölaşan, Necati Doğru, Aytunç Erkin yargılanıyor… Ama… Fetullah'la iş birliğini yaptıklarını açıkça söyleyenler, arabulucu olanlar davacı oluyor. Adaletin bu mu dünya?”

Aytunç Erkin avukatlarıyla birlikte duruşma salonu önünde...