GELİŞEN TOPLUMLARDA DÜŞÜNCENİN RÖLÜ

Duygularımız denizler gibidirler bazen alçalır bazende yükselir..
Bizlerin yönetimi duygularımızın elindedir. Hayatımızın inşası hislerimiz ile hızlanır ve gerçekleşir.

Hislerimizi düşünce kayıplarımız belirler. Pozitif hislerimiz hayatımızı olumlu etkilerken olumsuz düşünceler ise bizi olumsuz etkilediği bir gerçektir.

Düşünce sistemimizi çevremiz ve eğitim durumumuz büyük oranda etkiler. Eğitimli bir birey daha rasyonel ve objektif düşüncelere sahipken,  eğitim düzeyi düşük kişilerde bakış açısı dar olduğu için olayların tesiri altında fazla kalıp kendine özgü bir çözüm şekli sunamaz. Bu yüzden hep onların hayatı daha çekilmez ve problem dolu olur.

Diğer bir deyişle diyebiliriz ki eğitim ve öğretim insan hayatını kolaylaştıran,  sosyal ilişkileri büyük oranda etkileyen unsurdur.  Çünkü eğitim ile yoğrulmus bir insan düşünce örüntüsünü gelişi güzel geliştirmez.  Bu nedenle de hayatı plan ve proje içindedir .


Geri kalmış toplumların kendilerine özgü bir düşünce sistemi yoktur. Çünkü düşünmenin ne olduğu bilmezler. Onların yerine başkaları düşünür ve onları isteği alanda kullanır.  Düşünmeden yoksun bireyler güdülmeye ve kışkırtılmaya müsait pimi çekilmiş bomba gibidirler.  Kolaylıkla onları heryerde kullanıp harcamaya müsaittirler.

Kaos ve karışıklığı büyük ölçüde besleyen bu kitleler diktatör rejimlerin iştahını da çekmektedir.  Adeta beyinsiz olarak yaşam süren bu kesim aşırı derecede tehlike unsurudur.

Bir ülkenin ruh halini orada bulunan ve yaşayan insanların ruh hali belirler.  Huzur dolu bireylerden oluşan toplumlar huzurlu ülke resmini çizerken kavga ve şiddet dolu insanlar ise etrafındaki insanlarada bunun tesirini yaşatır.

Toplumsal huzur için toplumların düşünce sistemi düzgün olması gerekir.  Düzgün düşünce ise kendini keşfetmekle meşgul insanların ürünüdür.  Kendinden uzak, başkalarının kolaylıkla kandırdığı insanlar ise tamamen insanlığa yük olur.

Hayırlı bayramlar sevgili okurlar...

Aslı Soylu