Yeni  Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, İstanbul Sözleşmesi üzerinden  AK Parti'ye yönelik eleştirilerini sürdürmeye devam ediyor.

Köşesinden "parti grubu, teşkilatı ve AK Parti’ye oy veren seçmenine ithaf ediyorum" ifadelerini kullanan Dilipak, yazısından 2011 yılında imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi'nin 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girdikten sonraki sürece dair dikkat çeken ifadeler kullandı.

AK Parti'nin LGBT meselesi üzerinden bir komplo ile karşı karşıya olduğunu ifade eden Dilpak, "28 Haziran 2015’de İstanbul’da ilk LGBT onur yürüyüşleri başladı. 01.06.2015’de Beyoğlu’nda dağıtılan AK Parti logolu bir broşürde “AK Partili olmayan, muhafazakâr olmayan insanlar yaşam tarzına müdahale edildiğini düşünüyor. Sizden farklı insanların yaşam tarzlarına müdahale ettiğinizi düşünüyor musunuz?” sorusu soruluyor ve karşı sayfada şu cevap veriliyordu: “Türkiye, Ramazan ayının ortasında İstiklal Caddesi’nde Gay Pride yapabilen bir ülke muhafazakâr insanların daha görünür olması, kimsenin hayat tarzına müdahale edildiği anlamı taşımıyor. (…) AK Partinin kimsenin yaşam tarzına müdahale etme gibi bir niyeti asla olmadı. 13 yıllık süreçte yalnızca mağdur kesimlerin eşitliği için mücadele edildi.” Broşürde, LGBT bayrağı ve “İbne, dönme el ele, ahlaksız devrime!” pankartının fotoğrafı kullanılıyordu. AK Parti bir komplo ile karşı karşıyaydı: “AK Parti LGBT Bireyleri” adıyla kurulan grup üyeleri Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan’ın İstanbul mitingine katılarak Twitter hesaplarından Erdoğan’ın önünde açtıkları ‘gökkuşağı’ bayrağının fotoğraflarını yayınlıyorlardı. O yıl Türkiye’de LGBT dernek sayısı 22 oldu. “Müslüman LGBT’liler” diye ortaya çıkarak kendileri için evlenme hakkı ve cami istiyenler oluyordu" ifadelerini kullandı. 

"KADEM DESTEKLEDİ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar'ın da yönetiminde yer aldığı KADEM'in İstanbul Sözleşmesi'ni desteklediğini ifade eden Dilipak, şu şekilde ifade etti.

"İstanbul Sözleşmesi’nde MEB üzerinden gerçekleştirilen bir de “ETCEP Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi” var. ETCEP, UNESCO’nun 2009 yılında cinsiyete duyarlı okulların sahip olması gereken özellikleri bir plana dönüştürüldü ve 2014-2016 yıllarını kapsayan süreçte MEB 10 il ve 40 pilot okulda bu çalışmaları başlattı. KADEM bu projede “Toplumsal cinsiyet”i kadın ve erkekle sınırlı olarak tanımlarken, “eşitlik” yerine “Adalet” kavramını esas alan bir yorumla dolaylı bir şekilde destekledi... Milli Eğitim de ETCEP’den geri dönmüştür.. Ancak çok geç kalınmıştır. 2009’da atı alanlar, 2014’de MEB üzerinden okula girenler, on yıl sonra oyunun farkına vardıklarında, Üsküdar’ı çoktan geçmişlerdir. Bize, “emri bil maruf, nehyi anil münker”i, nasihati, vasiyeti, ailelere toplumsal cinsiyet konusunda nötr kalmalarını tavsiye edecek kadar savurdular. Bilmediğimiz şeylerin peşine düştük. Ülkenin önündeki tek sorunlu yasal düzenleme bunlar değil. Mesela şu günlerde TBMM’de görüşülmeye başlanacak “gıda güvenliği” ile ilgili düzenleme de yeni bir kriz odağı olabilir. Yasa gıdaya yönelik ifade özgürlüğünü kısıtlıyor."

"AK PARTİ İÇİNDE FETÖ'NÜN ZİHNİYET İKİZİ VAR"

İstanbul Sözleşme ve LGBT tartışmları üzerinden AK Parti'deki FETÖ zihniyetli çevrelerin olduğunu aktaran Dilipak, yazısına şöyle devam etti:

"Hayvan hakları yasası ayrı bir bela. Terörün finansmanı ile ilgili yasa yakın gelecekte Türkiye’nin başına büyük bir bela açacak gibi duruyor. 5G de öyle bu HES Kodu da.
LGBTİ konusunda, iş bugünkü noktaya gelince Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz yıl Onur Haftası’nda da Bakanlar Kurulu toplantısının ardından LGBTİ+’ları hedef alarak şunları söylemişti: 'Büyük ve güçlü Türkiye hedefine ulaşana kadar mücadeleyi bırakmayacağız. Birileri yine sinsice milli ve manevi değerlerimize saldırıyor. İnsanlık tarihi boyunca hep lanetlenmiş sapkınlıkları normalleştirerek, genç dimağları zehirlemenin peşindeler. İnancımıza ve kültürümüze aykırı bu tür marjinal akımları destekleyenler bizim gözümüzde aynı sapkınlığın ortaklarıdır.'
Eee, ben boşuna demiyordum “AK Parti içindeki FETÖ’nün zihniyet ikizi AKP’liler” diye..
O gün Gezi Parkındaki olaylara destek veren sermaye sahipleri, İstanbul Sözleşmesi’nde normalleştirilmeye çalışılan, şimdi “edepsiz, ahlaksız” diye tanımlanan topluluk, “Boğaziçi”nden bugün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a meydan okuyor.
Yola çıkarken beraber olduğunuz “Dava arkadaşları”nızla aranıza mesafe koyup, yolda bulduklarınızla yola devam ederken, “dava arkadaşlarınızla davacı olunca” olacağı buydu. “Ne oldum” delisi derlerdi eskiler, o “sen benim kim olduğumu biliyor musun” diye çevresine afra-tafra satan “ne oldum delileri” orada olduğu, terfi ettirildikleri, itibar gördükleri sürece bundan sonra olacaklar belli."