Yıl başında yüzde yüzde 50 artışla 4 bin 253 liraya çıkan ancak enflasyona ikinci aydan eriyen asgari ücrete Temmuz ayında zam yapılacağı iddiaları AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ'ın dün yapmış olduğu açıklamalarla yeniden alevlendi.

Daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Ben vatandaşıma onu aldatacak, yani yapmayacağımız veya yapamayacağımız bir şeyi söylemeyi doğru bulmam" diyerek Aralık ayını işaret ettiği asgari ücret konusunda, iktidara yakın Türkiye gazetesi yazarı İsa Karakaş'tan dikkat çeken açıklama geldi.

Bugünkü köşe yazısında ‘asgari ücrete ikinci zam’ konusunu değerlendiren Karakaş, asgari ücrete ikinci zammın neden kaçınılmaz olduğunu tek tek açıkladı.

Gıda, kira ve ulaşım fiyatlarındaki öngörülemeye yüksek artışların başta asgari ücretlilerin ve diğer sabit ücretli çalışanlar ile emeklilerin satın alma gücünün düşmesine yol açtığını belirten Karakaş, asgari ücretlilerin gerileyen alım güçlerinin yükseltilmesi için temmuz ayında zam yapılmasının kaçınılmaz göründüğünü söyledi.

Karakaş şu ifadeleri kullandı:

"Son dönemlerde asgari ücretle ilgili milletvekilleri tarafından çok sayıda kanun teklifi TBMM’ye intikal ettirilmiştir.

Bu tekliflere bakıldığında asgari ücretin yıl bazında kiminde 4 kez, kiminde 3, kiminde ise 2 kez belirlenip zamlanması öngörülmektedir.

Esasen geçmiş dönemlere bakıldığında bu tekliflerde öngörülen tüm sürelerin uygulandığı görülmektedir. Örneğin son 22 yıllık dönemlere bakıldığında 2000-2002 yılları arasında her yıl 4 kez belirlenip zamlandığı, 2003 yılında 3 kez, 2004 yılı ve müteakip yıllarda 2015 yılına kadar her yıl 2 kez belirlenip zamlandığı görülmektedir.

2016 yılından günümüze kadar olan dönemde ise her yıl sadece bir kez aralık ayında belirlenip zamlanmaya başlanmıştır.

Yasa gereği asgari ücretin işçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek miktarda olması gerekmektedir.

Cari asgari ücretin geçen yılda uygulanan asgari ücrete göre %50’den fazla artırılmasına rağmen döviz kurundaki dalgalanmalar, petrol fiyatlarında yüksek artışlar, Rusya- Ukrayna savaşı ile diğer iç ve dış etkenlere bağlı olarak enflasyon rakamlarında çok yüksek artışlar ortaya çıkmıştır.

Hâl böyle iken özellikle gıda, kira ve ulaşımda öngörülemeyen oranlarda çok yüksek fiyat artışları başta asgari ücretliler olmak üzere, diğer tüm sabit ücretli çalışan ve emeklilerin satın alma gücünün erimesine yol açmıştır.

Yüksek enflasyon sadece günümüze özgü değildir. Geçmiş dönemlere bakıldığında çok da geriye gitmeye gerek yok. 1990’lı yıllarda 2000’li yılların başında yüksek enflasyon karşısında ülkemize özgü çözümler ürettiğimiz de görülecektir. Bu çözümlerden biri de enflasyonun çift haneli olduğu ve çok yüksek olduğu dönemlerde milyonlarca çalışanın mağdur olmaması için 2000-2002 yılları arasında olduğu gibi her yıl 4 kez belirlenip zamlanması, izleyen yıllarda ise enflasyondaki düşüşe bağlı olarak yıllık bazda 3’e, düşüşlerin hızlanmasına bağlı olarak 2’ye ve bire düşürülmesi şeklinde gerçekleşmiştir. Günümüzdeki enflasyon rakamlarının yüksek olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu temmuz ayında asgari ücretlilerin gerileyen alım güçlerinin yükseltilmesi için zam yapılması kaçınılmaz görünmektedir."