Gazeteci yazarı  Abdurrahman Dilipak  bugünkü köşe yazısında, AK Parti  iktidarına dikkat çeken göndermede bulundu. "Siyaset-mafya ilişkisi, yasamanın durumu, adaletsizlik" konularının kendisini endişelendirdiğini dile getiren Dilipak, "Hiçbir iktidar sürekli başarı ve kazancın garantisi değildir. Hatta uzun süren iktidar dönemleri helak sebebi olabilir" dedi.

"Rüşvet alan biri, bir bostan karşılığında bağı satarmış!" diyen Dilipak, "Kamuda bir sürü bankamatik memur varmış. Bakın bunlar yetim hakkı yiyorlar. Bunları alan da veren de hesabını zor verir. " ifadelerini kullandı.

Yeni Akit yazarı Dilipak'ın "Herkes için yaptığının karşılığı vardır" başlıklı köşe yazısı şu şekilde:

"Bizim görevimiz elbette en iyisini seçmektir. Bu bizim sorumluluğumuzdur. 

“Bu gelirse böyle olur, şu gelirse şöyle olur” şeklinde akıl yürütme bizim inancımızda batıldır. Hele, şu geldi böyle oldu, falan gelseydi böyle olmazdı gibi bir akıl yürütme de aynı şekilde batıldır. Kaldı ki, insanlar dün farklı, bugün farklı olabilir.

Hiçbir iktidar sürekli başarı ve kazancın garantisi değildir. Hatta uzun süren iktidar dönemleri ya da aşırı servet gazap ve helak sebebi de olabilir.

Şayet insanlar adil değil, haksızlıklar karşısında suskun ve zalimlere destek veriyorlarsa, Allah o zalimleri onların başına musallat eder. 

Başımıza zalim yönetici gelirse biz zalim olacak değiliz. Adil yöneticiler geldiğinde de herkes cennete gidecek değildir.

Herkes layık olduğu gibi idare olunacak ve biz kendimizi değiştirmeden Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek. Değişmesi gereken başımızdakilerden önce biziz biz! Sonuçta tencere yuvarlanacak kapağını bulacak. 28 Şubat’ta gördük, o gün direndik ve kazandık. Bugün onlar yargılanıyorlar.

Dikkat edelim, şeytan bizi, din ve devlet büyükleri üzerinden gelerek kandırmasın. 

Halife bilerek yanlış yapıyorsa, o cehenneme gidecek, onun hizmetkârı işini doğru yapıyorsa o cennete gidecektir. 

Bugünlerde çevreye, olaylara bakıyorum da, insanların, bölgemizin, ülkemizin başına bir şeyler gelmesinden endişe ediyorum. Siyaset-mafya ilişkisi, yasamanın durumu, adaletsizlik beni endişelendiriyor. Sanki 3 aylara girerken Müslümanlar üzerinde tehlikeli oyunlar oynanmasından endişe ediyorum. Müslümanlara saldırılar artabilir ve suçu Müslümanlara yıkmak için bir takım saldırılar olabilir diye düşünüyorum. Hatta içimizden birilerini de kullanabilirler. Bu, göçmenlerden biri de olabilir. Aman dikkat!

Bakın bakalım çevrenize, rüşvet, torpil, ehliyet, liyakat, adalet, su-i istimal var mı! İsraf var mı, riba var mı, fuhşiyat, alkol-uyuşturucu, kumar, yalancılık, kibir var mı? Kitap’ta kınananlara bakın, onlar varsa, orada ne olacağı da yazıyor.

Bir hırsız, bir bağdan bir bostan çalarmış. Rüşvet alan biri, bir bostan karşılığında bağı satarmış! Kamuda bir sürü bankamatik memur varmış. Bakın bunlar yetim hakkı yiyorlar. Bunları alan da veren de hesabını zor verir. 

Kamu malı, yetim hakkıdır. Kul hakkından da beterdir. Fuzuli, Kanuni’nin Bağdat’a geldiği dönemde yazdığı “Şikayetname”sinde, “selam verdim rüşvet değildür deyu almadılar” der. Peygamberimiz vefat ettikten kaç yıl sonra Kerbela olayları yaşandı. Peygamberin torunları şehid edildi. İstanbul’un fethinden daha bir asır geçmemiş durum bu.

Selam ve dua ile."